Paylaş
Pearl Linguistics en son Batı Avrupa’nın en büyük 20’nci tercüme şirketi seçildi.
Körfez Savaşı olduğunda Zeynep Demirbilek 13 yaşındaydı. Televizyona yapışmış halde TRT’den gelişmeleri takip ediyordu. TRT savaş haberlerinin çoğunu CNN’den alıp simultane çevirmen yoluyla yayınlıyordu. 1990’da Türkiye’de tek bir simultane tercüman vardı; Dilek Onay.
Onu dinlerken Zeynep büyüyünce ne olacağına karar verdi. 1995’te Bilkent’in Mütercim Tercümanlık bölümünü kazandı. Bölüme girdiği tarihi de koluna dövme yaptırdı!
Tesadüf o ki, okulda 4 yıl boyunca tercümanlık eğitimini Dilek Onay’dan aldı. Bu, Slash’ten gitar dersi almak gibi bir şeydi onun için. Peşinden ayrılmadı, okula gitmediği zamanlarda Onay’ın çeviri yaptığı toplantılara gitti, çantasını taşıdı, kahvesini getirdi.
İngiltere’de yüksek lisans yapmak Zeynep’in aile geleneğiydi. Bavulunu topladı. Londra’daki City Üniversitesi’ne yollandı.
Okul bitince BBC Dünya Servisi’nin Türkçe bölümünde radyo yapımcı asistanı olarak çalıştı. Çeviri orada da peşini bırakmadı. BBC’den arta kalan zamanlarda tercüme şirketlerine sözlü çeviri yaptı. Her gün hastanelere, mahkemelere, hapishanelere, belediye binalarına gönderildi, Londra’da yaşayan Türkler’in kamu hizmetlerinden yararlanmasına yardım etti.
Tercüme şirketi açmak o zaman aklından geçmese de şirketlerin nasıl yönetildiğiyle çok ilgiliydi. Ama ne zaman bir şirketin içini görse hayal kırıklığına uğruyordu. Bunlar iptidai, çağdışı yöntemlerle işleri yürütüyorlardı.
Pembe kapaklı bir defter aldı, metroda giderken “Benim şirketim olsa şöyle yapardım” dediği şeyleri not etmeye başladı. Defter dolduğunda şirket kurmanın vakti gelmişti.
BBC’de kontratı bitince bir arkadaşıyla yemeğe çıktı. İki şişe şaraptan sonra şirket isimleri düşünmeye başladı. Boynundaki incilerle oynuyor, bir taraftan da isim düşünüyordu. Sarhoş kafayla “Pearl (İnci) Linguistics” domain adını aldığı için ertesi gün vazgeçemedi.
Babasından 5 bin pound istedi. Sonra ıkına sıkına bir bin pound daha...
İlk iki yıl çok zor geçti. Uykusuz kaldı, ofiste sabahladı, ailesine çaktırmadan parasız kaldı, ek işler yaptı. İkinci yılın sonunda ilk devlet ihalesini kazandı.
Şirketini kurduğunda 25 yaşındaydı, şimdi 33. Şirketi 6 yılda 29 ihale kazandı. Ofiste 28 eleman, ofis dışında 270 dilde çeviri yapan 6 binden fazla tercümanı var. İngiltere çapında yüzlerce hastane, belediye ve polis merkezi, Bayer, Pfizer gibi ilaç firmaları onun şirketini kullanıyor.
Pearl, 2008’de Devlete En İyi Hizmet Veren Şirket Ödülü’nü aldı. Bu yıl Queen’s Awards dahil olmak üzere üç ödüle aday gösterildi. Geçtiğimiz ay dünyadaki tercüme şirketlerini inceleyip bağımsız rapor hazırlayan Common Sense Advisory tarafından Batı Avrupa’nın en büyük 20’nci tercüme şirketi olarak belirlendi.
Babasını Pearl kurulduktan altı ay sonra kaybetti. Şirketin tek sahibi, ortağı yok. Çok önemli konularda tek başına karar vermekte zorlandığında “Babam ne yapardı” diye düşünüyor ve hemen cevabı buluyor.
Teknolojik tercüman
Sektöre acil teknoloji gerektiğini düşünen Zeynep, içi farklı fonksiyonlarla dolu bir yazılım yarattı, adını ORBIT koydu. ORBIT, GPS’le müşteriye en yakın tercümanın yerini belirliyor, sonra o tercümana otomatik mesaj atıyor; böylece bir hastane acil tercümana ihtiyaç duyduğunda tercümanın oraya ulaşması birkaç dakika alıyor.
Tercümanlar geç kalmasın diye evlerinden gidecekleri yere kadar yol planı çiziyor; hangi metroya, otobüse kaçta binmeleri gerektiğini söylüyor; yol yapımı ve trafik konularında uyarıyor.
Paylaş