“Türkiye ne istiyor?” sorusuna yanıt arayan Hürriyet Treni’ni Erzincan’da yakalıyorum. ıstanbul’un keşmekeşinden sonra bu dağ havalı, ferah şehir ilaç gibi geliyor.
Pilot iniş anonsunu yaparken aramızda “Dağa mı ineceğiz?!” diye konuşuyoruz. Munzur’un eteklerinde ilerlerken kolumuzu uzatsak dağa değecek. O derece. Göz yanılması falan değil, çarpacak mıyız diye gözüm kanatta... Sonradan Erzincan Havalimanı’nın Türkiye’de en tehlikeli iniş yapılan yer olduğunu öğreniyoruz. Hava şeker gibi, İstanbul’da üzerimize geçirdiğimiz paltoları fırlatıyoruz. 25 ili dolaşarak “Türkiye ne istiyor?” sorusuna yanıt arayan Hürriyet Treni’ni Erzincan Garı’nda yakalamak ve birkaç durak yapmak üzere buradayım. ılk iş, deprem simülasyon vagonuna koşuyoruz. Vagon 7.4’lük Marmara Depremi’ni taklit ediyor. Sallanan vagonda o depremin ne menem bir şey olduğunu yalandan da olsa idrak ediyoruz. Bu vagon her durakta yerel halkı deprem konusunda bilinçlendiriyor. Erzincan Valisi Abdülkadir Demir, depreme en hazırlıklı ilin Erzincan olduğunu söylüyor. şehrin defalarca yerle bir olduğunu, hatta yeniden inşa edildiğini düşünürsek, bu şaşırtıcı değil. Dört katın üzerinde bina yok. Şehir ferah, düzenli ve temiz. Daha da temiz olma peşinde, Belediye Vakıflar Çarşısı’ndaki esnafa görüntü kirliliği yaratan tabelaları kaldırtmaya başlamış bile. Son döneme kadar Erzincan’ın depremden sonra en büyük sıkıntısı ulaşılamaz olmasıymış. İnsanlarında da biraz ada psikolojisi hakim. “Ağıtına, ninnisine, türküsüne bakın, mutlaka bir gurbet ve ulaşılamama vurgusu vardır. Bizim türkülerimizi camilerde ilahi olarak dinleyebilirsiniz” diyen Vali Demir komik bir hikaye anlatıyor: “TÜRSAB’dan bir grup geldi, Kemaliye ilçemize gittik. Bir yerde yemek yiyoruz. İyi giyimli kızlar garsonluk yapıyor. Az sonra bir baktık aynı kızlar kostüm değişikliğine gitmiş, folklor oynuyorlar. Türkü söylemeye gelen zabıta memuru TÜRSAB Başkanı’na anlatıyor: Efendim, bizde nüfus az, iş çok. Herkes mecburen üç-dört işte çalışıyor. Ben bugün önce fotoğrafçılık yaptım, misafirleri karşıladım, camide akşam namazını kıldırdım, şimdi geldim türkü söylüyorum.” Kemaliye mesela, bir Safranbolu olmaya aday. Ama bir gelen bir daha gelmiyormuş. Çünkü yollar yüzünden şehir merkezinden bu ilçeye ulaşmak üç saat sürüyor. Sadece Kemaliye de değil, Erzincan’da depremlere rağmen bir dolu tarihi eser var: Türbeler, çeşmeler, tarihi mezarlıklar... Buraya kalabalıkları çekebilir. Neyse ki şehrin ulaşılamama yazgısı artık değişiyor. Çünkü ilçeler arasında İstanbul standartlarında yollar yapıldı. Zigana’nın ikinci tünelini de Karayolları ihale etti. Trabzon’dan çıkan araç Arapgil’e duble yolla gelecek. İstanbul ve Ankara’ya her gün uçak seferi var. Sadece havayolunun düzenli işlemesi bile her şeyi değiştiriyor. Haziranda haftada bir gün İzmir’e de seferler başlayacak, Temmuz’da sefer sayısı haftada ikiye çıkacak. Trenyoluna gelirsek... Şu anda Erzincan-Trabzon trenyolu etüt ihalesi yapılıyor, güzergah tespit ediliyor. Gürcistan üzerinden yapılan trenyoluyla burası mecburen Orta Asya’ya açılacak. Coğrafyası nedeniyle bu tren yüksek hızlı değil, sadece hızlı olacak. Bu Erzincan için bir avantaj çünkü yolcu trenleri dışında yük trenleri de burada çalışabilecek. Erzincanlı uygun fiyatlarla üretim yapıp gönderebilecek. Artık yatırımcı buraya gelmekten çekinmiyor çünkü gelebiliyor. İki yıl önce yüzde 10 kapasiteyle çalışan organize sanayi bölgesi şu an yüzde 75’lerde. Erzincan beş yıl önce açılan üniversitenin etkisiyle de hızla dönüşüyor. Arka arkaya oteller, restoranlar açılıyor. Beş yıl sonra, tüm eksikleri tamamlandığında Erzincan’dan bir daha geçmek isterim. Şimdi yola devam. Sırada Kars var.
Bunları atlamayın
Erzincan tulumunu, içli köftesini ve dönerini mutlaka deneyin. Bir çıtır döneri var ki anlatamam.
Hayvan barınağına uğramadan dönmeyin. Hayvanat bahçesi kıvamında. Köpek dışında sülün, tavus kuşu, keklik gibi kuşlar da var.
Cimin üzümünü tadın. Sofralık üzüm bu kente özel.
Önümüzdeki kış açılacak olan havaalanına 10 dakika mesafedeki kayak merkezini es geçmeyin. Ergan Dağı kuzeye baktığı için mayısta bile burada kayılabilecek.
Yamaç paraşütü yapmayanı dövüyorlar. Sokağa çıkın, anında sizinle birlikte yamaç paraşütü yapacak 100 kişi bulabilirsiniz.