Paylaş
Biz, mal beyanlarının kamuoyuna açık olmadığı 55 ülke arasındayız.
105 ülkede adaylar, seçim döneminde aldıkları bağışlara ve seçim harcamalarına ilişkin bildirim yapmak zorunda. Türkiye’de bu zorunluluk yok.
94 ülkede siyasi partiler, bağış ve seçim kampanyalarına ilişkin bildirim yapmak zorunda. Türkiye’de değiller.
*
Uluslararası Şeffaflık Derneği seçim döneminde milletvekili adaylarına mal beyanlarını kamuoyuna açıklamaları için çağrı yaptı. Binlerce adaydan sadece 39’u çağrıya cevap verdi.
Bir kısmı yerel seçimlerde de aday olduğunu, o sırada mal beyanını açıkladığını ama bunun seçmenin gözünde fark yaratmadığını belirtti.
Bir kısmı –özellikle kadın adaylar- ‘özel hayat’ gerekçesiyle bu teklifi reddetti.
Bir kısmı “Parti disiplini diye bir şey var. Tek başıma yapmam. Parti karar alsın, açıklarız” dedi.
Bir kısmı aileden zengin veya geliri yüksek diye açıklamak istemediğini söyledi.
Bir kısmı ise gelirini doğru beyan etmediğini, ödemesi gereken miktarda vergi ödemediği için açıklayamayacağını ima etti.
*
Türkiye’de haksız kazanç ve kazandığından az gelir gösterme, vergi kaçırma çok yaygın bir sosyo-ekonomik sorun. Özellikle küçük yerlerde herkes herkesin nesi var, nasıl para kazanıyor, biliyor. Ama toplumsal bir kabul var. Sonuçta, milletvekilleri de bu toplumun bireyleri ve bir kısmının vekil olmadan önceki gelirlerine ilişkin çekinceleri var. Bir de, vekil olduktan sonra kimi siyasetçilerin eşinin, çocuklarının, dostlarının geliri artıyor. Bu nedenle Şeffaflık Derneği, vekillerin birinci dereceden yakınlarının da mal varlığını açıklamasını talep etti.
*
Sivil denetim ancak vekiller mal beyanlarını düzenli olarak kamuoyuna açıkladığında mümkün olur.
Bir vekil yanlış beyanda bulunduysa bir gazeteci veya STK bunu ifşa edebilmeli. Bizden daha geride olduğunu düşündüğümüz Ukrayna ve Gürcistan gibi ülkelerde sivil toplum bu konuda çok aktif. Ukrayna’da bir bakan maaşını diyelim bin lira olarak açıklıyor. Ama çocuğunun gittiği okul 3 bin lira, eşi lüks otomobil kullanıyor. Bu durumu bir STK kamuoyuna açıklıyor mesela. Mal beyanları kamuoyuna açık olduğu için herkes yalan mı, değil mi, takip edebiliyor.
Böyle bir dünyada, Türkiye’nin şeffaflıktan uzak hali içler acısı ve siyasi yolsuzluklara çanak tutar nitelikte.
*
Şeffaflık Derneği mal beyanının yanı sıra vekillere ‘Dürüstlük Taahhütnamesi’ imzalatmaya da çalışıyor. Taahhütlerden biri vekilin bir sonraki seçimde aday olursa seçim kampanyası bütçesini ve harcamasını açıklamasına yönelik.
Bir diğer madde, vekilin Siyasi Etik Yasası’nın çıkması ve dokunulmazlıkların BM Yolsuzlukla Mücadele Sözleşmesi’ne uygun olarak kaldırılması için çalışmasını kapsıyor.
Vekiller mal beyanlarını açıklamakla birlikte bu taahhütnameyi imzalarsa gazeteciler ve sivil toplum bu maddelere ilişkin yaptıklarını takip edebilir ve kamuoyuna açıklayabilir.
Siyasi partiler de seçim dönemlerinde kampanya bütçelerini açıklamalılar. Bu para bizim vergilerimizden; yurttaşlar olarak bu paranın nereye ve nasıl harcandığını bilmek en doğal hakkımız. Şu anda ‘DurustlukTaahhutnamesi’ etiketiyle Twitter ve acikvekil.seffaflik.org üzerinden kampanya yürütülüyor. Amaç, vatandaşların vekillere bunu imzalatmasını sağlamak; amaç, imzalamaları için sürekli bir kamuoyu baskısı oluşturmak.
*
Çoğu ülkede dönüşüm sancılı oluyor, siyasi güç sahipleri değişime direniyor. Ama toplumsal baskı ve her alanda artan şeffaflık talebi ülkeleri bu konuda evrime zorluyor.
Yurttaşlar olarak top bizde. Vekillerin üzerinde baskı kurarak onları mal beyanlarını kamuoyuna açıklamaya ve ‘Dürüstlük Taahhütnamesi’ni imzalamaya zorlamalıyız.
Paylaş