Paylaş
Bu ülkede milyonlarca çocuk, çocuk olmanın ne demek olduğunu bilmiyor, çocukluklarını yaşayamıyor.
Binlercesi ergenliğe adım atmadan veya atar atmaz evlendiriliyor.
Milyonlarcası -rakam vermek gerekirse Türkiye nüfusunun 10’da biri- evde veya dışarıda çalıştırılıyor. Beslenemiyor, sağlık hizmetlerine erişemiyor, okuyamıyorlar.
Okula devam edenlerin hali de içler acısı.
*
Bu ülkenin çok sorunu var ama en önemli sorunu eğitim.
Eğitim sistemi patır patır dökülüyor. Uluslararası puanlamalarda tüm listelerin dibindeyiz. Okuduğunu anlamada 42’nci sırada olmak ne demek? Matematiğe falan hiç girmiyorum.
Sınav sistemi durmadan değişiyor, fiyaskolar yaşanıyor. Çocuklar yıpranırken, aileler hayata küsüyor.
Hem eğitim hem de çocuk sorununa dair yapılması gereken ve bunun yolları da bilinen bir defter dolusu iş varken...
İşi gücü bırakıyorlar, okulda başörtüsüydü, dövmeydi, uğraşıyorlar.
Burnumuzun dibinde savaş, katliam... Dolar almış başını gitmiş. Sorunlar ağ gibi etrafımızı sarmışken oturduk, yine başörtüsü tartışıyoruz.
Memlekette ne zaman bir şeyler ters gitse biz ne hikmetse kendimizi böyle bir tartışmanın içinde buluveriyoruz.
*
Çocuk ve eğitim sorununa el atmaya başörtüsünden, dövmeden başlamak temelsiz olduğu kadar yersiz de.
Çocuklara başörtüsünün bireysel özgürlük olup olmadığı konusuna gelirsek, ona girecek değilim, hukukçuların ve sosyologların işi o.
Benim esas karşı olduğum ve bence birbirinden farklı düşünenlerin de akıl yollarını birleştirip karşı olması gereken şu...
Bireysel özgürlük gerekçesiyle okullarda çocuklara başörtüsü serbest bırakılırken, peşine bir yasak takılması: Dövme ve pirsing (piercing) gibi.
Aynı cümle içinde özgürlük ve yasak sözcükleri geçiyorsa başka söze gerek var mı?
Bir kere, bu ikisi aynı kefeye konacak şeyler değil.
Örtünmenin çıkış noktası İslami kamu düzeni...
Dövme ise kişinin beden bütünlüğüyle ilgili bireysel bir tasarruf.
Beden üzerinde kişinin kendisinden başka kimsenin söz hakkı yoktur, olamaz.
Bu aynı zamanda Anayasa’yla teminat altına alınmıştır.
Fakat biz ne yazık ki bu ülkede yıllardır anayasal özgürlüklerimizi yeniden elde etmeye çalışır olduk. Köhne möhne ama orada bir Anayasa var, duruyor öyle. Pek takan yok.
*
Hadi geçelim Anayasa’yı...
Bir toplum çocuklarını yasaklarla büyütemez.
Çocuklara bir şeyi yasaklarsanız, misliyle deler o yasağı.
Her şey serbest olsun demiyoruz. Ama mantık sınırlarını aşan fikirler kural haline gelirse, gençlerin o kurallara saygısı kalmaz. Yasaklar delindikçe herkes suçlu olur. Herkes suçlu olunca aslında kimse suçlu olmaz. Gençler gözü karadır, mantık dışı yasakları çiğnemeye meyillidirler. Hele de söz konusu olan bedenleri ise.
Biz bu ülkenin yetişkinleri olarak haldır huldurluğa alıştık ama çocuklara, gençlere daha hassasiyetle yaklaşmak lazım. Bir ülkenin çocuklarına davranış aşılamak evde iki çocuk büyütmeye benzemez. Patlarsa fena patlar.
*
Memlekette çok sevilen bir dövme vardır, bir ara ünlü ünsüz herkes yaptırırdı.
Şöyle yazar o dövmede:
Only Allah Can Judge Me.
(Beni Sadece Allah Yargılayabilir)
Duruyorsa açın gösterin, belki mesaj adresini bulur.
Ve unutmayalım ki temel hak ve özgürlükler yönetmelikle sınırlanamaz.
Paylaş