Mutlu evliliğin sırrı

Her yıl milyonlarca çift, hayatlarının geri kalanını beraber geçirmek ve ömür boyu başka kimseyle sevişmemek üzere yasal ve manevi bir karar veriyor.�

Erkek yüzük, kadın elbise alıyor; alışverişe çıkıp bir sürü masraf yapıyorlar.

Büyük gün geldiğinde ailelerinin ve gelinin babasının eski iş ortağı gibi ilgili ilgisiz insanların huzurunda fakirliğin, öldürücü bir hastalığın veya sefil bir hayatın
birbirlerine olan adanmışlıklarına ve sonsuz aşklarına ket vuramayacağına dair söz veriyorlar.

Bu iyimser gençler menopozda, andropozda ve 20’şer kilo almış halleriyle, ikisinden birinin bu dünyadan göçüp gideceği o uzak güne kadar birbirlerine değer vereceklerini garanti ediyorlar.

Ancak istatistiklerden biliyoruz ki bunların yarısı 10 yıl içinde boşanıyor.

Yarısı da boşanmıyor. Onlar evlilik yıldönümlerini unutmaya, tatile nereye gidecekleri veya tuvalet kağıdının yönü konusunda tartışmaya devam ediyorlar.

Bazıları da var ki... Katı gıdaları çiğneyemez hale geldiklerinde bile birbirlerinden hâlâ keyif almayı beceriyor.

Evliliğin neden yürümediğini anlamak için iki kontrol gruplu bir araştırmaya gerek yok: Saygısızlık, sıkılganlık, Facebook’ta çok fazla vakit geçirmek, başkalarıyla sevişmek...

Tüm bunların tam tersine de sahip olunabilir tabii: Saygı, heyecan, kopuk bir internet bağlantısı, çok çok sıkıcı tekeşlilik.

Ne var ki evlilik yine de berbat gidebilir.

Peki... Evliliğini yürütebilen, yan yana mezarlarda yatmayı başaran çiftler bunu neye borçlu?

Ortak yanları ne? Neyi doğru yapıyorlar? Onlardan ne öğrenebiliriz? Ve... Hâlâ tek başınıza mutlu bir şekilde uyuyorsanız, neden bundan vazgeçip hayatınızın geri kalanında sinirini bozabileceğiniz o özel insanı aramalısınız?

Araştırmacılar mutlu çiftleri izlediler ve her hareketlerini analiz ettiler, sefilleri oynayan arkadaşlarından onları ayıranın ne olduğunu anlamaya çalıştılar.

Ortaya çıktı ki başarı hikayelerinin, başka insanlarla sevişmemenin ötesinde ortak noktaları var.

Örneğin, en mutlu evliliklerde kadın kocasından daha zayıf ve iyi görünümlü.

Bunun evlilikte saadete varacağı ortada. Çünkü kadınlar zayıf olmayı ve iyi görünmeyi umursar; erkekler ise genelde kendilerinden daha zayıf ve daha iyi görünen kadınlarla seksi...

Araştırma, kadınların mutlu olmak için zayıf olması gerektiğini önermiyor, sadece kocalarından daha zayıf olmaları gerekiyor. Yani, bütün o diyet ve egzersiz çabaları yerine, kadınlar sadece kocalarının şişmanlamasını bekleyebilir. Evde biraz kek yapmaya bakar.

Araştırmalar, en mutlu çiftlerin işlere olumlu yönden bakanlar olduğunu da ortaya koyuyor.

Sürekli kocasının gıdısına laf eden, spor yapmasını öneren kadın bunun yerine kocasına “Tatlım, benim daha zayıf görünmem için çaba sarf ettiğin için teşekkür ederim” diyebilir mesela.

Bunlar, her şerdeki hayırı ortaya çıkarabilen çiftler.

“Yangında her şeyi kaybetmemiz çok kötü oldu. Ama böyle açık havada, yıldızların altında uyumak da güzel.

Ve iyi ki bizi sıcak tutacak vücut yağların var.”

Başka bir araştırmaya göre, ev işlerine yardım eden erkekleri kadınlar daha çekici buluyor.

Kadın kocasını daha çekici bulduğu için daha sık sevişiyorlar. Daha sık seviştikleri için, erkek karısına daha iyi davranıyor. Ona daha iyi davrandıkça, ıslak havluları yatağın üzerine atan kocasına kadın daha az söyleniyor. Ve sonsuza dek mutlu yaşıyorlar.

Evliliğinizi korumak için başka ne yapabilirsiniz?

En İyi Kadın Oyuncu dalında Oscar almayın. Birçoğu o heykelciği eve götürdükten kısa bir süre sonra boşandı. Oscar, evliliğin ölüm öpücüğü ve kati surette uzak durulmalı.

Ve tehlikeli olan sadece filmlerde başarılı oyunculuk sergilemek değil.

Araştırmalar gösteriyor ki romantik komedileri izlemek de ilişkilerde tatminsizliğe yol açıyor, hayatımız bize dayanılmaz derecede tatsız geliyor.

Başka?

Boşanmanın bulaşıcı olduğunu biliyor muydunuz?

Yakın arkadaşınız olan bir çiftin ayrılması, sizin boşanma ihtimalinizi yüzde 75 artırıyor.

Şimdi, insanların hangi akla hizmet evlendiğini merak ediyor olabilirsiniz.

Bir kere evli insanlar daha çok para kazanıyor. Fiziksel ve duygusal anlamda daha sağlıklılar. Daha dengeli ve başarılı çocuklar doğuruyorlar.

Sözde çok renkli cinsel hayatlara sahip arkadaşlarından aslında daha fazla sevişiyorlar. Ve daha uzun yaşıyorlar.