İstancool ne mi...

Michael Stipe, Boğaz’da tekne gezisinde. Serra Yılmaz, Tilda Swinton’la söyleşide. Kirsten Dunst, Nurgül Yeşilçay’a laf sokuyor.

Magazin basınından takip ettiklerimiz bunlar.

İyi de bu etkinlik özünde ne?

Çoğunluk için ıstancool hâlâ bir muamma. Herkes birbirine “Nedir bu?” diye sorup duruyor. Net cevabı olan da yok.

Merak ettim. Etkinliğin yaratıcı başkanı Demet Müftüoğlu’nu arayıp etkinliğin aslı astarı nedir diye sordum.

İstancool’u düzenleme fikri nasıl oluştu?

- Londra merkezli uluslararası kültür markası Liberatum’un kurucusu Pablo Ganguli bana ulaştı ve Türkiye’de yapmak istediği projeden bahsetti. Daha önce Marakeş ve St. Petersburg’da daha küçük ölçekli festivaller yapmış. Projesini dinlediğimde inanılmaz heyecanlandım. Geçen yıl ıstancool’un ilkini çok kısa bir sürede hayata geçirip görmüş olduk. Eşim Alphan Eşeli ile kendi şirketimiz ıstanbul 74’te kültürel odaklı projeler geliştiriyoruz. 

Projede sizi heyecanlandıran neydi?

- Ülkelerarası bir buluşma noktası olmasının yanı sıra sanatları da bir araya getirmesi. Yönetmenle müzisyeni... Ya da bir sanatçıyla bir yazarı... Bu tarz bir festival formatı dünyada yok. O yüzden de katılımcı olarak davet ettiğimiz insanlar her şeyden önce bu fikre aşık oluyor. En önemlisi, bunu ücretsiz yapıyoruz. Misyonumuz öğrencilere ulaşabilmek, insanların panelleri ücretsiz dinleyebilmesi. 

Türkiye’de etkinlik süresince her gün gazetelerde ıstancool haberlerini görüyoruz. Peki yabancı basının olaya ilgisi ne boyutta?

- Geçtiğimiz yıl yurtdışında çıkan haber sayısı Türkiye’dekinin kat kat üzerindeydi. New York Times’dan Herald Tribune’e, Financial Times’a kadar her yerde İstancool’dan bahsedildi. Yabancı basın geçtiğimiz yıl bizi Türk basınına oranla çok daha çabuk ve heyecanla algıladı. Bizim davetlimiz olmayıp kendiliğinden gelmek isteyenler bile oldu. 

Etrafta sürekli ıstanbulcool’la ilgili aynı soru dönüyor: “Bu kapalı bir etkinlik mi? Neden biz davetli değiliz?” Yıldızlarla gece gezmelerine davetli olmayanların serzenişi mi bu?

- Bu bir festival ve bizim amacımız dünyanın yetenekleriyle başarılı Türkler’i buluşturmak, arada bir köprü kurmak. Bunun için gündüzleri panelleri insanlara açıyor, öğrencilerle paylaşıyoruz. Burada bu değerde bir şey varken, insanlar “Geceleri nereye davetliyim?” derdinde. Yapmak istediğim şeyi geçip hangi partiye gelmek istediğini düşünen insanlar var. Bu tarz halka açık geceler yapmak mümkün değil. Maddi anlamda imkansız bir kere. Sonuçta bu konukları da çeşitli şekillerde ağırlıyoruz, buna uygun bütçelerimiz oluyor. Gece orada olmak için değil de, bunu hissedip anlamak isteyen insan zaten gündüzleri geliyor. 

İstancool en çok neye yarıyor?

- Bizim gençliğimizde yabancı dergi bile satılmıyordu. Konsolosluğa gidip bakıyorduk. Öğrencilerin gelip bu insanlara soru sorması bile harika bir şey. Sinemacı olmak isteyen bir insan için Terry Gilliam’ı dinleyip ona soru sormak nasıl bir his, düşünün. Bunun yanında insanlar ilişki kurmuş oluyor. Haider Ackermann’la bir moda öğrencisi tanışmış oluyor, belki o öğrenci gidip onun yanında staj yapacak. 

Önümüzdeki yıl peşinde olduğunuz bomba bir isim var mı?

- Martin Scorcese’yi çok istiyoruz.�