Home office out ev gibi ofis in

Yatak odasından doğruca oturma odanıza geçtiğinizi düşünün, karşıda masanız, sedirde laptop’unuz açık, ama fazladan çalışma arkadaşlarınız da orada.

Haberin Devamı

Çünkü evde değil iştesiniz. Artık patronlar çalışanlarına ev rahatlığı sunmak istiyor.

2007’de Viyana’ya birkaç günlük bir tasarım turu düzenlemiştik.

Bu turdan en çok aklımda kalan ofis mobilyasındaki gidişattı.

Bene adlı şirket mesela... Hareket noktası çalışan memnuniyetiydi. Ofisinde masalar otomatik olarak yükselip alçaltılabiliyordu, yazıcılar görüntü kirliliği yarattığı için ayrı bir odada yer alıyordu.

Neden şimdi ofis mobilyalarına kafayı taktığımı sorarsanız...

Son dönemde dünyada “ev gibi ofisler” çoğalıyor da ondan.

Şerit ışıklı açık ofislerin yerini giderek domestik atmosfere sahip işyerleri alıyor. Mekanda ahşabın yeri artıyor, bitkiye daha çok yer açılıyor, kimi işyerlerinin teraslarında çalışanlar sebze yetiştiriyor, kasık mobilyaların yerini rahat koltuklar alıyor. Ve bunlar dışarıdan gelen ziyaretçilere poz olsun diye değil, çalışan memnuniyetini artırmak için yapılıyor. Çalışanlardan zaman ve verim anlamında beklentisi artan patronlar, karşılığında onlara daha rahat bir çalışma ortamı sağlamaya gönüllü oluyor.

Aslında ortada kazan-kazan durumu var.

Patron, çalışma ortamını güzelleştirerek, daha sağlıklı, yaşanası bir yer haline getirerek çalışanına yatırım yapıyor. Böylece çalışanın bağlılığı, verimi ve yaratıcılığı artıyor. Ve nihayetinde şirket daha fazla para kazanıyor.

Bu öylesine bir teori de değil. Araştırmalarla destekleyeceğimiz cinste.

Gensler’in 2005’te yaptığı “İşyeri Araştırması”nın sonuçlarına bakalım:

Verimli işyeri tasarımı ile işyerinde daha yüksek performans, doğrudan ilintili. Ve daha iyi performansa sahip şirketler finansal anlamda diğerlerinden daha başarılı.

Bir şirket, çalışanlarının ihtiyaçlarına ve çalışma biçimlerine odaklanan mükemmel tasarıma yatırım yaptığında daha çok kâr ediyor.

Haberin Devamı

Türkiye’de tasarımı tasarruf yönetiyor

Türkiye’de durum ne derseniz...

Tuna Ofis’in Yönetim Kurulu Başkanı Nuri Tuna anlatıyor:

“Emlak fiyatları yükseldiği için Türkiye’de ofisler küçülüyor. Bu nedenle mekanı daha büyük gösteren açık renkler kullanılıyor. Masalar daralıp küçülüyor. Birçok şirkette aynı masayı birden fazla kişi kullanıyor. Ofiste çalışanların geçirdiği süre arttığı için dinlenme alanları kurulmaya başlandı; televizyon, spor ve kafe alanları büyütülüyor.”

Nurus’un pazarlama müdürü Senem Öcel ise yurtdışındaki çalışan memnuniyetine yönelik işyeri tasarım mantığının Türkiye’de henüz pek benimsenmediğini söylüyor. Bunu genelde ülkemizdeki yabancı şirketlerin benimsediğinin veya daha önce yabancı bir şirkette çalışmış üst düzey yöneticilerin bu kültürü sonraki şirketlerine taşıdığının altını çiziyor.

Öcel, “Bu kültürün oluşması için endüstrinin de desteği şart; ülkemizde buna uygun mobilyanın da üretilmesi lazım” diyor ve Nurus’un önümüzdeki yıl piyasaya süreceği Lodge ve Pitstop adlı iki ürünü örnek veriyor: “Bunlar ofis içinde sosyalleşmeyi, ofis masası haricinde çalışabilmeyi hedefliyor.”

Haberin Devamı

Koltuk demokrasisi

İngilizce’de sandalye aynı zamanda makam anlamına geliyor. Birçok işyerinde sandalye statünün göstergesi. Siz kariyer basamaklarını tırmandıkça sandalyeniz de büyüyüp rahatlaşıyor. Makam ve mevki en rahat koltuktan ölçülüyor, koltuğunun haşmeti muhatabımız hakkında fikir veriyor.

Nuri Tuna, Türkiye’deki şirketlerde yatay yönetim artan şekilde benimsendiği, amir-memur ilişkisi daha yakın hale geldiği için uzun süre oturulan sandalyelerde fonksiyonun öne çıktığını, ergonominin önem kazandığını söylüyor: “Alt-üst seviyesindeki insanların koltukları arasında tasarım anlamında hâlâ fark var ama fonksiyonları birbirine yaklaştı. Artık insan sağlığına önem veriliyor.”

Dünyada bu anlamda epey demokratik işyerleri de var.

Örneğin ?angay’daki HSBC ofisinde mevki fark etmeksizin çalışanların tümü aynı Herman Miller Aeron sandalyelerde oturuyor. Tasarım firması Pentagram’ın Londra ofisinde ise herkesin çalışma masası ve bilgisayarı birbirinin aynı.

Yazarın Tüm Yazıları