Paylaş
Facebook’u gençlerin oylarını toplayabilecekleri bir mecra olarak görüyorlar. Karı koca Obama’lardan tutun Sarah Palin’e, McCain’den Mandela’ya, Schwarzenegger’a, Berlusconi’ye, Sarkozy’ye kadar yok yok.
Fakat büyük politikacılar genelde kendileri yazmıyor, bu ağlarda iletişim kurmayları onlar için kalem oynatıyor. Ve yazılar genelde çok resmi, “şu toplantıya katılacak”, “En son yazısının linki şurada” tarzında şeyler...
Yani, basındaki faaliyetlerini tek bir platformda topluyorlar. Zaman zaman satır aralarında bu politikacıların daha kişisel görüşlerine rastlasak da bu çok sık olan bir şey değil.
Çünkü tahmin edeceğiniz gibi bunları gazeteciler de takip ediyor ve tartışmaya yol açacak bir şey yazdıkları takdirde haber olacaklarını biliyorlar.
Geçtiğimiz hafta genç bir Yunanlı politikacıyla tanıştım. ısmi Popi Kalaitzi, Selanik’in yerel yöneticilerinden.
Popi, büyük politikacıların aksine Facebook’u daha kurnaz bir şekilde kullanıyor.
Zaman zaman partisinin çizgisine ters düşen siyasi görüşlerini de sayfasına yazmaktan çekinmiyor.
Partisinden arada tepki alsa da şöyle bir savunması var: “Orası resmi platform değil. Arkadaşlarımla samimi fikirlerimi paylaşıyordum, gazeteciler alıp kullanmışlar.”
şu ana kadar çok ciddi bir uyarı da almamış çünkü popüler ve sevilen bir politikacı.
Genç, dinamik ve güzel kadın olmasının avantajını kullanıyor, haber olup partisini gündemde tutuyor.
Facebook ve diğer iletişim platformlarını da popülerliğini korumak için kullanmayı iyi biliyor.
Popi geçtiğimiz hafta geldiği ıstanbul’da Cumhurbaşkanı Gül’le karşılaştı ve birlikte çektirdiği fotoğrafı Facebook’taki sayfasına koydu.
Bu, üyesi olduğu Yeni Demokrasi Partisi’nde Türkiye’ye kendisi kadar sıcak bakmayanları yine çıldırtacak bir hareket oldu. Ama olsun, fotoğraf Facebook’taki “seçmenleri” tarafından beklenen ilgiyle karşılandı.
Acaba Türkiye’de bir yerde partisindeki yaygın görüşleri sosyal medya ortamında eleştirebilen ve Facebook’u böyle kullanmaya cesaret eden bir politikacı var mı ya da çıkar mı? Hem de bir kadın.
Hadi şaşırtın bizi.
Üste çıkmaya hazırız ama böyle değil!
TV’de AxeJet reklamını gördünüz mü?
Ben gördüm ve nefret ettim. Sinirlendim.
Axe’ın yeni kampanyasının adı “Axe Jet Uçurur.” Hem de nasıl “uçuruyor”, izleyin de görün.
Hostesleri, diye konuyu kısıtlamayacağım, kadınları dibine kadar aşağılıyor reklam.
Beline kadar dekolteli, silikonları fırlayan, minnacık kıyafetler içindeki hostesler birtakım adamların üzerinde, koynunda, onlara masaj yapıyor, dış ses “Üste çıkmaya hazır mısınız?” diye erkeklere sesleniyor.
Konumuz ne? Bir deodoran tanıtılıyor.
Söylesenize, bu seksist yaklaşımlar eskimedi mi? Hostes fantezisini ürüne uyarlamak klişe değil mi?
Podyumda hemşire kıyafeti giydi diye hemşireler birliğinin Tuğçe Kazaz’a dava açmasını abartılı bulmuştum. Ama hostesler bu reklama dava açsa yeridir.
Yine de dediğim gibi, burada sadece hemşireler değil, kadınlar küçük düşürülüyor bence.
Evet, üste çıkmaya hazırız ama n’olur, böyle ucuz şekilde değil.
Namus bekçisi otel
Geçenlerde bir erkek arkadaşım çok yakın bir kız arkadaşıyla Büyükada’ya gidiyor.
Panaroma Otel’den iki oda ayırtıyorlar. Otele varılıyor, resepsiyondaki görevliler ne dese beğenirsiniz: “Sizi alamayız, biriniz evlisiniz, diğeriniz bekar.”
Hatırlatırım, iki ayrı oda tutuluyor! Yine de nuh diyor, peygamber demiyorlar.
Neyse, biraz tartışıyorlar, neticede otelde kalabiliyorlar. Tabii bizimkiler şokta, “Böyle şey Büyükada’da nasıl olur?” diye...
Büyükada geçtiğimiz yıl dünyanın en gözde dergilerinden Monocle’da ideal kaçış noktalarından biri olarak gösterilmiş, dünyanın dört bir yanındaki insanlara “Buraya gidin” mesajı verilmişti.
Biz Adalar’da turizmi geliştirmek istemiyor muyduk? E bu zihniyetle bu iş nasıl gerçekleşecek?
Oldu olacak bir de bekaret raporu istesinler, tam olsun.
Paylaş