Paylaş
Çocuğa cinsel istismarda bile, istismarcının ‘saygın tutum’u ödüllendiriliyor ve bu pisliklere bile iyi hal indirimi uygulanabiliyor.
Bir kadın katilinin haksız tahrik indiriminden yararlanabilmesi için “Kadın bana küfretti, erkekliğime dokundu” demesi ya da namus konulu bir bahane bulması yeterli oluyor.
Bin tane örnek verilebilir. Buyurun bir tanesi: Geçtiğimiz yaz Diyarbakır’da karısını tabancayla öldüren adama, karısının kendisini aldattığını iddia ettiği için haksız tahrik indirimi uygulanmıştı. Adamın yargılama sürecindeki olumlu hal ve davranışları da dikkate alınmış, ömür boyu hapis cezası 15 yıla inmişti.
Savcı iddianameyi adamın eşinin kendisini aldattığı iddiasını doğru kabul ederek hazırlamıştı.
Velev ki aldatmış olsun, ne fark eder?
Ama bu indirimden anladığımız erkek yargımıza göre, aldatan kadın kocasına kendini öldürmesi için bir miktar ‘haklı’ neden verir.
Adaletin tesisini beklediğimiz mahkemeler ne yazık ki, konu kadına karşı işlenen suçlar olduğunda çok büyük ölçüde erkeğin yanında. Yargıda kafalar erkek, zihniyet erkek, her şeye hakkı olduğu düşünülen kişi erkek. O kadar erkek ki, önündeki kanunu bile uygulamaya eli gitmiyor hâkimin. Savcılar deseniz, kaçı CEDAW’ı, İstanbul Sözleşmesi’ni hatmetmiş bilinmez.
CİNSEL SALDIRIYA UĞRADIĞINA DAİR BEYANLARI ARAŞTIRILMADI
Kızını döven, oğlunun sırtını sıvazlayan bir ebeveyn kılığındaki yargı, konu kadın-erkek olduğunda tam anlamıyla ayrımcı bir tutum içinde.
Bu hafta bunun en somut örneklerinden biri yaşandı.
2012’de, Isparta’nın Korukaya köyünde Nevin Yıldırım, sistematik olarak cinsel saldırısına ve tehditlerine maruz kaldığı adamı öldürüp kafasını kesti ve köy meydanına attı. Nevin Yıldırım müebbet hapis cezası aldı ve ceza indirimi uygulanmadı.
Savcı mahkemenin kararını ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alması yönünden temyiz etti çünkü savcıya göre bu canavarca bir cinayetti. Nevin Yıldırım’ın öldürdüğü adamın sistematik cinsel saldırısına maruz kalmış olmasıyla hiç ilgilenmedi savcı.
Nevin Yıldırım’ın cinsel saldırıya uğradığına dair beyanları dikkatle araştırılmadı. Beyanına istinaden Adli Tıp muayenesi yapılmadı. Çelişkili, görgüye değil, duyuma dayanan tanık beyanları ve bunlardaki çelişkiler sorgulanmadı. Savcı da, mahkeme de, Nevin Yıldırım’ın öldürdüğü adamla gönüllü bir ilişkisi olduğu varsayımı üzerinden hareket etti. Bunun meşru müdafaa olduğunu düşünmediler.
Nevin’in avukatları ise kararı, Nevin’in meşru müdafaa üzerinden ceza indirimi alması, hatta cezaya yer olmadığına dair talepleriyle temyiz ettiler.
Yargıtay 2017 sonunda mahkemenin kararını bozdu.
Yerel mahkeme Nevin Yıldırım’a müebbet hapis cezası verdiği kararda, Nevin’in bu suçu tek başına işlemediği, aslında başkalarıyla işlemiş olabileceği üzerinden başka kişiler hakkında suç duyurusunda bulunuyordu. Yargıtay, bunun ciddi bir çelişki yarattığını belirterek kararı bozdu.
Ve dosya tekrar yerel mahkemeye geri geldi.
MAHKEME YAPMASI GEREKENİ YAPMADI
Yargıtay’ın bozma kararı Nevin Yıldırım için yeni bir şanstı.
Mahkemenin önceki soruşturma ve yargılamadaki eksiklikleri görüp süreci başa alması ve Nevin Yıldırım’ın cinsel saldırıyla ilgili beyanlarını ciddiyetle incelemesi gerekirdi.
Ama yapmadı.
Oysa cinsel saldırı suçunun sistematik olarak işlenebileceği, her zaman kadınların şikâyet etmesinin mümkün olmadığı, maktulün Nevin Yıldırım’ın fotoğraflarını çekip kadına “Bu fotoğrafları köylülere dağıtırım, aramızda ilişki var derim, herkes inanır” diyerek yoğunlaşmış bir tehdit uyguladığı, sürekli evden aradığı gibi pek çok detay vardı dosyada.
Çarşamba günü davanın karar duruşması görüldü.
Nevin Yıldırım’a yine müebbet hapis cezası verildi ve cezada ne haksız tahrik ne de iyi hal indirimi uygulandı.
Erkeklere indirimleri kepçeyle dağıtan yargı, sanık kürsüsünde bir kadın olunca tutumunu değiştiriyor.
Bir erkek, “Beni aldattı” diyerek cezasında indirim alabilirken, sistematik olarak kendisine tecavüz eden bir erkeği özsavunmada bulunarak öldüren bir kadının cezasında zerre indirime gitmiyor.
Haliyle kadınlar haykırıyor: “Erkek adalet değil, gerçek adalet istiyoruz.”
Paylaş