Paylaş
8’inci sınıftayken, dünyayı dolaşıp Nepal’deki okullara gönüllü toplayan bir profesör okulu ziyaret etmiş ve Ece bu profesörün anlattıklarından çok etkilenmişti. “Dünyadan sorumlu olmak” kavramıyla ilk kez o zaman tanıştı.
Yaşı küçüktü, Nepal’e gidemedi ama o yıl Urfa’da, Suriye sınırına yakın bir gençlik merkezinde çalıştı.
Aldığı eğitimin değerinin farkındaydı ve kendisi gibi şanslı olmayan çocukların da buna ulaşmasını istiyordu.
Okulundaki resim, müzik, dans atölyelerini o çocuklara taşıdı. Liseden mezun olana kadar 4 yıl aynı yerde bu çalışmayı sürdürdü. Hayatta yapmak istediği şey işte buydu.
Üniversitede sosyal girişimcilikle tanıştı. TV8’de yayınlanan “Bir Fikrin mi Var?” adlı yarışmaya başvurdu.
Kategorisinde birinci olunca İngiltere’de sosyal girişimcilerle bir araya geldi. İnsanların sivil toplumdan hem kendilerini fonlayabildiklerini hem de düzenli bir fayda sağlayabildiklerini gördü.
Okulda, tam da sahaya giderken sponsor yarı yolda bırakınca masrafları çıkarabilmek için Ece ve arkadaşları şemsiye sattılar. 3 haftada satılan 700 şemsiye projeyi fonlamaya yetti.
Ece bugün 24 yaşında ve o günlerde temellerini attığı SosyalBen Vakfı’nı 65 ilde çalışan ve 350 gönüllüsü olan bir STK haline getirdi.
AFRİKA’YA DA ŞEMSİYE SATARAK GİTTİLER
SosyalBen sadece Türkiye’deki çocuklara değil, dünyanın başka ülkelerinde zor koşullarda yaşayan çocuklara da ulaşıyor. Gambiya’dan Ürdün’e, Kamboçya’dan Hindistan’a, gidebildikleri her yere gidiyorlar.
Moğolistan’da -27 derecede bile çocuklarla çalışıyorlar.
Afrika’ya da şemsiye satarak gittiler. Sonra şemsiyenin yanına defter koydular.
Bez çanta, kalem derken zamanla SosyalBen mağazası oluştu. Lidyana ve n11 gibi e-ticaret sitelerinde ürünleri satılıyor. 23 Mudo mağazasında da SosyalBen’e bir köşe ayrıldı.
Bu satışlardan elde edilen gelirle taşımalı eğitimdeki ilköğretim öğrencilerine yeteneklerini fark etmeleri ve geliştirmeleri için atölye çalışmaları düzenleniyor.
Resim atölyesinde sadece resim yapmıyor, sanatçıları da tanıyorlar. Kısa film atölyesinde bu işin oyunculuktan ibaret olmadığını görüyorlar.
Tiyatro atölyesinde topluluk önünde konuşma becerisi kazanıyorlar.
Bu çalışma taşradaki çocuklar için çok değerli. Çünkü SosyalBen’in gittiği yerlerde çocuklar sadece üç mesleği tanıyorlar: Polis, doktor, öğretmen.
Soma faciasının ardından gittikleri ilçede babası madende ölen çocuklara büyüyünce ne olmak istediklerini sorduklarında hepsi “Maden işçisi” derken, SosyalBen’in çalışmaları sayesinde şimdi Somalı çocuklara ne olmak istediklerini sorduğunuzda “Mühendis, pilot” gibi yanıtlar alıyorsunuz; hatta KSS (kurumsal sosyal sorumluluk) uzmanı olmak istediğini söyleyen bile var.
Vakfı mağaza dışında, SosyalBen Akademi de fonluyor. Hazırladıkları sosyal girişimcilik dersinin müfredatını özel okullara satıyorlar.
Bu dersi gören çocuklar aktif yurttaş oluyor.
Sadece sorunu görmekle kalmıyor, çözmek için harekete geçiyorlar. Başkalarına yardım etmek etiketleri değil, sorumlulukları oluyor. Ve en önemlisi bireysellikten çıkıp toplumsal düşünmeye başlıyorlar. İşte ancak böyle çocuklar yetiştiği zaman toplum dönüşür.
Yılbaşı yaklaşırken hediye arayanlara SosyalBen’i işaret edelim.
SosyalBen’den alacağınız bir defter veya bir şemsiye, çok zor koşullarda yaşayan, okumaya çalışan çocukların hayatında bir pencere açıyor, toplumsal fayda sağlıyor, unutmayın.
Paylaş