Paylaş
O görenin yüreğini ezen fotoğrafı unutma ihtimaliniz yok. Van’ın Yalınca köyü Çalık mezrasında kardan yollar kapanmış, 1.5 yaşındaki Muharrem hastaneye yetiştirilemediğinden ölmüş. Babası onun ufacık bedenini sırtındaki bohçada taşıyor.
Olayın ardından dönemin AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik ne demişti, hatırlıyor musunuz?
Hatırlatayım...
“Burada kimin ihmali, kimin kusuru varsa millet adına, küçük Muharrem adına ondan hesap sorulmalıdır. Bu yapılan büyük bir hatadır, yanlışlıktır, gaftır, hesabı mutlak suretle sorulmalıdır.”
Sonra ne oldu dersiniz?
Suç iki sağlık çalışanına yüklendi; bir acil tıp teknisyeni ile 112 hekimi suçlu bulundu.
Sağlıkta dönüşümden tutun da köy hizmetlerinin kapatılmasına, yol temizleme işlerinin taşerona devredilmesinden işçilerin taşeronlaştırılmasına kadar bu drama yol veren hükümet icraatları görmezden gelindi; bu cephede hesap sorulan olmadı.
*
Çaycuma’da köprü çöküp de 15 kişi öldüğünde vali ne demişti, hatırlıyor musunuz?
“İhmal konusunda adli tahkikatla sorumluları bulmaya çalışacağız. Varsa ihmal iddiaları, araştırılır.”
Sonra ne oldu?
Facia hakkındaki davada cumhuriyet başsavcılığı sorumlu kurum ve kişilerin soruşturmalarına idare tarafından izin verilmediği gerekçesiyle soruşturmayı kapattı. Böylece, 15 kişinin hayatını kaybettiği faciada herhangi bir sorumlu bulunamamış oldu.
*
18 işçinin yaşamını yitirdiği Ermenek faciasından sonra dönemin kalkınma bakanı Cevdet Yılmaz ne dedi, hatırlıyor musunuz?
Dedi ki: “Kim sorumluysa, kimin bir ihmali, kusuru varsa hukuk çerçevesinde karşılıklarını görecektir.”
Başbakan Davutoğlu ne dedi peki?
“Herhangi bir kurumun bir ihmali varsa kesinlikle hesabı sorulur.”
Sonra ne oldu?
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, facianın yaşandığı ocağı denetlemekle görevli iş müfettişlerinin yargılanması için yapılan başvuruya olumsuz yanıt verdi.
*
10 işçinin öldüğü asansör faciasıyla ilgili dönemin çalışma bakanı Faruk Çelik “Tüm istikametleriyle olay açık bir şekilde ortaya çıkarılabilecek. İhmal, kusur nerede var ise bunların üzerine gidilecek” demişti.
Sonra ne oldu?
Torunlar İnşaat’ın patronlarına ve üst düzey yöneticilerine takipsizlik kararı verildi. 1.5 yıl boyunca inşaatı denetlemeyen ve “Benim sorumluluğum değildi” çekişmesi yaşayan TOKİ veya Şişli Belediyesi’nden hesap sorulmadı.
*
Soma’da ne iddialı konuşmalar yapıldı, değil mi?
Dönemin enerji bakanı Taner Yıldız “Eğer ihmali olan birisi varsa ister kamudan ister özel sektörden, gözünün yaşına bakmayız” dedi.
Sonra ne oldu?
Bilirkişi raporunda çok sayıda kamu görevlisi kusurlu bulunsa da Çalışma Bakanlığı’nca izin verilmediği için kamu görevlileri yargı sürecinden muaf tutuldu.
*
Ve gelelim evinde polis kurşunuyla nefesi kesilen gencecik Dilek Doğan’a...
Başbakan Davutoğlu dedi ki: “Yanlış bir şey yapıldıysa gereği yapılır.”
Ne olacak dersiniz?
Hiçbir şey olmayacak.
Yetkililer her zaman olduğu gibi yargı süreci yerine kendi idari yetkileriyle şüphelileri korumayı seçecek.
Keşke yanılsam ve bu öngörüde bulunduğum için yüzüm kızarsa.
Ama hiç sanmıyorum. Bu ülkede ne zaman gerçek suçlulardan hesap soruldu?
Paylaş