Sakin ve doğayla iç içe bir tatil peşindeyseniz Bozcaada tam aradığınız yer. Restoranlar biraz tuzlu olmakla beraber yemekler ve ortam harika.
Domates reçeli Rumların eskiden isim günlerinde verdikleri tatlıymış. Sonra işi ticarete dökmüşler. Şimdi Bozcaada’da kahvaltıya gittiğiniz hemen her yerde domates reçelini tadabiliyorsunuz. Başta fikri biraz yüzünüzü ekşitse de tadınca önyargılarınız kırılıyor. Bozcaada’ya yolunuz düşse ve tek bir şey yapmaya hakkınız olsa yapmadan dönmeyin diyeceğim şey, adanın ucundaki rüzgar türbinlerinin orada güneşi batırmak olur. Uçurumun kenarına oturuyor, şarabınızı içerken manzaranın tadını çıkarabilirsiniz. Bozcaada’yı hissedebileceğiniz tek yer Ayazma plajı. Adanın en büyük plajı burası. Plaj boyu 7-8 restoran var. Hepsi hemen hemen aynı ama özellikle Koreli tercih edilebilir. Tertemiz, yemekleri güzel. Habbele Koyu’nda 15 odalı Mitos adlı otelin plajı var. 30 tane şezlongu olduğu için gitmeden rezervasyon yapılması tavsiye ediliyor. İsterseniz havlunuzu alıp adanın doğu kısmında kalan Akvaryum Koyu’na yollanabilirsiniz. Bunlar dışında adanın her yerinden denize girilebilir. Üzüm yemeden dönmeyin. Çavuş üzümü Bozcaada’dan İstanbul’a kadar dağıtılıyor. Belirli aralıklarla çıkan Kardinal üzümü de var. 9-10 Eylül’de Bağbozumu festivali düzenlenecek. Ünlü bir sanatçı sahneye çıkıyor, hatta bir de Üzüm Güzeli yarışması yapılıyor. Yeme ? içme konusunda merkezde tarz olarak hemen her yer aynı. Farklı olan bir tek Bakkal. İtalyan mutfağı ağırlıklı, adayla alakası olmayan bir konsepti var. Rakı-meze-balık üçlüsünden sıkılanlar Bakkal’ı tercih edebilir. Adada yemek için iki bölümde restoranlar var. Biri sahildekiler, bir de ara kısımdakiler. Ara kısımdakiler Alaçatı’yı andırıyor ve son zamanlarda daha çok tercih ediliyor. Buradaki en eski restoran Lodos. Lodos’ta balık pastırmasını, sakızlı enginarı ve vişne soslu yaprak sarmayı özellikle tavsiye ederim. Buradakiler hizmet ve kalite açısından sahildekilerden daha iyi. Sahildeki restoranlar klasik balıkçı mantığında. İnsanlar eskiden deniz kenarında rakı-balık muhabbetine daha fazla itibar ederken şimdi o kültür gitti. Artık “Arnavut kaldırımda oturayım, başımın üzerinde asmalar olsun, otantik bir ortamda şarabımı içeyim” kafasındalar. Tepede yer alan Karadut restoranda hayatınızdaki en güzel kuzu tandırı yiyebilirsiniz. Yakınlarındaki çiftlikte kendi yetiştirdikleri kuzulardan yaptıkları tandır ağzınızda eriyor. Bozcaada’nın şaraplarının hepsi birbirinden lezzetli. Çamlıbağ ve Corvus’un ikişer, Talay’ın bir tane şarap tadım ofisi var. Burada satış da yapıyorlar. Ben özellikle Çamlıbağ’ın Karalahna’sını çok sevdim. Yannda hiçbir şey yemeden içebileceğiniz nadir şaraplardan. Adanın tek barı Polente. Adada yemekten sonra oturup bir-iki kadeh bir şey daha içebileceğiniz tek yer burası. Burada adaya özgü değişik kokteyller yapılıyor. Gelincik şerbeti mesela adada çok sevilen, tutulan bir lezzet. Polente’de de bununla karışık yerel kokteyller var. Adanın tek pastanesi Çiçek Pastane’de otlu poğaçıyı denemelisiniz. Damla sakızlı bademli kurabiyeden tatmalı, Tayyare Pizza’dan otlu pizzayı yemelisiniz. Adaya arabayla gelseniz bile mutlaka motosiklet kiralayın. Çünkü bütün koylara arabayla inilemiyor. Üzüm bağlarını gezebilirsiniz. Bağ evi olarak yapılmış, şimdi işletmelere çevrilmiş yerlerde konaklayabilirsiniz. Ama merkezde kalacaksanız benim size önereceğim adres 9 Oda adlı butik otel. Modern, tertemiz, sempatik, yardımsever ve güler yüzlü işletmecilere ve çalışanlara sahip, harika kahvaltısı olan bir yer.