Eloğlu vatandaşı gezsin görsün ister, bu kültürlerinin bir parçası. Bizim devletimiz ise pasaportu rekor fiyatla bize takdim eder, okkalı zammını yapar, yurtdışı çıkış harcını da araya sıkıştırır, seyahati lükse çevirir.
2010’un nisan ayında Avrupa Birliği (AB) seyahat etmenin bir insan hakkı olduğunu savunarak, tam da bu nedenle maddi durumu elverişli olmayanların da tatile çıkabilmesi için yeni bir sistem oturtmaya çalıştıklarını bildirdi. Bu konuda üzerinde çalıştıkları proje, yaşlıları, 18-25 yaş arasındaki gençleri, engellileri ve zorlu şartlar içinde olan aileleri kapsıyor. 2013’te denemeye konulacak, sonra da uygulamaya geçilecek programda AB ve vergi mükelleflerinin bu kişilerin seyahatlerinin yüzde 30’unu karşılaması amaçlanıyor. Batı’da böyle. Batı’da insanlar seyahat etmeye teşvik edilir. Hem de sadece kendi ülkelerinin sınırları içinde değil. Batı’da insanların kendi toprakları dışında yerleri görüp ufuklarının açılması istenir. Birçok Batı ülkesinde gençler liseden mezun olduklarında, üniversiteye başlamadan önce bir yıllık bir “gap year” alırlar. Boşluk yılı yani... Bu yılı genelde seyahate ayırırlar. Sırt çantalarını kaptıkları gibi gezebildikleri kadar yer gezerler. İşsizliğin kol gezdiği yalnız ve güzel ülkemizde ise gençler iş hayatı bir an evvel gelsinler diye beklermiş gibi, liseden mezun olur olmaz koştur koştur üniversiteye giderler. Birçoğunun orta yaşa kadar hayallerini bir yabancı toprak görmek süsler. Ama bizim devletimiz “Mümkünse otur oturduğun yerde” diyor. Pasaport harcıydı, pasaport uzatma bedeliydi, yurtdışı çıkış harcıydı, Allah ne verdiyse ister. Yabancı turistin en meteliksizi bizim ülkemize gelir, üç kuruşa gününü gün eder. Ama bizim ancak paralımızın gücü yurtdışı görmeye yeter. Ki iş sadece gezip tozmak da değil. Artık küresel ekonominin hüküm sürdüğü bir çağda yaşıyoruz. Birçok kişi yurtdışıyla iş yapıyor, sınır ötesinde bir toplantıya katılacak diye servet ödemesi normal mi? Gazetelerde çıktı, pasaport harcına rutin zam yapıldı. Yüzde 15. Dünyada en pahalı pasaport ülkemizde olmasa “Hadi neyse” diyeceğiz. Ama pasaporta bizim kadar çok para veren millet yok işte. Sırtçantalılar Grubu “Seyahat özgürlüğünüze sahip çıkın” diyerek bizi itiraza teşvik ediyor. “Seyahat özgürlüğü temel bir ‘insan hakkı’dır” diyorlar. Haklılar. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 13’üncü maddesinde de, bizim anayasamızın 23’üncü maddesinde de seyahat hakkından söz edilir. Gelin görün ki, Sırtçantalılar Grubu’nun da belirttiği gibi... “20 Haziran 2010 tarihinde seyahat özgürlüğü gönüllülerinin de katkısıyla pasaport ücret ve harçlarında yapılan yüzde 50 indirime rağmen, pasaportlar için istenen yüksek ücretler yurtdışına çıkışı sınırlamanın da ötesine geçerek, ‘engellemek’ anlamına gelmektedir. Bu durum, açık bir biçimde anayasanın ihlal edilmesidir. Seyahat özgürlüğü tüm yurttaşların yurtiçinde ve dışında eğitim, sağlık, gezi, turizm, dini ziyaretler ve diğer çeşitli nedenlerle kullandıkları vazgeçilemez ve engellenemez bir temel insan hakkıdır. Yurtdışında bu hakkın kullanımı pasaport adını verdiğimiz bir kimlik belgesine bağlıdır. Devlet, kendisinin vermek zorunda olduğu bu ‘kimlik belgesi’ için vatandaşlarından fahiş ücretler istemekte, ayrıca ‘yurtdışı çıkış harcı’ gibi uygulamalarla seyahat özgürlüğünü iyice kısıtlamaktadır.” Çok özgürmüşüz gibi, bir de seyahat özgürlüğümüzün peşindeyiz. Biliyorum, komik. Ama isteyenin bir yüzü kara, vermeyenin iki yüzü...