Paylaş
Bu, 50 yıl öncesinin neredeyse iki katı. Azalacak gibi de durmuyor çünkü dünyada balık talebi durmadan artıyor. Sorun şu ki, balık avcılığı dünya denizlerinin üretimini aşıyor.
Dünya balık stoklarının yüzde 31’i, Akdeniz’de balık stoklarının yüzde 93’ü aşırı avlanma yüzünden tükendi.
2014’te AB üyesi Akdeniz ülkelerinin tükettikleri balıkların neredeyse yüzde 85’ini ithal etmesinden anlayın.
Yasadışı ve kaçak balıkçılık sonucu avlanan balık miktarı 26 milyon tona, dünyada her yıl tutulan balık miktarının yaklaşık yüzde 30’una ulaşmak üzere.
Yani denizler için tehlike çanları çalıyor. Küresel iklim değişikliği de ayrıca tehdit.
Uzmanlar yakında tutulacak, yetiştirilecek veya yenilecek balık kalmayacağına dair uyarılarda bulunuyor.
Oysa dünyada 800 milyon insan hem beslenmek hem de geçinmek için balığa muhtaç.
Hükümetler ve balıkçılık sektörü bunun önüne geçmeye çalışsa da artan talebi karşılamak için yapılan aşırı avlanma çabayı boşa çıkarıyor.
Peki ne yapacağız? Balık yemekten mi vazgeçeceğiz?
Radikal olmayan bir çözüm var. Yediğimiz balıkları seçerek balık stoklarını ve yaşamı o stoklara bağlı insanları koruyabiliriz.
Tüketicilerin doğru tercihleri milyonlarca insanı etkileyebilir.
WWF (Dünya Doğayı Koruma Vakfı) hazırladığı ‘Hangi Balık’ adlı deniz ürünleri rehberiyle denizlerdeki balık stoklarının korunması için farklı deniz ürünlerinin tüketilmesini öneriyor.
Rehberde ayrıca Avrupa ve Akdeniz’den, Avusturya, Hırvatistan, Fransa, Yunanistan, İtalya, Portekiz, Slovenya, İspanya, Tunus ve Türkiye’den aşçı ve yemek uzmanlarının verdiği 10 farklı yemek tarifi yer alıyor.
Azalan balık sayısına dikkat çeken rehber, hangi deniz ürününü tüketemeye-ceğimizden ziyade, hangi koşullarda tüketebileceğimize odaklanıyor.
Rehberdeki tarifler anlatılırken, deniz ürünlerinin hangi boy ve ağırlıkta olması gerektiğine dair uyarılar var.
Ayrıca, yediğimiz balıkların kurallara uygun avlandığını/yetiştirildiğini gösteren sertifikaları kontrol edebilmemiz için gerekli bilgiler de yer alıyor.
Rehberdeki tarifler, burun kıvrılan ürünlerin bile en lüks lokantalardaki menülere girecek kadar güzel pişirilebileceğini gösteriyor.
İyi bir balık yemek için illa lüfer, orfoz gibi sayıları azalan türleri seçmek zorunda değiliz. Bu rehber diyor ki; doğru ve iyi bir tarif, küçümsenen balıkları da en az diğerleri kadar lezzetli kılabilir.
Rehberde Türkiye’den sokar balığı seçilmiş. Bu istilacı tür Akdeniz’e Süveyş Kanalı aracılığıyla ulaşıyor.
Balıkçılar ve Akdenizliler biliyor ama lokantalarda pek göremezsiniz.
WWF-Türkiye sokar balığını hem orfoz ve lagos gibi nesli tehlikedeki türlere hem de av yasağı nedeniyle bunları avlayamayan balıkçılara alternatif olarak sunuyor.
Yani sokar yerseniz, orfoz gibi çok tüketilen türlerin üzerindeki baskıyı azaltabilir ve yerel balıkçıların geçimine destek olabilirsiniz.
Özetle, kimse size “Balık yemeyin” demiyor.
“Doğru balığı yiyin ve çeşitliliği artırın” diyor.
Aşırı avlanma durdurulabilir ama bunun için hepinizin yardımına gerek var.
Paylaş