Motosikletiyle seyahat eden biri...
Başka nasıl giyinebilir ki?
Sadece beyzbol şapkası tuhafıma gitti...
Kaskı çıkarıp onu takmış belli...
Ama tepede güneş de yok.
Havasız susuz AVM neticede...
Çelişki ( ATİYE )
GÖNÜLLÜLER SIKI DENETLENMELİ
Çocuk istismarını önleyici bir yaklaşıma ihtiyaç var. Çocukların gidecekleri eğitim kurumlarının sıkı denetlenen standartları olmalı. Bu standartlar içerisinde mutlaka çocukla çalışacak kişilere dair kurallar olmalı. Özellikle çocuk istismarı konusunda biliniyor ki, istismarcılar gönüllüler arasına karışabiliyor. O yüzden gönüllülerin kontrolü daha sıkı olmalı. İstismar olmadan önleyici tedbirlerin alınması lazım. Bu çok göz ardı ediliyor.
İSTİSMARCIYI TAKİP SİSTEMİMİZ YOK
Bu sorunu ortadan kaldıramamak bir yandan, adaletin yerini bulmadığına tanıklık etmek diğer yandan vicdanlarımızın kanaması durdurulamıyor.
Peki biz sorunun kaynağını doğru okuyor muyuz?
Avukat Seda Akço’ya aklımdakileri sordum. Hepimize ayna tutacak cevaplarını sıralıyorum. Devamı, bu sorunun önüne geçmenin yolları, bir sonraki yazıya...
‘KÜLTÜRÜMÜZDE BU YOK’ DİYEMEYİZ
Bu cümle bilgisizlikten kaynaklanıyor.
Zira, başta Almanya olmak üzere pek çok ülke nükleer santrallarını kademeli olarak kapatmak ve yenilerini yapmamak üzere karar almış durumda.
Özellikle Fukuşima nükleer felaketi dünyaya ders oldu.
Ama biz ne kendi hatalarımızdan ne de başkalarının hatalarından ders almakta pek mahir olamadığımız için, nükleer sevdamız geçmiyor.
Şu anda Mersin Akkuyu’da Ruslar’a, Sinop İnceburun’da ise Japonlara kurdurmak üzere iki nükleer santral projesi önümüzde duruyor.
Bırakın ekolojistleri, amacı nükleer enerjiyi yaymak olan Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı bile Türkiye’nin nükleer altyapısının yetersiz olduğunu söylüyor. Geçtiğimiz yıl Tolga Tanış, raporlarına ulaşmış ve Hürriyet’te haberleştirmişti.
Rapor alınıyor. Rapor, cinsel istismarı doğruluyor.
İddianame hazırlanıyor; sanığın ‘çocuğun nitelikli cinsel istismarı’ suçundan 15 yıla kadar hapsi isteniyor.
Sonra mağdur ve aile ifadelerini değiştirerek şikâyetlerini geri çekiyorlar.
Bu tür olaylarda bölgenin ileri gelenlerinin devreye girip şikâyetlerin geri çekilmesini sağladığı malumumuz.
Neyse ki bu şikâyete bağlı bir suç değil, ‘çocuğa yönelik cinsel istismar’ olduğu için dava düşmüyor.
Son duruşmada, savcı sanığın beraatını talep ediyor.
Mahkeme sanığa ‘basit cinsel istismar’ suçundan 8 yıl hapis cezası veriyor. Bu cezayı da ‘iyi hal’den 6 yıl 8 aya indiriyor.
Genital muayeneye gönderiliyor. Zarda yırtık ve çatlak tespit ediliyor.
Niyeyse, savcılık çocuğu yeniden muayeneye gönderiyor. Bu kez yırtığa rastlanmıyor.
Mahkeme “Raporlar arasında çelişki var” diyerek iddianameyi iade edince, savcılık çocuğu üçüncü defa muayeneye gönderiyor. O rapor da bir kenara itiliyor; çocuğun dördüncü kez muayeneye gönderilmesine karar veriliyor.
Pes.
*
DHA’dan Hümeyra Pardeli’nin haberinde çocuğun babası isyan ediyor:
Bu fuarlarda insan sadece son model otomobilleri incelemiyor, hem tercihlerdeki değişimleri takip edebiliyor hem de yakın geleceğe dair ipuçlarına rastlıyor.
İki hafta evvel düzenlenen Cenevre Otomobil Fuarı’nda dolanırken ben de bu izlerin peşindeydim.
***
Otomotiv endüstrisinin bir süredir elektrikli modellere ağırlık verdiği malum. Siz bizim ülkemize bakmayın. Bizimkisi gibi ülkelerde yeterli altyapının kurulmaması gibi nedenlerle elektrikli otomobiller bir türlü cazip olamadı. Oysa dünyanın pek çok şehrinde benzinli araçlarla şehir merkezine girmek yasaklanıyor veya ek ücret alınıyor.
Cenevre Otomobil Fuarı’nda sadece elektriklilerde değil, tüm otomobillerde ana tema verimliliğin artırılmasıydı. Otomobillerin gücünün artırılmasına rağmen yakıt tüketimleri yüzde 15-20 oranında azaltılmış. Bu da bize gösteriyor ki, elektrikli ve hibrid otomobil çalışmalarının yanında, mevcut benzinli veya dizel içten yanmalı otomobillerde de verimliliği geliştirme çalışmaları üst düzeyde devam ediyor.
***
İstihdamı nasıl etkileyeceğinden tutun da robot haklarına ve etik meselelere kadar tüm boyutlarıyla.
Dev şirketler ve devletler laboratuvarlara kapanmış geleceğin dünyasını tasarlıyor.
Bu arada Türkiye’de neler oluyor?
Robotlar bir yana, henüz insanla meselesini halledememiş bir ülkede bir belediye Kadınlar Günü vesilesiyle bilbortlarını LGBTİ örgütlerine açtı diye kıyamet kopuyor.
Ne yazıyor bilbortlarda?
“Lezbiyenim, transım, biseksüelim, interseksim. Okulda, işte, mecliste, her yerdeyim!”
*