Nasıl bir hamilelikti sizinkisi?
Çoğul gebelik olduğu için riskli ve zor bir gebelikti. Eşimle evliliğimizin ilk yıllarında bebek sahibi olmayı düşünmemiştik. Yaklaşık 5 yıl sonra hamile kaldım. Çoğul gebelik olduğu için doktorumun tavsiyesi ile gebeliğimi evde yatarak geçirdim. Düşük tehlikem hep vardı.
Bize doğum hikayenizi anlatır mısınız? Gebeliğinizin kaçıncı haftasında doğum yaptınız?
Gebeliğimin 28. haftasında aniden doğum yaptım, 17 Kasım Dünya Prematüre Günü’nde. O sabah saat 05:00 gibi karnımda bir ağrı başladı. Hep gaz sancısı olduğunu ve geçeceğini düşündüm ama öğlen saatlerine doğru artmaya başlayınca hastanede aldık soluğu. Doktorum muayene etti. Doğum çoktan başlamıştı. Maalesef engelleyebilecek zaman kalmamıştı; ne bir ciğer geliştirici iğne, ne de sancıları durdurabilecek bir ilaç. Acil doğum!
Prematüre bebek annesi olmanın zorlukları neler?
Zordur prematüre annesi olmak. Yenidoğan yoğun bakımda 93 gün bekledim. Daha önce hiç duymadığım birkaç hastalıkla tanıştım. Eve çıktıktan sonra yaklaşık 5 yıl fizik tedavi programı uyguladık. Çok zor günlerdi ama ben ilk 15 günden sonra kendimi toparladım ve hep güçlü olmayı seçtim.
Bakkala giderken bile makyaj yaptığını söyleyen kadınlar duymuş, hatta şaşırmışızdır. Ancak bu durum daha da ilginç. 27 yaşındaki ABD’li makyaj sanatçısı Alaha, doğum öncesinde makyajını yapmış ve full makyaj doğuma girmiş. Dailymail’in haberine göre; kızını en güzel haliyle karşılamak için doğum öncesi makyaj yaptığını söyleyen genç anne, hastaneye giderken en sık kullandığı ve vazgeçemediği makyaj malzemelerini yanına almış.
15 Şubat’ta kızı Sofia’yı dünyaya getiren Alaha, fotoğraflarda yatağının üstündeki sehpaya yerleştirdiği makyaj malzemeleriyle görülüyor.
Genç kadın, Instagram hesabından paylaştığı bir fotoğrafının altına şöyle yazmış: “Kasılmalar sırasında ara veriyor, geçtiğinde makyajıma kaldığım yerden devam ediyordum. Sadece en favori makyaj ürünlerimden bir kısmını hastane çantama atmıştım.”
Doğum sonrası genç anne, kızı Sofia’yı makyajı bitmiş bir şekilde karşılıyor.
Peki, “Böylesine ağır bir makyajla doğuma girmenin sakıncası var mı?”Merak ettiğimiz bu soruyu uzmanlara yönelttik.
Doğuma makyajlı girmenin tıbben bir sakıncası bulunmadığının ve bu durumun anneyi de bebeği de etkilemediğinin altını çizen
Kayseri’nin Melikgazi ilçesinde yaşayan 12. sınıf öğrencisi Cansel K. matematik öğretmeninin cinsel saldırısına uğradı. Genç kız, olayın ardından durumu önce arkadaşlarıyla daha sonra öğretmenleriyle paylaştı. Ancak iddiaya göre okul yönetimi olayın üzerini kapatmak istedi. Yaşananlardan 2 gün sonra şikayetlerinden sonuç alamayan Cansel K. polis olan babasının beylik tabancasıyla yaşamına son verdi.
Son dönemlerde ne yazık ki çocuklara yönelik cinsel istismar olayları epey arttı. Biz de Psikoterapist İlkim Öz’e cinsel istismarın çocuklar üzerindeki etkilerini sorduk, ailelerin bu durum karşısında neler yapmaları ve çocuklarına nasıl yaklaşmaları gerektiğini öğrendik.
Cinsel taciz, kişi için bir travmadır. Tacize uğrayan kişinin yaşı son derece önemlidir. Küçük yaşlarda uğranan tacizlerden sonra çocuklar (3-6 yaş / 6-10 yaş arası) ağır travmalar yaşarlar ve eğer psikolojik destek alınmazsa bu travmanın izleri ömür boyu devam eder. Çocukluk yıllarındaki tacizlerde savunma mekanizmaları daha çok devreye girer ve bilinçaltı bu olumsuz olayı olmamış gibi kabul ederek bastırır. Kişi ne olduğunu hatırlamaz ama etkisi ilişkilerinde travmatik bir biçimde kendini gösterir.
Ergenlik ve ilk gençlik yıllarında uğranan tacizlerdeki travmanın boyutu biraz daha farklı olabilir. Ergenlikte olan gencin ruh hali inişli çekişlidir. Örneğin birey sabah kendini iyi, güçlü ve güzel hissederken, öğleden sonra kötü, öz güvensiz ve çirkin hissedebilir. Bu fırtınalı ruh haline cinsel şiddet yani taciz eklenince çocuk kendisini değersiz görerek, hayatına son verme noktasına gidebilir. Bazen yetişkin yasta uğranan cinsel şiddette de hayatına son verme isteği olabilir. Tacizde bulunan kişiye duyulan öfkeyi kişi kendisine çevirirse intihar girişimleri ya da intiharlar olabilir.
Çocuk, genç ya da yetişkinde başlıca duygu öfke ve suçluluktur. “Acaba ben kötü bir şey mi yaptım da bu başıma geldi” duygusu ile genellikle yaşadıklarını kimseye anlatmaz ve olayı saklarlar ama yakınları gençte bir değişiklik olduğunu anlar. Cinsel tacize uğrayan kişide içe kapanma, yeme ve uyku bozuklukları görülebilir.
Tüm bunların yanı sıra yani cinsel şiddete uğrayan kişinin yanı sıra cinsel şiddete başvuran kişinin psikolojisi de küçük yaşlardan itibaren dikkat çeker aslında. Saldırgan, öfkeli ve dürtü-güdü bozukluğu olan bu çocukları aileleri mutlaka psikiyatr ve psikoloğa götürmeliler. Yaramaz, söz dinlemeyen ya da cok sessiz, içine kapanık çocuk olarak algılamayı bırakıp, bu çocukta yolunda gitmeyen bir şeyler var diye düşünülmelidir. Aileler çocukları ile yakından ilgilenmeli ki bu üzücü ve yıkıcı olaylar yaşanmasın ve yaşatılmasın.
Bu üzücü olaya tepkiler sosyal medyada çığ gibi büyüyor. İşte, Twitter'da #canseliçinsusma hashtag'i altında yazılan tweetlerin bazıları...
Açık giymeseydi, dışarı da gezmeseydi. Şimdi ne diyeceksiniz peki okula mı gitmeseydi ?
Hürriyet’te yer alan habere göre Murat Boz’la Aslı Enver arasındaki aşk dedikodusu magazin kulislerini hareketlendirdi. Birlikte rol aldıkları “Kardeşim Benim” filminin setinde tanışan çiftin, çekimlerde başlayan dostlukları zamanla aşka dönüştü. Filmin Berlin, Amsterdam, Bursa gibi birçok şehirde yapılan özel gösterimleri için birlikte sık sık seyahat eden ve baş başa vakit geçirme fırsatı yakalayan ikilinin bu anlarda yakınlaştığı iddia edildi.
Magazin gündeminde konuşulan bu haber üzerine Psikolog Ezgi Başaran, set aşklarının nasıl gerçeğe dönüştüğünü anlattı.
Diziler ve filmler için yazılan senaryoyu gerçekmişçesine hayata geçirmeye çalışan ve yoğun bir emek sarf eden oyuncular sadece birbirleri ile çok fazla vakit geçirme şansı buldukları için mi birbirlerine aşık oluyorlar yoksa bu işin de içince bilinç dışı bir süreç mi işliyor? Nasıl oluyor da senaryo olan bir hikaye gerçekleşiyor? Psikoloji gözlüklerimizi takıp kısaca bir göz atmaya ne dersiniz?
Oyunculuk, önceden senaristler tarafından hazırlanmış senaryoların veya metinlerin, kişilerce gerçeğe uyarlanması esasına dayanıyor. Aslında ‘bir senaryonun eylem ile gerçeklik kazandırılmaya çalışılması’ da diyebiliriz.
Eylem, hayatta her yerde karşımıza çıkıyor aslında. Bunun sebebi ise kişinin varlığını devam ettirmesini sağlayan ve onu diğer canlılardan ayıran duyguların dışavurum şeklinin eylem oluşu. Tüm başkalığın ve farklılığın hayata geçiş biçimidir diğer bir ifadeyle. Eylemsiz bir hayat düşünülemez. Doğum, insanın ilk eylemidir ve eylemlerimiz hayat boyu devam eder.
Kurban Bayramı için hala bir planınız yok mu? Bu tatil için gidebileceğiniz yerleri sizler için derledik. Gökçeada, Sapanca, Ağva ve daha birçok seçenek...
İşte bayramda sevdiklerinizle gidebileceğiniz birbirinden güzel yerler!
[fotogaleri=305]
Hindistan’da yaşayan 18 aylık Roona Begum, beyin sıvısının kafatasında birikmesi sebebiyle çaresizce ölüme her gün bir adım daha yaklaşıyor.
18 aylık bebek, çaresizce ölümü bekliyor. Dünya çapında ender görülen bu hastalığa özellikle Hindistan başta olmak üzere akraba evliliklerinin mevcut olduğu ülkelerde rastlanıyor. Minik bebeğin babası Abdul Rahman, bir inşaat şirketinde günlüğü 5 liradan daha az bir paraya çalışıyor ve özel kızını özel bir doktorda tedavi ettirmesi mümkün değil.
Erken tanı çok önemli
Her hastalıkta olduğu gibi bu tür vakalarda da erken tanının çok önemli olduğunun altını çizen Çocuk Doktoru Meral Saracel Benbiçaço, Roona bebeğin ne yazık ki kaderine terk edildiğini söyledi ve sözlerine şu şekilde devam etti:
“Bu çocuğun doğum öyküsünü bilmiyoruz. Sağlıklı bir gebelik geçirmek, bebeğin zamanında doğması, doğum anında yapılan ilk müdahaleler ve enfeksiyon çok önemli. Bebeklerin beyin dokusu çok hassas. Bebek zamanından ne kadar erken doğarsa bu hassasiyet de o kadar fazladır. Bebekler, anne karnında herhangi bir strese maruz kalırsa erken doğarlar. Ne kadar erken doğarlarsa tüm organları gibi beyin dokuları da tam fonksiyon kazanamaz ve kanamaya, enfeksiyonlara çok açıktır. Doğum anında yetersiz ve yanlış yapılan uygulamalar, bebeğin oksijensiz kalması ve gereksiz steril olmayan girişimlere bağlı enfeksiyonlar beyin kanamasına, menenjite neden olur.”
Gerekli müdahale ile hastalığın önüne geçilebilir
Normalde vücudumuzun günde yaklaşık 150 ml. civarında beyin sıvısı salgıladığını belirten Benbiçaço, “Beyin boşluklarında bu sıvı toplu iğne başı kadar kanallardan geçerek beyin içinde dolaşır ve geri emilir. Beyin kanaması ve menenjit gibi problemlere bağlı olarak bu kanallarda yapışıklık olması veya beyin sıvısının geri emiliminden daha fazla beyin sıvısının yapılması beyin içindeki boşlukların giderek genişlemesine, kafanın balon gibi şişmesine neden olur. Söz konusu bebeğin de artık beyin dokusu kalmamış yerini sıvı almıştır” dedi.
Hamilelik dönemindeki doktor kontrolünün çok önemli olduğunun altını çizen Benbiçaço, “Anne karnında beyin boşluklarında genişleme fark edilirse, erken doğum ile anında müdahale yapılarak biriken sıvı alınır ve başın büyümesinin yanında beyin dokusu da korunur. Beyin boşluklarında genişleme ve sıvı birikimi ile baş çevreleri hızla büyüyen kanallarda yapışıklık saptanan bebeklere cerrahi müdahale ile şant takılması gerekir. Böylece bebeğin beyin dokusu ve gelişimi korunarak sağlıklı bir çocuk olarak büyümesi sağlanır” dedi.