Paylaş
“Vere vere bu tavsiyeyi mi verdin ibiş” desek tam isabettir. Bakınız, kadınları kolaya, erkek egemen hayata alıştırmaya çalışıyor birtakım adamlar, sakın kanma sevgili başı dik, alnı ak Habitus okuru.
Berluscan, partisinde, kariyer tavsiyesinde bulunduğu genç kızlara, “zengin koca bulun” demiş. Doyamamış, üstüne bir de “Kadınlar benim için sıraya giriyor, çünkü hoş ve paralı bir adamım” demiş.
Yollarda parasız kalsam, ATM olsan senin için sıraya girmem, gideceğim yere yürürüm be Berluscan!
Neyse efendim, bakın şimdi ne diyeceğim... Biz bu adamcağıza kızıyoruz ama şöyle de bir gerçek var: Ortalama ya da ortalamanın üstü hayat koşullarına sahip olmayan, ancak eğitimli genç kızlarımızı toplasak... Yani zengin koca avcılarını filan demiyorum, ana-babasından evlilikte ortak yaşamın neye benzediğini görmüş, öğrenmiş ve çok iyi bilen, eğitimli, çalışan, kendine yetecek kadar kazanan ve iyi hayatı olan kadınları...
Onlara desek ki, “Kardeş, 10 sene eşek gibi çalışmak yerine sana nefis bir koca vereceğiz, el üstünde tutulacaksın.
Canın istemezse çalışmana, herhangi bir konuda emek vermene lüzum kalmayacak. Tüm hayatını kendini geliştirme, ‘farkındalık’ meselelerine filan adayabilirsin.”
Seçer mi? Bakın ben size söyleyeyim. Seçer. Seçtiğini söyler ya da söylemez ama seçer. Seçtiğini kendine yediremez ama seçer.
Bilhassa yıllarca çalışan ancak iş dünyası kulisleri, birtakım stratejiler, arkadan iş çevirmeler konusunda başarılı olamayan, dolayısıyla akıllı, işbilir olmasına rağmen bir türlü istediği kariyer çizgisini yakalayamayan ve “canımdan bezdim” diyen kesim bunu yapar.
Twitter’da bunu sorduğumda da gelen cevapların yönü bile bu cümleyi doğrular nitelikteydi.
Öte yandan kadının çalışmaması, erkeğin eline bakması, erkeğe sırt dayaması planlı bir şekilde normalleştirildiği için çalışmamak, öylesine durmak ve koca eline bakmak normal geliyor artık hepimize. En azından fikir olarak yani.
Tamam, rahat yaşamayı seçmek, “normal” diyelim. Fakat kendin çok çalışıp, kendin çok kazanıp, kendin rahat yaşamaktan bahsetmiyoruz ki? Bu “kendi” kısmı çok “ufak” bir detay gibi mi görünüyor acaba? Bir başkasıyla hayat birleştirip, onun imkanlarını kendi imkanlarına dönüştürmek çok mu cazip?
Kadınların kıç üstü oturmasının normalleştirilmesi hareketine katılıyorsan seni kınıyorum sevgili erkek egemen dünya sakini Habitus okuru.
Erkeklerin zengin kadın bulup kebap yapması ne kadar acayipse kadınlarınki de o kadar acayip.
Biri için suratınızı buruşturuyorsanız öteki için de buruşturunuz.
Banka bezdirmesi
Acil bir durum sebebiyle bankanızı arıyorsunuz. Meşakkatli bir tuşlama sürecine giriyor, bir canlı varlıkla konuşabilme ümidiyle beklemeye başlıyorsunuz. Derdinizi anlattıktan ve karşı taraf meseleyi çözemedikten sonra bir anda kendinizi aylık belirli bir ödeme yaparsanız, “aniden işten çıkarılma” durumunda maaş alabileceğinizi dinlerken buluyorsunuz.
Kimseler işsiz kalmasın, tabii temennim bu ama ben bankamı acil bir sıkıntıyla aramışken ve o acil sıkıntımı halledememişken niçin bana paket kakalamaya çalışıyorsun a be bankacı.
Sabah sabah acelem varken 25 dakikamı niçin alıyorsun a be bankacı.
O bir yana, sabah beni 09.00’da arayıp emeklilik hesabımla ilgili 15 dakika konuşma ve soru sorma hakkını nereden buluyorsun a be bankacı.
Tuşlama sürecini hızlı atlatayım diye eskiden kayıp çalıntı kart seçeneğini tuşlardım, şimdi onlara bile “çabucak bir operatöre bağlanma seçeneğiniz olmadığı için size sığındım, aslında kartım kayıp değil, şöyle bir sorunum var, bik bik” demeye üşeniyorum artık.
Canımdan bezdim. Neyim var neyim yoksa yastık altı yapacağım ya da eninde sonunda gidip bir yerlerde toprağa filan gömeceğim, o olacak.
Paylaş