Paylaş
Pardon, aranızda bu tip mailleri ayda en az beş kere almayan var mıdır diye sormam lazım aslında.
Hatırlar mısınız, eskiden bir de bunun evinizin posta kutusuna bırakılan mektup versiyonları vardı.
O tip postalar daha çok din, inanç dünyası kanalından girer, bu mektubu 10 kişiye dağıtmazsan çarpılacaksın, başına gelmedik felaket kalmayacak, işkencelerle öleceksin tadında cümleler içerirdi.
Tabii o zamanlar, internet yokken hayat pek zordu hem bu mektubu hazırlayan için hem de alıp inanan ve çoğaltıp dağıtan için. Önce okuyacaksın o postayı, bir endişe rüzgarına kapılacaksın.
Sonra mektubun fotokopisini çektireceksin, komşulara dağıtacaksın... Misler gibi bir insan olacaksın!
İnternetteki spam’lerin, e-mail adresi biriktirip kimi firmalara satmak gibi ekonomik bir amacı var. Kağıda yazılmış mektubun böyle bir girdisi de yoktu... Anlaşılmaz bir saçmalık olarak o zamanlarda kaldı...
Günümüzün “lanetlemeleri”ni e-posta olarak alıyorsun, 10 arkadaşını seçip forward ediveriyorsun, başına gelecek kötülüklerden kurtuluyorsun. Şahane.
Bakın söylüyorum, bana o tip mailler gönderenlerin posta kutularını “enlarge your penis” başlıklı spam mailler göndermek suretiyle çıldırtmayı planlıyorum, haberiniz olsun!
Bir de bu hurafe maillerin piyango sana vurdu hemen git paranı al tadında olanları var.
Mesela bir ara çok dolaşırdı, “Size Nijerya Tarım, Orman ve Köyişleri Bakanı’ndan miras kaldı” ya da“Bill Gates servetini dağıtıyor” gibi mailler (Bu mailler bir de “Bu gerçek! Çünkü Patricia teyzem on milyar dolar kazandı!” filan diye devam eder).
Bill Gates’in de işi yoktu, sana servetini dağıtacak.
Bu mail saçmalıkları bazen insanı feci kıllandırıyor ama geçen ay tatildeyken telefonuma gelen maili okurken, çivileme pozisyonunda denize atlamak suretiyle şiddetle hayattan kopma arzusu hissettim. Mailin konusu neydi dersiniz?
“Cenaze işleriniz itina ile yapılır!”
Haydaaa! Tamam, itina ile yapılsın ama cenaze levazımatçısı reklam yapar mı yahu? Hurafe mailler bende “ay acaba göndermezsem kötü bir şey gelir mi başıma” endişesi yaratmıyor ama bu mail beni fena yaptı. Ailemi, arkadaşlarımı arayıp sorma ihtiyacı yarattı...
Mailde filtre olayını abartırsan da bazen önemli mailler daha sen okumadan çöpe gidiyor...
Bilemiyorum ne yapmalı!
Uğursuzluk emareleri
Nazardı, uğurdu, uğursuzluktu, şansızlıktı, bu eksende yaşamak insanı fena yoruyor.
Makası, bıçağı elden ele verirken tükürmeler, mum alevinden sigara yakmaktan kaçınmalar, tahtaya vurup popo kaşımalar, el kaşınmasını parayla alakalandırmalar... Bazı alışkanlıklar ediniyorsun fark etmeden, sonra da kendi kendine soruyorsun, “Ya, benim aklım yok mu?”
Ne bileyim, yok herhalde...
Batıl inanç tarafı minimum bir insan olmama rağmen benim de aklımın bir tarafı eksik... Mesela tişörtlerimi tersyüz olarak katlarsam içim bir türlü rahat etmez.
Ters kalmışlarsa illa düzeltilecek!
Sonra, bir türlü inanmaktan vazgeçemediğim hurafelerden biri, “Bir şey ister ve bunu herkese söylersen istediğinin tam tersi olur”.
Ciddiyim, buna olan inanç bende tavanda. Mesela lisedeyken sınavdan 80 alacağımı bile bile “Berbat geçti, 40 alırsam iyidir” derdim nasıl geçti diyenlere. Tam gıcık öğrenci modeli.
Sanki iyi geçti desem bir anda her şey değişecek, kötü bir mucize gerçekleşecek ve yazdığım her şey tersine dönecek gibi…
Belki de böyle düşündüğümden bilmiyorum, ne zaman iyi geçti desem berbat notlar, kötü geçti desem şahane sonuçlar aldım.
Sonra, hayatımdaki hiçbir konuda, olay kesinleşmeden çevremdekilerle paylaşmadım.
Sanki söylersem o çok istediğim şey asla olmayacakmış gibi...
Bu kadar ama bendeki, mail forwardlama evresine hiç gelmedim...
Diyorum ki, e-mail lanetlemelerinden korkanlar Tamer Korugan’ın Lüzumsuz Bilgiler Ansiklopedisi’ni ya da NTV yayınlarından çıkan Cahillikler Kitabı’nı okusun. Oralarda yazıyor korkunuzu hafifletecek bir şeyler. Üstelik bu kitapları okurken çok eğleneceğiniz için başınıza o e-mail yüzünden başınıza gelmesini beklediğiniz kötülükleri unutuvereceksiniz!
Çok sıkıldım
* Gazetelerin moda sayfalarında “bu sezonun olmazsa olmazları” başlığı altında sürekli bilmem kaç bin küsur liralık bir tasarımcı ürünü önerisi görmekten çok sıkıldım. Bu önerileri bir moda ya da bir cemiyet dergisinde okusam garipsemeyeceğim ama gazete ayol bu? Türkiye’de kaç kişi alabiliyor o ayakkabıyı, sorarım o öneriyi verenlere. Valla bu haberleri yazanlar hayatlarını nasıl geçiriyor ben bilmem ama benim için bu sezonun olmazsa olmazı yemek ve su.
* RTÜK’ün yasaklarından aşırı sıkıldım. Yakında kadın ve erkeği bir arada gösteren herhangi bir sahne için birilerine ceza kesmeye kalkışırlarsa şaşmam.
* “Nerede o eski Ramazanlar” ve “Bizim zamanımızda” ile başlayan cümleleri yasaklıyorum. Bu cümleleri kurmak için belirli bir yaş sınırı var mı acaba?
* Sel felaketini artık bir “doğal afet” olarak değerlendirmeyelim, ne dersiniz? “Altyapısızlık kaynaklı afet” daha uygun bir tanım bence...
Paylaş