Toplum, güç ve para sevdalısı siyasetçiler sayesinde çöküyor

Sevgili siyasetçiler,

Haberin Devamı

Güç, para, devlet yönetimi gibi insanın kendisini evrenin efendisi gibi görmesini sağlayan unsurlar elde olunca, kişi kendini her konuda ahkam kesmeye yetkili buluyor, anlıyorum ancak sizden rica ediyorum, kendi ahlak anlayışınızı dayatmaya çalışmayınız.
Siz ülkeyi idare ediniz, vatandaşınıza hizmet ediniz, görev tanımınızın dışına çıkmayınız.
Biliyorum çok zor ama lütfen bunu yapınız.
10 yıl sonra neler konuşacağız, merak ediyorum.
Dolmabahçe’den iskeleye doğru bakıp, vapurdan inenlerin kıyafetlerinden rahatsız olan zihniyet, şimdi de “Kadın kahkaha atmayacak” buyuruyor.
Kimin ne söz söylediği çok da mühim değil esasında, bunu söyleten bir zihniyet ve bu zihniyet devletin idaresinden mesul.
Bunu söyleyen hadi sokaktaki herhangi bir adam olsa tamam. Twitter’daki bir troll olsa tamam.
Fakat devlet idaresinden mesul bir adam çıkıp, kadınlara “Kahkaha atmayacaksın” diyorsa, bunun bir etki alanı oluyor şüphesiz.
Belki de duymazlıktan gelmek lazım, bilmiyorum. Neticede bu saçmalıkları duyduğumuz bir değil, beş değil.
Her seferinde sosyal medyadan tepki yağıyor, üç gün bunu konuşuyoruz sonra kapanıyor, bir sonraki saçmalığa kadar.
Bülent Arınç’ı kişisel düşünceleri yüzünden yargılayamaz, “Niçin böyle düşünüyorsun?” diyemeyiz, o ayrı konu.
Herkesin kendi düşüncelerini özgürce ifade etme hakkı var (diyelim).
En azından demokratik ülkelerde öyle olması gerekir.
Fakat bu sözleri Başbakan Yardımcısı olarak, bir devlet adamı olarak söylediğinizde iş başka.
O zaman devlet kadına “kahkaha atmak iffetsizliktir “demiş oluyor, bu da devletin görevi değil.
Devlet, vatandaşlarına, o anda iktidarda olan kişilerin zihniyetini, kendi ahlaki kurallarını dayatmak için değil, daha iyi bir hayat sunmak için var.
Ben vergimi veriyor, devletim için vatandaş olarak görevlerimi yerine getiriyorsam, herhangi bir idareci bana kendi ahlak anlayışını dayatamaz.
Bu kadar basit.
Arınç, kadının kahkahasına dair sözlerinin öncesinde “toplumu çökertmeye çalışan” bir takım insanlardan bahsetti.
Toplumu kadının kahkahası, gençlik dizileri değil, para ve iktidar sevdası uğruna her yolu mübah görmek çökertiyor.
Ülkeye hizmet bir “zirve” yarışı değil, hizmet yarışı.
Bu yolda kirli siyaset yapmak, meseleye “belirli bir zümrenin refahı, geçmişte bize yapılanların intikamı” olarak yaklaşmak, zirvede olabilmek, zirvede kalabilmek için o toplumu oluşturan insanlar arasında ayrım yapmak çökertiyor.
Kin ve nefret dili çökertiyor.
“Bunlar” dili ve edebiyatı çökertiyor.
Ha bu arada, uyuşturucu satarak toplum çökertme planı yapan manyaklar olduğunu da zannetmiyorum bu ülkede.
Olsa olsa bağımlılık yaratıp kolay yoldan para kazanmanın yolunu arayanlar olabilir.
Bakın bu da son derece kişisel ve “para”ya dair bir mesele, “dur uyuşturucu satayım da toplumu çökerteyim” değil.
Adam çok uğraşmadan para kazanmak istiyor. Vicdanı, insanlığı eksik olunca da, bunu başkalarını zehirleyerek yapmak ona koymuyor.
Uyuşturucu, kadın cinayetleri, hakları verilmeyen işçiler, atanamayan öğretmenler, Soma faciası ve daha sayabileceğim en az 50 tane gerçek sorundan bahsetmek varken “kadının kahkahası” ne ola ki?
Yine “gündem oyalamaca” mı yoksa?
Kemal Sunal’ın “Yoksul”undaki gibi, eline güç geçiren zalimleşiyor, “ben, bana çektiren gibi olmayayım” demiyor.
İşte toplum bu “kafa” ile çöküyor.
Sadece bugüne dair bir konu değil bu.
Bir toplum, tarihin her diliminde, kendi inancını, ahlak anlayışını, dünya görüşünü dayatmaya çalışanlar, toplumun bir yarısını kucaklayıp diğer yarısına zulmedenler, hakkını çiğneyenler, özgürlüklerini elinden alanlar sayesinde çöküyor.

Yazarın Tüm Yazıları