Paylaş
Kendi kendinizi “Ben böyle davranmam ki?”, “Ne oluyor bana!”, “Merkür mü geri gidiyor acaba?” diye söylenirken
yakalıyorsanız...
Karar mekanizmanızın şaştığını, yanlış tercihler yaptığınızı, bir türlü dümeni doğrultamadığınızı hissediyorsanız...
Her şeyin ters gittiğini düşünüyor, “işimiz fallara kaldı” diyorsanız...
“Ofis falcısı” arkadaşınız tarafından bakılmak üzere ters kapatılıp soğumaya bırakılmış bir Türk kahvesi fincanı masanızın daimi misafiriyse...
Bu mutsuz hallerinizin sebeplerini astrolojide değil, meteoroloji haberlerinde bulabilirsiniz.
Hava sıcaklığının üzerimizdeki etkisini düşündüğümüzde genellikle soğuk ve karanlık havaların o depresif duygusu aklımıza gelir. Bunda bir anormallik yok, zira yılın neredeyse 7 ayını gri havalarda daha da grileşen ve çirkinleşen şehirleri sevmeye çalışarak geçiriyoruz. Karanlık havalarda ruh halimizin nasıl değişeceğini, nasıl davranışlar gösterebileceğimizi aşağı yukarı biliyoruz: Kış depresyonuna girer, yorganın altından çıkmak istemeyiz. Yatak sabahları bizi bir kara delik gibi içine çeker.
Bahar ayları “uyanış”tır. Isınan hava ile birlikte tekrar hayata döndüğümüzü hissederiz. Sokakta olmanın anlamı, iliklerimize kadar ısınmak, yaşamı hissetmek demektir... Sakinizdir, her şey yolunda ve sırasındadır, sürprizler yoktur. Hayatın hiç olmadığı kadar düzenli olduğunu düşünürüz, kış koşullarından çok farklı bir durumda olmamamıza rağmen...
Vücudumuzu pamuk gibi saran ideal sıcaklık yüzünden iyi hissederiz, işler yolunda olmasa bile yolunda görünür, hayat daha kolay akar.
Peki hava bedeninizin alışkın olmadığı sıcaklıklarla karşılaştığında ne oluyor?
Eğer hayatınızdaki sebepsiz aksiliklerin kaynağını bulamıyorsanız, “termal stres”e merhaba deyin. Kaos, kriz, stres... Hayatın baş aşağı dönmesi...
Kendisidir tüm bunların sebebi.
Sorumlu: Adrenalin
Termal stres, aşırı sıcaklarda suç oranının artmasının, insanların saldırgan davranışlar sergilemesinin, canavara dönüşmesinin bilimsel adı. Bu durum, sıcak havalarda adrenalin ve stres seviyesi artışına bağlanıyor. Her nasıl kışın artan uyuşukluk ve mevsimsel depresyon melatoninle, baharda peyda olan lüzumsuz neşe halleri seratoninle ilişkilendiriliyorsa, saldırgan canavar halimizin sorumlusu da bir başka hormon: Adrenalin.
Aşırı sıcaklarda daha kolay sinirleniriz; fakat bu size yalan söyleyen arkadaşınıza karşı sahip olduğumuz duygudan farklı tabii: “Anın ateşine” kapılmak. Hem duygusal, hem fiziksel açıdan sonuçlarını öngöremeyeceğiz davranışlar göstermek... Önemli olan, üç saniye içinde sizi çileden çıkaran adama bir biçimde zarar vermektir. (ABD’de, suç oranının sıcak mevsimlerde ve güney eyaletlerde, kuzeye nazaran daha fazla olduğu belirlenmiş. Yapılan çalışmalarda, suç sebepleri olarak sayılan kültürel özellikler, şehir-toplum yapıları, nüfus yoğunluğu vb. gibi özellikler “delirten sıcaklık”tan sonra geliyor.)
Beyniniz, alışık olmadığınız sıcaklıklarda yılın diğer aylarından farklı çalışıyor. Mesela, trafikte deliren insanları düşünün. Sıcak havada birbirine korna çalan adamlar, diğer araçtaki adam “Ne var uleyn?” demek için karanlık bir kış gününü tercih etmez. Soğuk bir kış gününde, ATM kuyruğunda bir adam diğerinin sırasını aldığında laf sokma teknikleri uygularken, yaz gününde birbirlerini tokatlayabilirler.
“Bu aralar aldığım kararların hepsi yanlış, sürekli hata yapıyorum, kalp kırıyorum” diye sızlanıyorsanız, gönül rahatlığıyla “Bizi bu havalar mahvetti şekerim” diyebilirsiniz.
“Yanlış kararlar vereceğime, klimadan çarpılayım, olsun varsın” diyerek, kendinizi klimalı ofisinize, adeta bir kış günü gibi, gönül rahatlığıyla kapatabilirsiniz.
Zira tatil imkanınız yoksa, yapış yapış şehirde kaçan bir şey yok.
Paylaş