Paylaş
İnsan bu kadar gerzek yerine koyulunca, körler ve sağırların birbirini ağırlayıp berbat işlere “müzik de, fikir de harika” diye sırt sıvazladıkları işleri gördükçe sinirler yerinden oynuyor.
Tüketici araştırmalarının yapılmadığı, “acaba bu söylediğimiz bilimsel açıdan kanıtlanmış mı” endişesi bulunmayan basit, bugün bakınca güldüğümüz reklamlar bile daha iyiydi.
Hoş, hâlâ reklamların bilimsel gerçekliklerle bir ilgisi yok, o da ayrı konu.
Hal böyle olunca, reklam izlemeyi sevenler bile artık reklam kuşağı geldi mi derhal kumandaya davranıyor.
Bu kadar “çöp” izlemeyi artık kimsenin ruh hali kaldırmıyor...
Yapılan işler akılda kalabilir, markalara mali olarak fayda sağlayabilir, iyi veya kötü etki yaratabilir fakat iyi para kazandıran büyük işler niteliksiz olmak zorunda mı?
Elbette değil. Ancak günümüz reklamlarında “nitelik”ten söz etmek de bu aralar pek mümkün görünmüyor.
Para kazandırması yetiyor, gerisini de kimse umursamıyor.
Reklam demişken...
- Eski reklamları özleyenler için dev hizmet: http://goshyesvintageads.tumblr.com/ (Ayrıca, reklamların berbatlığından bağımsız bir not: Ben Blendax olsam ince belli mavi şişedeki, kokusu hiç burnumdan gitmeyen şampuanı birebir yeniden üretirdim.)
- Artık ele çorap geçirme dönemi bitse diyorum. Hayır, yani ben çorabı elime giymiyorum ki. Çorabı elime geçirdiğim tek an çekmecemdeki top haline getirdiğim ince çorabı elime geçirip “kaçmış mı” diye incelediğim an. Üstelik kalitesiz çoraba büyük reklam bütçeleri ayırmak yerine önce kaliteli, bir seferde pörsümeyecek çorap üretmeyi düşünmek lazım sanki.
- Yeni yapılan “sımsıcacık aile gökdelenleri”nin reklamlarında “Her yere yakın” demek için kuş uçuşu mesafeyi helikopterle kat edip kronometreyle zaman mı tutuyorsunuz arkadaş. Ayrıca lütfen sıcaklığa oynamayalım. Gökdelen sıcak değildir. Gökdelenlerden oluşan yapay mahalleler, sıcak değildir, çünkü binaların cüssesiyle insanı psikolojik olarak ezmektedir...
- Dün Twitter’da @tambirleydi hijyenik ped reklamlarıyla ilgili olarak “O reklamlarının hiçbir aşamasında kadınlar yer almıyor bence. Bu kadar kafadan atmayı başka bir şey açıklayamaz çünkü” diyordu. Haklı. Zira reklamı yapılan ürün az tüketilen bir ürün olsa yiyeceğiz palavraları fakat her kadının çok iyi bildiği bir meseleyle ilgili bu kadar saçmalığı hiçbirimiz açıklayamıyoruz hakikaten.
Hep gel Scorpions... Hep gel
Scorpions 19 Ekim’de ikinci defa “Son İstanbul konseri” için Türkiye’ye geliyor. Scorpions’un bu hareketi, “Ben artık gideyim” deyip, partideki herkesle vedalaşıp, sonra “ortam çok iyi, kalayım bari” deyip karizmayı yerle bir eden parti kuşlarına benziyor, haliyle insan “bir sonraki veda konseri ne zaman olacak” diye düşünüyor artık istemeden.
Kardeş, madem veda etmek istemiyorsun, etme.
Ayrıca İstanbul çok güzel, sık sık konser vermeli, zira her konserinizden sonra “Scorpions İstanbul’u salladı, Scorpions İstanbul’a hayran kaldı” haberi de yapılacağı garanti. (Zira henüz İstanbul’u sallamayan ve hayran olmayan bir sanatçı ya da grupla karşılaşmış değiliz.)
Veda etme, olsun bitsin, değil mi efendim.
Paylaş