Neden katille selfie?

Seri katil Atalay Filiz ve yakalanış öyküsü günlerdir hayatımızın ortasında...

Haberin Devamı

Yakalandığından beri her gün merakla okuyoruz yeni gelişmeleri...
Nerede ne yapmış, nasıl yaşamış, nasıl ihbar edilmiş, kurbanlarıyla nasıl bir ilişkisi olmuş...
Derken beklenmedik bir olayla karşı karşıya geliyoruz: Polisin, güvenlik güçlerinin katille çektirdiği “selfie”ler.
Ardından katilin benzeriyle çektirdiği fotoğrafla Özcan Deniz...
Bu dönemle ilgili en büyük dertlerimizden biri...
“Makara” konusu olmaması gereken ne varsa ayarsız bir biçimde eğlence malzemesi haline dönüşebiliyor.
Mesafe, ayar, sınır kalmıyor sosyal medya çağında.
Selfie çılgınlığı da bunun büyük bir parçası.
Nefes almaksızın kendi gül cemalini ve çeşitli açılardan kellesini huzurumuza sunanlar narsisizm çerçevesinde değerlendiriliyor.
Fakat iş “ölüm riski taşıyan durumlarda selfie çekmek” gibi konulara, yani ambulansta, acil serviste, bir cenazede veya bir suçlu ile çekilen selfie’lere gelince durum değişiyor.
Bir defa konu “selfie” olduğunda narsisizmi dışarıda bırakmak olanaksız.
Kimi zaman kendini göstere göstere, kimi zaman da fotoğrafın bir köşesinde sessiz sakin duruyor o narsisizm.
Selfie, “Bu fotoğrafın en önemli öğesi, benim” demek. Bunu cebe koyalım.
Acil servis, cenaze, ölüm sınırındaki deneyimler söz konusu olduğunda ise “bu fotoğraftaki en önemli ayrıntı benim” tipi narsisizme “ucuz kurtulmanın verdiği konfor hissi”, “ilgi ve şefkat beklentisi”, “tehlikeden kurtulduğunu selfie çekip paylaşarak onaylama” gibi konular ekleniyor.
Peki bir seri katille sırıtarak fotoğraf çektirmenin psikolojisi nedir?
Dilerseniz “ayarsızlığın şahikası” diyebilirsiniz, ki bunu bir polisin yaptığını düşünürsek, öyle.
Kabul edilebilecek bir durum değil.
Polisin sırıtarak selfie çekmemesi, lakayt görünmemesi, “katille arkadaş” gibi algılanabilecek bir fotoğraf vermemesi gerekir.
Öte yandan “katille selfie”, içinde temel insan psikolojisinden notlar da barındırıyor.
Normal koşullarda ölümcül olabilecek bir durumun “bağlam” değiştirmesi sonucu “İşte, kontrol şimdi bende, hatta bununla eğleniyorum” demek bu fotoğraf.

 

Haberin Devamı

Fotoğraf toptan yanlış

Haberin Devamı

O fotoğrafı çektirenin, katille sessiz bir apartman dairesinde karşılaştığını düşünün.
Elbette o anda “Bir saniye, beni öldürmeden selfie çekmek, layk’ımı almak isterim açıkçası” demeyecek, oradan kurtulmaya, ölmemeye çalışacaktır.
Tek düşüncesi bu olacaktır.
Şimdi ise, katilin tamamen savunmasız ve tehlikesiz olduğu bir anda “kontrol bizde” fotoğrafı çekerek bunu bir gurur vesilesi yapmayı, hatta bununla eğlenmeyi düşünebiliyor.
Doğru mu? Elbette toptan yanlış.
Akla, vicdana, hiçbir etik kurala sığmaz bu fotoğraf.
Akıllı telefonlar, insanoğlunun tehlikeye karşı verdiği tepkiyi de değiştiriyor haliyle.
“Like” almak pek çok ihtiyacı karşılar durumda. Beğenilme, onaylanma, “ben buradayım” deme, izole bir odada tek başına olsanız da iletişim halini koruyarak varlığını sürdürme...
“Hayatta kalabildim” deme, hayatını belgeleme, tehlikeden kaçabildiğini gösterme...
“İnsan, sosyal bir hayvandır” der Aristoteles...
Bugün sosyal medyayla bağlantılı selfie çılgınlığı, insanın sosyal olma ihtiyacını her yönden doyuruyor gibi görünüyor fakat...
Bu ihtiyaçları doyururken, mesela bir cenazede selfie çekerken, bir suçluyla aynı karede şebek gibi sırıtarak görünürken biraz düşünmek lazım.
İçinde bulunulan durumu tahlil etmek, vicdan süzgecinden geçirmek, kısaca biraz düşünmek, kafa yormak lazım.
Aristoteles’in sözünü “İnsan sosyal bir hayvandır, evet, ama aklı olan sosyal bir hayvandır” diye biraz açarak söylemekte galiba fayda var.
Madem bir akıl var, onu kullanmalı.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları