Moda devrimi böyle başladı

Moda, hazır giyim, güzel kıyafetler, cilalı görüntüleriyle büyük zincir mağazalar, büyük indirimler, çok hesaplı harika ürünler, alışveriş deliliği...

Haberin Devamı

Parlak spot ışıkları tüketicilerin gözünü öylesine alıyor ki, hemen ardındaki karanlık pek görünmüyor. İşte, bugün o karanlıktan bahsedeceğiz biraz.
Markalar, üretimlerini uzun süredir ucuz işgücü bulabildikleri 3. Dünya ülkelerine kaydırmış durumdalar. En ucuz üretimi kim yapıyorsa, en iyi fiyatı hangi tekstil üreticisi verebiliyorsa, ona gidiyorlar. Bu sistemden ötürü 3. Dünya ülkelerinde bulunan tekstil işçileri, fabrikaların asla iyileştirilmeyen koşullarında, neredeyse bedavaya çalışmaya mecbur bırakılarak, modern dünyanın köleleri olarak moda tarihinin bugününü yazıyorlar.
24 Nisan 2013’te Bangladeş’te, aynı böyle bir fabrika, Rana Plaza, kendi kendine çöktü. Bu bakımsız binanın içinde berbat koşullarda çalışan 1133, evet, BİN YÜZ OTUZ ÜÇ kişi öldü.
Tekstil fabrikası sahipleri, markalara en düşük üretim fiyatı verebilmek adına kendilerine “durduk yere” maliyet yaratmıyor, üretim merkezlerinde sağladıkları kötü koşulları düzeltmiyorlar.
Rana Plaza elbette son değil. Bu kölelik düzeni hâlâ sürüyor ve kısa dönemde sonu gelmeyecek.
Üç kuruşa, sefil koşullarda çalışan insanların ürettiği tekstil ürünlerini maliyetinin katbekat üstü fiyatlara satan ve sadece kâr odaklı çalışan büyük markaların kabahati elbette en büyük. Fakat bu ürünleri almayı kabul eden ve bu kölelik düzeninin sürmesine katkıda bulunan ise bizleriz, yani tüketiciler.
80’lerden önce, henüz hazır giyim sektörü tüketim kültürünün önemli bir parçası olmamışken, tekstil ürünleri dayanıklılık prensibine göre üretiliyordu. Yani kıyafet dediğimiz, insanların giyim ihtiyacını karşılamak için uzun yıllar bozulmayacak şekilde üretilen, dolayısıyla tüketilmeyen ürünlerdi. Alırdınız ve senelerce giyerdiniz.
Şimdi ise artık yiyecek gibi “tüketim ürünü” halinde tekstil ürünleri. Dev bir sektörün lokomotifi olan bu ürünleri, bir süre sonra bozulacak şekilde üretiyorlar.
Rana Plaza felaketinden sonra sektörün devrime ihtiyacı olduğunu söyleyen bir grup, 24 Haziran’ı “Fashion Revolution Day” (Moda Devrimi Günü) olarak ilan ediyor, bir hareket başlatıyorlar. Kıyafetlerle kurduğumuz ilişkiyi değiştirmeye ihtiyacımız olduğunu ifade ediyorlar. Neredeyse her tekstil ürünü, makinelerde değil, insanların elinde yapılıyor. Dolayısıyla, satın aldığımız ürünlerin nasıl, hangi koşullarda üretildiğini anlamamızı istiyorlar.

Haberin Devamı

Firmalara sorun: #whomademyclothes?

Haberin Devamı

Fashion Revolution’ın Türkiye ayağının koordinatörlerinden biri, Moda Teorisyeni Eda Çakmak.
Çakmak, Yeditepe Üniversitesi’nde Antropoloji ve Psikoloji bölümlerinde eğitimini tamamlamış. Ardından Fulbright Bursu ile New York’taki meşhur moda okulu Parsons School of Fashion’da “Fashion Studies” yüksek lisansı yapmış harika bir genç kadın. Kişisel bloğu komodaejderi.com’da moda, toplumsal cinsiyet, beden ve güzellik algıları üzerine düşünüyor, yazıyor ve müthiş bir iş yapıyor.
Yazılarını hem keyifle okuyacağınıza ve hem de bu meselelerle ilgili daha fazla düşünmeye başlayacağınıza eminim.
Eda’yı, birkaç ay önce birkaç arkadaş elimizdeki fazla kıyafetleri ve eşyaları elden çıkarmak için yaptığımız ikinci el ürün pazarımızda tanıdım. Fashion Revolution’ı uzun uzun konuştuk. Türkiye ayağı henüz çok yeni. 24 Nisan’da burada da bir etkinlik planladıklarını söyledi.
Tabii bu, sadece 24 Nisan’da olup bitecek bir mesele değil. Tüketim kültürü, insanları her an, her dakika, sokakta, sokakta değilse evde, internetteki alışveriş imkanları sayesinde gündüz-gece 24 saat hiç durmadan tüketmeye çağırıyor.
Peki ne yapabilirsiniz? Diyelim ki ihtiyacınız olan bir ürün var ve satın aldınız. Kıyafetin etiketini fotoğraflayarak #whomademyclothes (kıyafetlerimi kim yaptı) hashtag’iyle sosyal medyada postalayabilirsiniz.
Bunu her zaman yapabilirsiniz fakat fırtınanın koparılacağı esas gün, 24 Nisan, bir kenara not etmeli. Geçen sene 24 Nisan’da dünyanın dört bir yanından sorumlu tüketiciler on binlerce tweet ile bu etiket eşliğinde fotoğraflarını paylaşarak büyük bir rüzgar yarattı. Bu sene, hareket genişliyor, tekstil işçilerinin de #imadeyourclothes (kıyafetlerini ben yaptım) etiketi ile kendilerini göstermeleri bekleniyor.
Son bir not: “Alışveriş bağımlılığımdan kurtulamıyorum” diyorsanız, truecostmovie.com adresini tıklayın. Belgeseli izledikten sonra dikkatli alışveriş yapacağınız konusunda garanti veriyorum.

Yazarın Tüm Yazıları