Üç günlük ayrılıktan sonra tekrar merhaba sevgili Kelebek okumadan güne başlamayan Habitus okuru. Nasılsın?
Bana soracak olursan, üç gün bana bir ömür gibi geldi derim. Lafı hiç uzatmadan derhal konuya girmek isterim. Pazar günü okumuşsunuzdur, Bergüzar Korel Milliyet’ten Pelin Çini’ye verdiği röportajda “Halit, insanı rahatlatan, bir şeyler öğreten bir partner. Karşısındaki kadın oyuncu hep çok şanslıdır” diyor. Halit Ergenç ile ilişkiye başladıkları dönemden evlenene kadar olan yorucu zamanlarla ilgili ise, vaktiyle o dönem hakkında yazılanlarla ilgili konuşmak istediğini ama “En iyi cevap susmaktır” dediğini söylüyor. Bu cümleleri okuyor, geçmişteki beyanlarını hatırlıyor ve şunları düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum: Bir kadın, hayatta başına gelenlere, sorulan sorulara her zaman olgun, vakur tepkiler mi vermelidir? Patlamaları, delirmeleri, kıskançlıkları, iniş-çıkışları olmaz mı? Neden bu soruları soruyorum, biliyor musunuz? Hep, hep, hep “Makul bir kadından beklenen cümleler” kuruyor Korel. Hatta o kadar “makul kadın” cümleleri kuruyor ki, insan “Ağzından çıkanlar gerçek hisleri mi sahi?” diye düşünüyor. İçinde neler yaşıyor bilinmez ama dışarıdan, fazla magazinleşme endişesi yüzünden gerçek duygularını ifade etmeye pek yanaşmıyor, büyük bir otokontrol mekanizması yaratmış, kelimelerini çok seçiyor ve sivri cümle kurmamaya gayret ediyor gibi görünüyor. Ne bileyim mesela, insan bir lokma olsun “Ya karşısındaki oyuncu ile aralarında bir yakınlık olursa?” diye endişe duymaz mı? Hakikaten aklından geçen “Halit’in karşısındaki kadın oyuncu şanslıdır” cümlesi mi? Yoksa içinden esas geçeni bastırmakta mı?
Gülben Ergen’e bravo
Gülben Ergen’in TRT1’deki yeni gündüz programı “Gülben”, “Gündüz programlarında Oprah tarzı tutmaz, ya kavga gürültü ya da evlilik programı izlenir” diyenlere bir cevap olsun. Ve hatta bu program bugüne kadar, “Millet geçim derdinde, daha kişisel gelişim evresine gelebilmiş değil, televizyona baktığında ya her şeyi unutmalı ya da kendi hayatından parçalar bulmalı” palavrasına kendileri dahil herkesi inandırarak ya evlilik ya da yoluşma programı yapma kolaycılığına giden yapımcılara da cevap olsun. Gülben Ergen “Oprah tarzı” bir program yaparak risk mi alıyor? Hayır. Aksine, çok iyi bir iş yapıyor. Bakın göreceksiniz, evlilik programlarından ya da “Telefonda zılgıt çekerek falan filana dinlettiği iddia edilen teyze iddialara ne yanıt verecek?” gibi sorulara yanıt bulmaya çalışan programlara mecbur bırakılan kitleyi ekran başına toplayacak. Üstelik sadece içerik değil mesele, bahçeye bakan kütüphaneli oturma odası gibi görünen dekoru ve aydınlığıyla son derece bakılası bir atmosferi var stüdyonun. Stüdyonun sentetik havasını yok etmeyi becermişler. Umarım programın ömrü çok uzun olur.