Paylaş
İnsanlar meydanlara akar, kendi gibi olmayana kulağını tıkamışlara “bizi duyun” der, “Ülkemizin ilerlemesini baltalamak isteyen birtakım güçler var” olur.
Gazeteci gazeteciliğini yapar, gündemle ilgili soru sorar, “özel olarak görevlendirilmiş arkadaş” yaftası yapıştırılır.
Bir dizi çekilir, (tekrar söylemek gerekirse, DİZİ), bu Türk aile yapısını baltalamak için özel hazırlanmış proje” diyen çıkar.
Gücü muhafaza etmek için gelişen, “elmaya armut dersem armut olur” türünde bir savunma mekanizması bu ama...
Arkalarından bu deli saçması komplo teorilerine inanan binlerce insan sel oluyor; bunun yanı sıra saçmalık konusunda eli yükselten kişiler ve yayın organları muhakkak çıkıyor.
Saçmalık yüze katlanıyor, gerçeğe dönüşüyor ve gündemin orta yerine düşüyor.
İşte delirme de böyle başlıyor.
Delirme, insanlığın üzerine kurulduğu sağlam değerleri, hayatın gerçeklerini, bilimi, bilgiyi bir kenara bırakıp deli saçması konuları ciddi ciddi konuştuğumuz gün başlıyor.
Hurafe değil, saçmalık değil, bilimsel bir meseleden bahsedeyim size: İnsan beyni, zor koşullar söz konusu olduğunda kendisini hayatta bırakacak mekanizmaları harekete geçirir.
Mesela insanlıktan uzakta çaresiz bir yerde kapana kısılmış bir insanın bünyesi, daha az enerji tüketmek, daha az yemeğe ihtiyaç duymak üzere kendini programlar.
Büyük bir fiziksel yara aldığınızda, kendinizi sağlamda hissedene kadar o yaranın acısını hissetmezsiniz.
Hayatta kalmak için. Okyanusun ortasında yapayalnız kalan insanların delirmemek için buldukları yöntemleri okumuş, dinlemişsinizdir...
Diyeceğim o ki, hiç endişelenmeyin, delirmeyeceğiz. Birileri deli saçması konuları konuştukça, diğerlerinin insani özellikleri, aklı, mantığı, rasyonel bakışı daha çok gelişecek. İleriye gideceğiz.
O yüzden bırakın saçmalasınlar... Beyin jimnastiği yapıyoruz, hayatta kalma mekanizmamıza cila oluyor, iyidir, iyi.
Az bekle Thales efendi
Dünya tarihinin en enteresan cümlelerinden biridir herhalde: “Modern bilim Anadolu topraklarından çıkmıştır.”
Binlerce yıl önce, mitoloji ve dinden bağımsız olarak ilk defa sistematik düşünebilme, neden arama eylemlerinin adresi Anadolu toprakları olmuş.
İnsan hakikaten hayret ediyor, değil mi, sevgili haksızlık karşısında kulaklarından duman çıkan Habitus okuru.
Bir zamanlar medeniyetin beşiği olan bir coğrafyada 2013 senesinde konuştuklarımız dünyanın en gelişmiş makinesi olan insan beynine hakaret gibi. İnsan olma haline haksızlık...
Zaman ilerlemiş, cahiliye devrinin beşiği bu defa aynı coğrafya. Sen orada taaa milattan önce bilmem kaç yılında sistematik düşüneceksin, “Neden?” sorusunu soracaksın, sonra birkaç bin yıl geçecek, biri çıkacak, kızlarla erkeklerin aynı evde oturmasındaki sakıncaları konuşacak.
Az bekle Thales efendi, az bekle... Birkaç binyıl sonra senin yaşadığın topraklardan çok acayip şeyler çıkacak.
Paylaş