Paylaş
Fark ettim ki, 5 yıldır köşe yazıyorum, bin küsur yazı olmuş, bir tane bile çok güldüğüm ama asla komik olmayan fıkra veya herkesi feci derecede esnetecek bir özlü söz paylaşmamışım.
Bu durum köşe yazarlığının tabiatına aykırıdır.
Bu sebepten ötürü, bugün müsaadenizle çok sevdiğim bir arkadaşımın bana gönderdiği bir hikayeyi bu yazıya konu etmek istiyorum:
Efendim, günlerden bir gün, iki tane doğuştan kör adam varmış.
İki kör arkadaş, bir restorana gitmeye karar vermişler.
Paylaşmak için bir tabak dolma ısmarlamışlar.
Başlamışlar beklemeyeee.
Efendim, yemek gelince yemeye başlamışlar. (Sadede gel, sayfayı çeviriyor bak okur)
Birazdan aralarından biri diğerine demiş ki, “Sen çaktırmadan ikişer ikişer yiyorsun galiba...”
Öbürü de şaşırmış bu işe ve hemen cevap vermiş “Yooo, nereden çıkardın?”. (SADEDE GEL!!!!)
-Birincisi demiş “Ben öyle yapıyorum da ondan...”
Evet sevgili Nasreddin Hoca hikayeleri dinleyerek ve He-man izleyerek büyümüş Habitus okuru.
Orko gibi “Evet arkadaşlaar. Bu hikayeden ne öğrendik?” diyecek veya işin özetinden bahsedecek, kıssadan hisse çıkaracaksak, olay şudur:
Herkes herkesi kendi gibi zannedermiş.
Aferin!
Öyle sahi, boşuna anlatmıyorlar bu hikayeleri, boşuna ağızdan ağıza, Facebook wall’ından Facebook wall’ına yayılmıyor.
Aydınlık bir adamsan, başkalarını da senin gibi görürsün.
Karanlıksan yine öyle.
Niyetin iyiyse başkasının seni gerzek yerine koyabileceğini pek düşünmezsin.
Çıkarcıysan karşında duran adamın da senden mutlaka bir çıkarının olduğunu hesaplar, ona göre davranırsın.
Hayatı boyunca haksızlığa uğradığını düşünmüş iyi bir adamsan, intikamcı bir adama dönüşebilirsin.
Auuuvv, o zaman sana çektirenlere çektirmeye başlarsın ki, işte bu yorucu bir süreç. (Bkz. Türkiye’de siyaset)
İlkokulda, lisede zorbalık ettiyse birileri sana, ileride çıkarırsın acısını. (Çocukluğa girmeyecektim ama n’apayım, öyle. Allah herkesi çocukluk travmalarını yetişkin olduğu yıllarda başkalarından çıkaranlardan korusun, Amin.)
Başkalarına, kendi kafanda ürettiğin bir takım özellikleri yapıştırarak, bundan keyif alan bir adamsan, başkalarının seni nasıl algıladığı konusunda FECİ takıntılı bir insan olduğunu söylemek mümkün. Kendin de bunu yapıyorsun ki, durum eşitlensin...
Fakat gözden kaçırdığın bir konu var: Başkasına ne yapıyorsan, yaptığınla kendini anlatıyorsun esasında.
Eğer insanlara kaşına-gözüne, inancına-fikrine, işine-gücüne, dışarıdan nasıl göründüğüne bakarak etiketler yapıştırmıyorsan seni tebrik ediyorum.
Yetişkin bir insan olarak bu kadar dış etkenle karşılaşıp hâlâ “temiz” kalabilmişsin-büyük başarı.
Aferin.
Paylaş