Yeni olandan korkuyoruz. Yapamamaktan, becerememekten, “tutmamaktan” korkuyoruz.
Zaten yapılmışı var, tutmuşu, başarılmışı var, biz neden iki gram kafamızı çalıştırıp yeni bir şey üretelim de risk alalım, değil mi? Benzerini yapalım tutsun...
Benzerini yapalım satsın...
Adam yapmış, sen ondan daha iyisini yapacak değilsin ya!
Her konuda beynimizi örümcek ağı gibi sarmış bu “ılk ve yeni olandan korkmak” meselesi.
Söz konusu hangi yenilikse, önce taklit edilebilecek bir durumu var mı, ona bakıyoruz, denenmemiş bir işi yapmak icap ediyorsa da kapılarımızı sonuna kadar kapatıyoruz...
Önce yapılmış ve tutmuş olmalı... Tek kıstas bu...
Bakın size ne anlatacağım...
İşadamı Yücel Özbek, Porsche Sports Cup’ta yarışan profesyonel bir pilot. 2005 senesinde, çocukluktan beri hayali olan Porsche arabasını satın aldıktan sonra ızmit yarış pistinde ve ıstanbul Park’ta düzenlenen Track Day’lere gitmeye başlıyor. (Track Day’i bilmeyenlere not düşelim, Porsche sahiplerinin arabalarını pistte kullanabildikleri günler demek...) Daha sonra Türkiye’deki Porsche GT3 Cup yarışlarını düzenleyen Cornerspeed’in ileri sürüş teknikleri eğitimine giriyor ve Porsche Sports Cup dünyasına profesyonel olarak adım atmış oluyor.
Son iki yılda edindiği başarılar etkileyici... Porsche Sports Cup’ta kategori birinciliğine kadar yükselmiş, en iyi pilotların girdiği Carrera Cup’ta bu sene Barcelona’da 10. olmuş... Türkiye’deki yarışlarda da grafiği hayli yüksek. Sezonu ikincilikle bitirmiş.
2010’da Porsche Challenge Cup Eastern Europe’a katılacak.
Kupanın takipçileri neden bahsettiğimi iyi bilecek ancak “O da ne yahu?” diyenler için kısaca anlatayım.
Porsche Cup, yani Porsche Kupası, 1970 yılından beri yapılan bir yarış serisi. Her yıl, en başarılı Porsche sürücülerinin ödüllendirildiği bir mücadele kupası. Kendi içinde seviyeleri, kategorileri var; en profesyonel ve başarılı pilotların yarıştığı, en prestijli yarış olan Porsche Mobil 1 Super Cup’ı, F1 yarışlarından hemen önce izliyorsunuz, öyle hatırlatayım...
Peki, bizi neden ilgilendiriyor bu yarış?
“Super Cup mı? Heh, heh...”
Önce iyi haberi vereyim: Yücel Özbek, bir süre önce Porsche Mobil 1 Super Cup’ta iki takıma sahip olan MRS ile, pilotlarından biri olmak üzere anlaşmış. (MRS, yarışlara araba hazırlayan, bakımını yapan, strateji belirleyen ve arabanın yarış ayarlarını yapan bir firma.) Yani kendisi Porsche Mobil 1 Super Cup’a katılan ilk Türk pilot olmak üzere.
Ve kötü haber: Olamıyor! Özbek, 2005’ten beri kendi kendinin sponsoru olmuş ancak iş Super Cup olunca işin rengi değişiyor. Yüksek meblağlardan ötürü sponsorlukla yürüyen sistem, Özbek sponsor bulamadığı için tıkanmış durumda.
Neden sponsor bulamıyor biliyor musunuz?
Çünkü Özbek’in kendi için hazırladığı sponsorluk dosyasını alan firmalar “Nasıl yani, F1’deki Porsche Mobil 1 Super Cup’a mı katılacakmış, yok öyle bir şey canıııım, heh heh” diyor ve geri gönderiyorlar... İnanmıyorlar!
Daha önce Türkiye’den kimse yarışmadı ya... ılk defa olacak ya... Gözlerinde canlanmıyor herhalde...
Eminim konu futbol olsa iki kelam anlatmak çok daha kolay olurdu.
Sponsor bulursa, Yücel Özbek Porsche Super Cup’ta yarışacak ilk Türk pilot olacak...
Yurtdışında tanınırlığını yükseltmek isteyen Türk markaları harekete geçmeli. Bence bu şansı kaçırmamalı-kaçırmamalıyız...
İlham Beşikteki El’den mi?
Türkiye Sigorta ve Resürans şirketleri Birliği, geçen yıl bir araştırma yapmış ve Türkiye’de halkın sadece yüzde 25’inin sigorta yaptırdığı sonucuna ulaşmış. Bu sonucun ardından, sigorta sahipliğinin artırılmasına yönelik bir strateji belirlemiş ve şu sıralar sık sık karşılaştığımız “Mışşş mış da mişşş mişş” gibi tuhaf bir cıngıla sahip olan acayip reklam filmini hazırlamış. Bu tanıtımı hazırlayanlara sormak isterim, ilham “Beşikteki El” filminden filan mı geldi Allah aşkına?
TSRŞB’nin web sitesindeki açıklamaya göre bu reklam filmi “Neyim var ki sigortalatayım?” diyen insanlara, sahip olduklarının değerini ve onları kaybetmenin bedellerinin ne kadar ağır olduğunu hatırlatıyor, aynı zamanda da geleceğe daha güvenle bakabilmek için sigortalı olmanın önemini vurguluyormuş.
Ben de kendilerine gönül rahatlığıyla “Hayır, vurgulamıyor” demek istiyorum.
Reklamın tek vurgusu o saçma sözcük topluluğu. Çirkin animasyon ve abuk sabuk şarkı kombinasyonu tahammül sınırlarını zorluyor, kanal değiştirtiyor.
Çabanızı elbette takdir etmeli ancak sigorta bilinci konusuna henüz gelemedik, haberiniz olsun...