Paylaş
Bu yazının başlığı bu olabilir ancak size hızlı kilo kaybetmenin sırrını vermeyecek, hızlı kilo kaybetmek için tehlikeli yöntemler deniyorsanız, yaptıklarınızın neye mal olduğunu anlatacağım.
Mayıs ve haziran özellikle kadınlar için yılın en belalı zamanlarıdır: Baharın yaza döndüğü, yazlıkların çıktığı haftalar...
Kışın alınan 3-5 kilonun (veya 8-10!) hayatın en büyük derdi gibi değerlendirildiği, hızlı çözümler öneren hap formunda “çöp”lerin, hızlı diyetlerin ortalara döküldüğü o sorunlu dönem.
En eğitimli kadınların bile düştüğü bir çukur orası...
Hızlıca kilo kaybedip arzu edilen forma kavuşmak o kadar “satılabilir” bir fikir ki, paranın kokusunu alan uyanıklar en aktif zamanlarını bahar aylarında yaşıyor.
Bünyeyi altüst edecek şok diyetlerle, detoks adı altında yapılan tehlikeli uygulamalarla, “besin destek” gibi tehlikesiz açıklamalarla satılan tehlikeli zayıflama ilaçlarıyla çıkıyorlar karşımıza.
Kadınlar, kendine güven hissini görüntüleriyle bağdaştırmaya meyilli.
Haliyle kilo aldığında kendini sanki dünyanın en amansız hastalığına yakalanmış gibi hisseden kadın sayısı da hayli fazla. Kan değerlerinde, check-up sonuçlarında tehlikeli bir durum gözlenmeyen durumlarda dahi alınmış 5-6 kilo en büyük “sağlık” problemlerinden birine dönüşüveriyor. Oysa sorun sağlıkla ilgili değil, kendine güven sularında yaşanıyor.
Kendine güveni sadece görüntüyle birleştirmenin tehlikesi işte burada ortaya çıkıyor: Hızlı yöntemlere başvurma dürtüsü...
Oysa birkaç kilo fazlalık, doktor aksini söylemiyorsa bir sağlık sorunu yaratmıyor, karakter değişimine sebep olmuyor, kimsenin iyiliğinden bir şey götürmüyor, zeka geriliği yaratmıyor...
Tabii kadınların kilo meselesini kendine güven ile bağdaştırdığını fark eden “hızlı çözümcüler” için konu bu değil. Zannedersiniz ki kilo alan kadın bir canavara dönüşüyor ve tekrar o eski “iyi” haline dönmesi için kilo vermesi gerekli... Hem de hızla!
O iş öyle değil aslında. Bakın Diyetisyen Gülşen Altın ne diyor:
“Hızlı diyetler öncelikli olarak yağ kaybı yerine kas kaybını gerçekleştirir. Kas kaybı sizin en fazla altı ay sonra verdiğiniz kiloları tekrar almanızı sağlar.
Kaslarımızı bizim yağ yakan makinelerimiz gibi görmelisiniz, vücudumuzda ne kadar çok kas varsa, o kadar çok yediğimizi enerjiye dönüştürerek yakarız.
En tehlikelisi ise şu: Bazı organlar kastan ibarettir,
mesela kalp kasından vermeniz kalbinizin basıncının zayıflaması anlamına gelir.
Aynı zamanda vücudunuzun kendi içinde doğal bir dengesi vardır, bu dengenin bozulması ve birkaç defa aynı hataları tekrarlamanız, bağırsak florası değişimi, bağışıklık sistemi zayıflığı, vitamin-mineral dengesinin altüst olması, proteinden dolayı ürik asit yükselmesi ve böbreklerin zarar görmesi gibi daha pek çok bozulmaya sebebiyet verir.”
Altın, yapılan en büyük yanlışın, hızlı zayıflama vaadinde bulunan her türlü çay, ilaç, detoks içecek ve asparagas diyetler olduğunu söylüyor: “Bilimsel ve size özel olmayan, türlü farklı isim altında piyasa sürülen diyetlerden ve yöntemlerden uzak durulmalı, ilk önce kan tahlili yapılmalı, daha sonra tahlil sonuçlarını doğru değerlendirerek, tiroit, insülin direnci, hipoglisemi veya Polikistik Over Sendromu sebebiyle mi kilo sorunu yaşanıyor, bu tespit edilmeli.
Kişinin durumuna en uygun ve sevdiği besinlerden oluşan, sürdürebilirliği ve uygulayabileceği en kolay menü verilmeli.”
Bu bilgiler ışığında siz iyisi mi o hızlı çözümlere elveda deyin...
Zayıf görünmek uğruna hayatı tehlikeye atmaya değer mi?
Paylaş