Hayvanlar için cehennem neresidir diye sorarsanız size rahatlıkla “insanın yaşadığı her yer” cevabını veririm.
Şimdi hiç kusura bakmayınız, gündem istediğiniz kadar hızlı değişebilir, lakin ben bu “kedi kesen kız” meselesini unutturmaya niyetli değilim. Geçen günlerde “ay olmaz olsun böyle şey” diye konuştuk durduk, bizim hayvan hakları meselesi yine gümbürtüye mi gitti yani? Çocuk bugün kedi kesiyor, 5 yıl sonra nasıl bir psikopat dolaşıyor olacak sokaklarda, endişelenirim... *** Hayvana eziyet sadece bunu bilhassa yapan psikopatlarla sınırlı değil tabii memelekette. Evvelki hafta Bodrum sokaklarında yürürken balık restoranlarının önünden geçiyorum. Üzeri açık dolaplarda balıklar sergileniyor. Aralarda bir-iki ıstakoz. Istakozların kıskaçları fazla kımıldamasın diye iple bağlanmış. Bu haliyle birilerinin iştahını açarsa kaynar suyu boylayacak, kıskaçlarının bağlanması işkencenin henüz başı. *** Mevsim yaz, herkes kendini sokağa atıyor. Kafelerin bahçelerine, sokağa atılmış masalara... Etraf sokak hayvanı dolu. Yemek peşinde koşuyor, insanlara sırnaşıyorlar. Birçok kafe kedi taarruzunu su tabancasıyla püskürtüyor. Eh, kedi bu, yine geri gelecek tabii... Peki ne oluyor? Kafede sakince oturur gibi görünen adam tekmeyi savuruyor. Kedi yamula yamula uzaklaşıyor... *** Pet shop’un vitrinindeki küçük bölmesinde, gereksiz bir tropikal iklim sıcağı yaratan spot ışığının altında, sıcaktan bayılmış köpek, hareket etmeden 5 saat orada uyuyor. *** Çocuk sahibi olduktan sonra çocuğunun canından başka hiçbir şeyi umursamayan anne, aldığı “süs köpeği”ni, bakımının bir plastik oyuncak köpek kadar kolay olmadığını görünce sokağa bırakıyor. Köpek bir başına sokaklarda geziyor, aç kalıyor, sonunda bir kenarda ölüp gidiyor... *** Sayfalarca uzatırım işkence örneklerini. Yazdıkça enerjim düşüyor, canım acıyor, bu adamların vicdanlarının iki dakika sızlamamasını kafam almıyor. Gerçi insanların birbirine düzgün davranmadığı bir memlekette “hayvana saygı” beklemek biraz “lüks” kaçıyor ama... Yine de yazayım dedim.
60 yaşında böyle görüneceksiniz!
Evet sonunda ben de dayanamadım, 20 ya da 30 yıl sonra neye benzeyeceğimi merak ettim ve www.in20years.com adresine girdim. Eğer önümüzdeki senelerde kafama bir şeyler düşmez de bir estetik müdahale, gerdirme, şişirme yaptırmazsam 60 yaşında neye benzeyeceğimi gördüm. Fotoğrafımı yüklerken biraz tedirgindim... Eh, yüzdeki bir kırışığı, iki göz altı torbasını, bir beyazı dert yapan bir dünyanın çocuğuyum ben, ne yapalım. Her ne kadar reddetmeye çalışsam da genç kalmakla ilgili endişelerin yaşamsal bir gereklilik olduğu-olması gerektiği en derinlere bir yerlere oya gibi işlenmiş. Peki sorarım sana sevgili anti-aging kürüsever Habitus okuru. Ben o oyaları yerinden sökmez miyim? Sökerim. Güzel yaşlanır mıyım? Yaşlanırım. Siz de güzel yaşlanabilirsiniz efendim. Kürü mürü bırakın da, bence siz de kendinize bir bakın bu sitede. İnanın durum korktuğunuz gibi değil... Yaşlanmanın korkulacak bir şey değil, hayat döngüsünün bir parçası olduğunu reddetmeye çalışıyoruz ya... Belki bu biraz işe yarar, ne dersiniz?