Paylaş
Karanlık havalarda içi boş kemik gözlüğü, güzel havalarda aynısının siyah camlı olanını takarsın...
Postacı çantanı göğsünün üzerinden çapraz geçirir, yaz-kış demez, “deride futuristik tasarımlar” temalı botlarını kullanırsın.
İkinci el (veya “peder”inden kalan) enteresan ceketini hiç çıkarmazsın..
Bazen de bıyıklarını yukarı yukarı kıvırır, gevşek berenle arz-ı endam edersin...
Hava ısınınca fötr şapkan, biraz soğuyunca oduncu gömleğinle bütünleşirsin...
Olmadık dokuları, olmadık renkleri birlikte kullanırsın, bu işin piri sensin.
Bebek kakası kahverengisi, kusmuk sarısı... 70’lerin renklerinden başkasını bilmezsin.
“Farklı doku ve renkleri karıştırma” meselesi senden sorulur.
“Özen gösterilmemiş, kaygısız görüntü” yaratmak için saatlerini harcadın, oldu.
Dar pantolon giymekten betin benzin soldu...
Belki ne iyi insansın, ama sırf bu hallerinden dolayı dünya sana bilenen insanlarla doldu...
Şimdi mutlu musun Türk hipstırı?
Fotoğraf makinenle, akıllı telefonunla yapışık gezersin...
En has Instagramcı sensin.
Enn gizli mekanları, Beyoğlu civarında kimsenin bilmediği dükkanları sen bilirsin.
Biz sıradan ölümlülerin bilmediği müzikleri önce sen dinlersin.
Herrr konuda en “early adopter” sensin.
Nasıl medeniiii, nasıl modernnn, nasıl da Avrupalı hipster kardeşlerin gibisin...
Fakaaat...
Konu toplu taşımaya gelince hemen nerede yaşadığını hatırlayıveriyorsun Türk hipstırı...
Sen de eziyorsun, sen de itiyorsun, “Önce ben geçicem!!” diyorsun Türk hipstırı!
Bir de üstüne umursamaz, adeta dünyayı iplemez tavırlarınla kafana ıslak meşe odununu hak ediyorsun Türk hipstırı!
Selamlar olsun sana, Kadıköy’den Karaköy’e, Kabataş’a; oradan Galata’ya, Şişhane’ye, olmadı Asmalı’ya geçecek Türk hipstırı!
Söyle, o çok sevdiğin Londra’lara, Amsterdam’lara, Berlin’lere gidince de metrolarda, efendime söyleyeyim, parklarda böyle yapıyor musun?
İnsanların tepesine tepesine biniyor musun?
Yoksa kibarlığını, medeniyetini “Nasılsa herkes öyle yeaeae” diyerek, sadece Türkiye’de mi unutuyorsun?
Söyle a canım Türk hipstırı.
Ben Mart’a Mart demem...
Kadınlar Günü için dayak makyajı yapılmış ünlü kadınlar ve kadın kılığına sokulup fotoğraflanmış erkekler olmazsa...
Binbir emekle hazırlanan fotoğraf projelerinin faydası sadece fotoğrafta görünen ünlüye... O yüzden “kadına şiddete dikkat çekiyoruz” dememeli belki de... Bu tip projeler, en çok katılan ünlülere “Gündemde miyim? Gündemdeyim. Sorun yok o halde, kariyer yolculuğu doğru noktada, yola devam” sağlaması yaptırıyor.
(İtiraz edenleri “Hülya Avşar” ve “kaşınma” anahtar kelimeleriyle Google aramasına davet ediyorum.)
Yeni değil, bu fotoğraflar ile her mart ama herrr mart klişelerden iç şişmelerine doğru giden bir trene biniyoruz ve ay boyunca inemiyoruz.
Kadınlar Günü’nü bir Sevgililer Günü, bir yılbaşı muamelesi çeken, suistimal eden birileri çıkmazsa...
Örnek: “Kadınlar Günü’ne özel tel zımba... Sadece 19.99TL” türü pazarlama numaraları... (0.01 liramı bana geri verecek misin, onu söyle tel zımbacı!)
Veya tek sıkıntısı gündemde kalmak olan hanım kızlarımızın Kadınlar Günü ile alakası olmayan işlerini (Mesela bulgurun suyla şişmesi üzerine bir kitap diyelim) gün ile ilişkilendirmeleri...
Paylaş