Paylaş
Yanlışlar bir kenara, “çekici” olduğunu sandığınız bazı konular var ki, siz o hallere girdikçe ben üzülüyorum. Buyurunuz, başlıyorum:
Arabanızda müziğin sesini ve camlarınızı sonuna kadar açmayınız ve o camlardan kollarınızı sarkıtmayınız. Sokakları kadınlar için yürünmez hale getirmeyiniz.
ıçinde bir disko topu eksik olan kulübümsü arabalarınızla sokaklarda turlayarak kız tavlayabileceğinize inanıyorsunuz ya... Yanlış. Bakınız, uygarlık tarihinde bir adet dişi yoktur ki “Allah’ım! Bir disko-araba ve içinde 4 genç adam!
Derhal o arabaya binmeli ve kendimi onların kollarına bırakmalıyım” desin.
Kolsuz tişört giymeyiniz, giydirmeyiniz. Kolsuz tişört giyen sanıyorum bir Endi-Pol’ün Endi’si kaldı. Hiç şüphe yoktur ki, kolsuz tişört üç bacaklı masadır, topuğu kırılmış ayakkabıdır. Klarnetsiz Hüsnü şenlendirici’dir, vagonsuz trendir, Teoman’ı görmediğiniz bir Beyoğlu gecesidir.
İç çamaşırı beyanında bulunmayınız. Sokakta yürürken gerçekten donunuzu görmeyi arzu etmiyoruz. Hayır merak ediyorum, yerçekimi kanunu ile savaşan, o hassas dengeyi tutturup poponuzun yarısını örten kot, boxer’ınızın üstünde durmayı nasıl başarıyor?
Yürürken düşer o? Ama hayır efendim, düşmüyor, donun devamı olarak ayaklara kadar iniyor. Kotlu-don tasarlayacağım sizin için, hayatınızı kolaylaştıracağım.
Dış görünümünüze fazla takmayınız. Kas-yağ oranınızda 0.001 gram oynama olunca aklınızı oynatmayınız.
Sürekli diyet muhabbeti yapan kadın da, aynanın karşısında gözlerini kendinden alamayan dar tişörtlü adam da aynı fenalık hissini veriyor.
Heykelini dikelim de rahatla kardeş.
“Uncool”luğun kitabını yazmak...
Saçlarınız dökülüyorsa uzatmaktan vazgeçiniz. Hele ki “ortası kel” yollarındaysanız, aman derim. Sokakta sizi durdurur, cezanızı keserim.
Ortası kel ama uzun saçlı bir adam kadar fenası var mıdır, sorarım size. Dağlara taşlara.
Haydi lütfen, oturunuz o berber koltuğuna, korkacak bir şey yok. Kesiniz, yoksa siz uyurken gizlice evinize girecek, bir Edward Scissorhands çevikliğiyle kırpacağım saçlarınızı. Sonra uyarmadı demeyiniz.
Sakal ve favorilerinizle uğraşmayınız, yaratıcılığınızı başka alanlarda kullanınız. ınanın bana dünyanın ihtiyacı olan son şey favori ve sakal tasarımı.
Elvis Presley’e özenmenin alemi var mı, 2010 yılındayız kardeş. Sakal ve saçları boyamak konusunda ise yedi kere düşünün derim.
Sakalın ucunu başka renge boyamak, boncukla süslemek, hele bir de favorileri sivriltmek var ki, o konulara hiç girmiyorum. Yokmuş gibi davranıyorum. (Zaten sakal BONCUK takacak kadar uzunsa... Bilmiyorum.)
Şehir içinde açık ayakkabı, terlik giymeyiniz. şu “rahatlığımdan ödün vermem” tavrınızı sahil beldeleri için saklayınız.
Usturuplu içiniz. Dünya üzerinde, çok içmiş bir erkekten daha itici tek şey, daha çok içmiş erkektir. Yalpalayan erkek. Dili dolaşan erkek.
“Dans edebiliyorsanız” dans ediniz. Dikilip etrafı izleyin demiyorum ama böyle, efendim, güzel güzel kulüplerde, güzel birtakım adamlar çarpıyor gözüme.
Sonracığıma, o güzel adamlar, Ajdar gibi dans etmeye başlamıyorlar mı?
Kılıç-kalkan ekibi göndererek bozmak istiyorum o görüntüyü.
Paylaş