Paylaş
Hiç şaşırma, bundan böyle cumaları da görüşeceğiz, bu da artık haftada beş kere bu sayfalarda buluşacağımız anlamına geliyor.
Ne dersin, bunu kutlayalım mı? Sen de kendine bir içki al.
* * *
Madem günlerden cuma, sorarım sana: Birtakım gece kulüplerinde dikilip etrafındakileri izleyeceğin, hiç dans etmeyeceğin ama çok eğleniyor gibi yapacağın bir hafta sonuna hazır mısın?
Ben hazırım. Ama bu defa gerçekten eğlenmeye kararlıyım. Diyorum ki, sen de bu hafta sonu gerçekten eğlen. Bir kerecik olsun da düşünme insanlar ne diyecek diye.
At kendini pistlere, dans et, coş, aldırma kimseye. “Acaba dışarıdan nasıl görünüyorum”u düşünme. Ne hissettiğimiz nasıl göründüğümüzden hep daha önemsizdir ya, durum eğlenirken de böyle...
Ne zaman şöyle bir “ortamlara akayım” desem manzara hep aynı: Eğlenmek, dans etmek yasak. Dikilip durmayana, birbirine bön bön bakmayana da içki servisi yapmıyorlar herhalde.
Birtakım gece insanlarının kimi ortamlarda iskele babası gibi hareket etmeden durmaları, dans edenlere de sanki karşısındaki kıçını açmış gibi şaşırarak bakmaları bir sosyal davranış modeli olarak yerini sağlamlaştırıyor ya, işte ben buna deli oluyorum.
Eğlenmeye çıkıp da dikilmenin ne manası var arkadaşım? Lütfen bunu bana açıklar mısın, yoksa az sonra kendimi yakacağım.
Eğlenmek, loş ve yüksek sesle müzik yayını olan bir yerde şişenin dibini görmek ve DURMAK ise sadece, evde dur? Daha kârlı çıkarsın.
“Durma” çeşitleri
Bu “durmak” meselesi mühim. Çeşit çeşit durmak var. Tabii mekandan mekana değişiyor bu hadise.
Mesela ortamda eğer bir ekran varsa ve orada klip mlip dönüyorsa, bu hareketli görüntüler “duran” kalabalığın en büyük kurtarıcısı oluyor. Ateşi izleyen ilk insan gibi kilitlenip kalıyorlar.
Şimdi ben bu adamları, kadınları omuzlarından tutup sarsmaz mıyım? “2010 yılına geldik, birkaç bin yıl geçti, bir arpa boyu yol gidemediniz mi?” diye sormaz mıyım?
O anda bir fotoğraf çekseniz ve gündüz gözüyle bir arkadaşınıza gösterseniz, “Bu Ajda Pekkan konseri filan olmalı, herkes böylesine pür dikkat bir noktaya baktığına göre...” gibi bir yorum yapabilir.
Bilse, sadece daha önce yüz kez izledikleri klip dönüyor...
İnanmazdı.
Arkadaşım, klip izleyeceksen al içkini, otur evde, aç Dream TV’yi, nefis şarkılar dönüyor.
Ne kasıyorsun dışarı çıkmaya? Klip izlemeye sokağa çıkılır mı?
Ekran yoksa iş zor.
Nereye bakacaksın? Elbette telefonuna. Twitter’da “Çok eğleniyoruzzzzz burası yıkılıyoooo” demiş diğer mutsuzların tvitlerini okuyarak yarım saatini kurtarabilirsin.
Çok eğlendiğini tvitlemek de nasıl bir şeyse artık! Külliyen palavra. Tamam orası “yıkılıyo” ama sen ayaktasın şekerim?
Sen de yıkıl, sen de eğlen sevgili mini etekli, sipsivri çizmeli, beline kadar postişli ve luivuton çantalı kız.
Sen de eğlen.
Köprüde evlenme teklifi
Çarşamba gecesi çok ilgisiz bir saatte, sabah saatlerinden hallice bir trafik vardı Boğaz Köprüsü yolunda. Hah dedim, yine birisi intihara kalkıştı kesin.
Millet de drama izlemeye meraklı, “Fiyuvvt, Ahmedabiiiğ, koş, vukuat var” hissiyatıyla yavaşladı tüm şoförler, o yüzden tıkandık... Tahminim doğru çıktı, köprü ortasında sağda bir araç duruyordu.
Yalnız bu defa yüzler gülüyordu: Sürücü koltuğunda oturan vatandaş araçtan inmiş, sağ tarafa geçmiş ve gözlerim beni yanıltmadıysa diz çökmüş, kız arkadaşına evlenme teklif ediyordu!
Merak ediyorum, kız arkadaşın evlenme teklifini kabul etti mi? Bir haber et sevgili kardeşim!
Paylaş