Paylaş
Bunaldım burada, iki saattir cümleleri sil sil baştan yaz. ıyisi mi “sektör” diyeceğim yerlere “Aşk-ı Memnu”; “dernek” diyeceğim yerlere de “seks” yazayım, daha çok dikkat çeker mi dersiniz? Yok, yok korkmayın, size çok güzel, çok faydalı bir şeylerden bahsedeceğim o yüzden çırpınıyorum.
¡¡¡
Peki, önce bir soru sorayım, oyun oynayalım.
Eğlence nedir?
3...2...1... Zaaaart!
Süre bitti yanlış cevap.
“Lay lay lom’dur” dediysen seni sınıfta bırakmakla kalmadım, “Pişt, bakar mısın?” deyip tokat da attım sevgili Habitus okuru! Kaç benden.
¡¡¡
Evet, artık konumuza geçelim.
Aralık başında Türkiye yeni bir dernekle tanışacak: Türkiye Eğlence Sektörü Derneği...
Derneğin başında Rock’n Coke, 2004 Eurovision, Türkiye’nin ilk stadyum konseri (Bryan Adams) gibi prodüksiyonlara imzasını atmış, Woodstock 94 ve 99’u yönetmiş bir isim, Fırat Kasapoğlu var.
Türkiye’de eğlencenin, henüz bir sektör olarak değerlendirilmediği bir gerçek. Çok büyük potansiyeli olmasına rağmen ne yazık ki bu alan yatırım mecrası olarak görülmüyor. Derneğin odaklandığı nokta da bu. Kasapoğlu “Bizde durum böyle ama dünyada eğlence, en büyük 5-6 sektörden biridir” diyor.
TESDER’e göre eğlencenin tanımına tüm müzik ve sanat etkinlikleri, gösteriler, festivaller giriyor. Dolayısıyla derneğin ilgi alanında menajerler, etkinlik yönetimi, mekanlar, servis sağlayıcılar (mesela tuvalet, güvenlik gibi hizmetler) ve teknik (ses ve ışık) var.
Fırat Kasapoğlu, tüm bu alanlarda bir standart olmadığını söylüyor.
Son derece haklı, organizatörüm, yapımcıyım diyen ancak mesleki yeterliliğe sahip olmayan ama kafası ticarete çalışan birçok kurnaz geziyor piyasada. Standartların ve kuralların söz konusu olmaması haksız rekabete, haksız kazanca, kötü organizasyonlara neden oluyor.
Kısacası “eğlence” diye isimlendirdiğimiz “sahipsiz” bir sektörden bahsediyoruz...
Derneğin destekçisi çok, piyasanın iyi bilinen yapım ve organizasyon şirketleri, menajerleri ve derneğin konusu olan yukarıda saydığım tüm alanlarda çalışan iyi isimler, bu oluşumu destekliyor.
Desenize, bir ay sonra resmi lansmanı yapıldığında, bu sahipsizlikten parsayı toplayanlar biraz üzülecek!
Bizim için de son derece faydalı, dedim ya... Bu mafyamsı mekan oluşumlarından kötü organize edilmiş konser ve festivallere, ağzımızın tadını kaçıran birçok alana yönelik güzel çözümler sunacak...
Kasapoğlu “Çok yönlü çalışıyoruz, daha birçok alanda çalışmalarımızın etkisini ve faydasını göreceğiz” diyor, henüz resmi lansmanı yapılmadığı için çok fazla detay vermekten kaçınıyor.
Bakalım 1-2 Aralık’tan sonra neler olacak...
Ebru beyanından vazgeçmiş!
şimdi bu kadar tepkiye “Evet, şişman kadın çir-kin-diiiiir” diye ısrar edecek değildi ya... Elbette çark edecekti beyanından. Yalnız, farklı bir laf söylemiyor, sadece biraz yumuşatılmış hali öncekinin... Zayıf kadınlar giydiklerini daha iyi taşıyabiliyormuş. Zayıf kadın sağlıklıymış. Kilolular da düzenli spor yapıp zayıflayabilirlermiş.
Zayıf kadın sağlıklıdır ne demek yahu? Anoreksik, bulimik insanlar da zayıftır mesela, “zayıf iyidir” diye tepinmenin alemi var mı?
Hem biz kadınlar yağlarımızı, etlerimizi seviyoruz arkadaşım. Yağ oranımız yüzde sıfır değil ama gayet sağlıklıyız. Zımba gibi, taş gibiyiz, kanlı canlıyız.
Var mı ötesi?
Hayatımın rengi Haydar Dümen!
Sevgili doktorumuz “Beren’le Kıvanç gerçekten sevişti” diyor.
Televizyondan izleyip yorum yapmadan önce, öyle bir sahne çekilirken sete konuk olmasını öneriyorum.
Bizde dizileri gerçek sanma meselesi var ya, Haydar Bey’de de sanıyorum aynı sıkıntı var ama farklı bir biçimde. O sahneyi sadece kadrajdan gördüğü kadar sanıyor olabilir mi?
Bir odaya çekiliyorlar, romantik bir ortam yaratıyorlar, daha önceden ayarlanmış bir kamera kenarda duruyor ve en doğal hallerini sergiliyorlar mı sanıyor acaba?
Eğer bilmiyorsa ben söyleyeyim, bir sevişme sahnesi çekilirken genellikle etrafta onlarca insan, surata tutulan kabak gibi bir ışık, en ufak bir olumsuzlukta kesilen bir sahne, kameraya “iyi sevişme açısı” vermeye çalışan ve tekrar tekrar kendilerine söylenen hareketleri yapan iki oyuncu var. Bu koşullarda da süper etkileşimler olabiliyorsa, eh artık ne diyeyim, oyuncu sevgilim olsaydı çok kıskanırdım!
Paylaş