Paylaş
Adına “insan” denen ve 100 yıl bile yaşayamayan iki ayaklı çıkarcıların gezegenine hayli benziyor, aynı Dünya gibi güneş benzeri bir yıldızın etrafında, bir yıllık turunu 365 değil 385 günde tamamlayan, dünyadan yüzde 60 daha büyük bir gezegen.
O esnada Dünya’da, bir kısım iki ayaklı tuhaf yaratık “Neaa, yoksa sen benim inandıklarıma inanmıyor musun?” diye insanların kafasını keserken, bir kısım iki ayaklı da kafatasının içindeki beyni okumak, öğrenmek ve keşfetmek için kullanıyordu.
Bu bilim insanları, keşfettikleri gezegenin bizimkinden biraz daha yaşlı olduğunu açıkladılar.
İnsanlar tarafından hırpalanmış ve Dünya adı verilmiş gezegenin, Ortadoğu denen talihsiz bölgesinde bazı kıyma beyinliler “Canlı bomba ile kimleri öldürsek, nerelerde patlatsak” hesapları yaparken, başka bir yıldız sisteminde, yaşam ihtimali olan bir gezegene dair bazı veriler gün ışığına çıkıyordu:
Güneş sistemi 4,5 milyar yaşında iken, Kepler-452 yıldızının merkezde bulunduğu Kepler-452 sistemi, 6 milyar yaşındaydı...
Kepler isimli bir teleskop, binlerce ışık yılı ötedeki gezegenleri görebilirken, Ortadoğu denen talihsiz bölgede bulunan Türkiye Devleti’nin devlet adamları, ancak Kadıköy’den gelip Beşiktaş’a yanaşan vapurdan inen insanların görünümlerinden ahlaki analiz yapabiliyordu.
Kepler teleskobuyla fark edilen güneş sistemi dışındaki gezegenlerin sayısı 521.
Henüz gerekli analiz ve araştırmalar yapılmadığı için “gezegen adayları” olarak değerlendiriliyorlar.
Bunların arasından 12’si etrafında döndükleri yıldıza olan uzaklıkları Dünya-Güneş arası mesafeye yakın yani. “Hayat barındırabilir” olarak niteleniyor, özellikleri ve büyüklükleri açısından da Dünya’ya benzerlik gösteriyor.
Bilim insanları Dünya dışında, hatta Güneş Sistemi dışında yaşanabilir, ancak mesafeden ötürü gidilemez gezegenler keşfederken, bizim gezegenin üzerindeki bazı iki ayaklılar, nerede bir avuç yaşam, doğa görse üzerine beton döküp “temiz temiz şöyle ooh” düzlüyordu.
Işığın bile 1400 yılda gideceği kadar uzak bir mesafede olan bir sistemdeki yaşanabilir gezegene gidemeyeceğiz elbette fakat...
İnsan, “Ya bir gün insan denen gaddar yaratık oraya gidecek teknolojiyi keşfederse” diye endişeleniyor.
Ne bileyim, mesela çoook ileride, Interstellar’daki gibi bir solucan deliğinden tek parça geçebilecek teknoloji söz konusu olursa...
İnsanın gözlerini kör edecek kadar güzel yeşil bir ormanın ortasına ağaç kesip, beton döküp yol yapmaya kalkacak...
İnsanın gözlerini kör edecek kadar derin mavilerin içine ancak kimyasal atık ve bok akıtmayı düşünecek...
İnsanın gözlerini kör edecek kadar güzel bir yerleşim bölgesine inşaat demirleri köşelerinden yukarı fırlayan, tuğlaları koyulunca “bitmiş” sayılan, harcından, malzemesinden son raddeye kadar çalınmış, insanın gözlerini kör edecek kadar çirkin apartman dikecek...
Yaşadığı ortamı yeterince çirkinleştirdikten ve hayat belirtilerini söndürdükten sonra “kadın, namus” ekseninde etek boyundan ahlakçılık yapacak...
Öbür yandan ahlakçılığı tamamen görüntüde olduğu için fırsat buldukça tacizden, tecavüzden kaçınmayacak...
İnandığı her ne varsa onu kullanacak, insan sömürecek, kendi çıkarı söz konusu olduğunda bırak insan canını, yaşadığı gezegenin bile varlığını tehlikeye atacak...
Irkçıları, faşistleri, ayrımcıları, sömürgecileri, çıkarcıları, kötü insanları...
İleride ışık yıllarını bir çırpıda aşacak bir teknoloji olur da yeni keşfedilen gezegenlere giderseniz, çok rica ediyorum böylelerini götürmeyin kardeşim.
Götürmeyin, onlar Dünya’da kalsın. Bırakın, Dünya’da kalsınlar, birbirlerini yesinler.
Bize yazık oldu, bari diğer yaşanabilir gezegenlerdeki “alien” kardeşlerime yazık olmasın.
Paylaş