Paylaş
Bugüne kadar karşımıza çıkan portrelerinde onu hep “yaşlı bir adam” olarak canlandırdık gözümüzde. Peki dünyanın gelmiş geçmiş en büyük dehalarından biri olan Da Vinci, gençken nasıl bir adamdı dersiniz?
Şimdi gözlerinizi kapatın ve genç, 20’li yaşlarını sürdüren bir adam düşünün... Medici’lerin hüküm sürdüğü Floransa sokaklarında dostu Machiavelli ile birlikte dolanan, sonradan aşığı olacak Lucrezia Donati’nin dikkatini çekmek için türlü numaralar çeken genç bir İtalyan... Aklının çalışma hızına adapte olamadığınız, hiç durmadan çalışan, gözlem yapan, düşündüklerini bir dakika bile durmadan hayata geçiren yakışıklı, etkileyici, genç bir adam...
Çok kısa bir süre sonra, 13 Nisan gecesi FX’te çok farklı bir Leonardo Da Vinci ile tanışacaksınız.
Batman Begins ve devamında The Dark Knight, The Dark Knight Rises’ın yazarlarından David S. Goyer’ın yapımcılığını üstlendiği yeni dizi “Da Vinci’s Demons”, tüm dünyaya genç Leonardo’yu anlatmaya hazırlanıyor. Tüm dizi ekibi ve oyuncularla birlikte, dizinin dünya prömiyeri için Da Vinci’nin memleketi Floransa’dayız... Üç gün boyunca birlikte Leonardo Da Vinci’nin ayak izlerini takip ediyoruz...
16. yüzyıldan beri pek az değişmiş Floransa, dizi için mükemmel bir doğal set olsa da, İtalyan Film Komisyonu, her gün binlerce turist ağırlayan kentin bir set olarak kullanılmasına müsaade etmemiş. Proje, İngiltere’nin Galler bölgesinde, Avrupa’nın en büyüğü olarak bilinen dev bir sete taşınmış ve şehir yeniden canlandırılmış. Floransa’nın 16. yüzyıldaki manzarası ise karşımıza son derece gerçekçi grafiklerle çıkıyor.
Yapımcı Goyer, “Bu bir belgesel değil. Rönesans ortamını, yaşamış kişileri, Leonardo’nun hayatını farklı kaynaklardan araştırdık ve ekranda dönemi tutarlı bir biçimde yansıtacak bir hayal dünyası yarattık” diyor. “Dümdüz, renksiz bir tarihi yapım değil, fantastik öğeler içeren bir tarih draması” olarak tanımlıyor Da Vinci’s Demons’u. Bir başka deyişle günümüze kadar ulaştığı kadarıyla bildiğimiz Leonardo Da Vinci’nin, David S. Goyer’ın hayal gücüyle son şeklini almış hali...
İnsan ister istemez bizim Muhteşem Yüzyıl’a gösterdiğimiz “Tarih yanlış yansıtılıyor” tepkisini alıp almayacağını düşünüyor ancak Goyer bu konuda pek endişeli değil. Bir tarih figürünü ve yaşanmış bir dönemi ele alıp masal dünyası yarattığını ve Leonardo Da Vinci’nin bugüne dek hayali süperkahramanların mazhar olduğu ilgiyi göreceğini söylüyor.
Goyer, Batman’in sinema versiyonu için “süperkahraman karakteri” kurgularken, ilham aldığı Da Vinci’yi bu defa karşımıza “esas adam” olarak çıkarıyor...
16. yüzyılın İstanbul’undan bir Türk: The Turk
Peki neler var bu dizide? Öncelikle, oyuncular özellikle dünya çapında şöhretli oyunculardan seçilmemiş. Memleketleri İngiltere’de İngilizler’in dahi “çok ünlü sayılmazlar” dediği, iyi eğitimli ve genç oyuncular tercih edilmiş. Genç Leonardo’yu canlandıran 1981 doğumlu Tom Riley, bu diziyle ilk büyük çıkışını gerçekleştirecek.
Tom Riley bir kenara, esas büyük çıkışını yapacak ve hiç şüphesiz doğrudan Hollywood’a transfer olacak oyuncu Lucrezia Donati’yi canlandıran güzeller güzeli Laura Haddock. Adını bu diziden sonra sık duyacağımıza eminim.
Dizinin bizimle olan bağlantısına gelince... Alexander Siddig’in canlandırdığı “The Turk” karakteri, dizinin odak noktalarından biri. Bu gizemli adam, Leonardo’nun hayatını şekillendiren mistik karakterlerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Has İstanbullu olan adamımız “Turk”, ilerleyen bölümlerde Leonardo’yu peşinden İstanbul’a bile sürükleyecek...
Yapımcı David S. Goyer, ilgili bölümleri İstanbul’da çekmek istediğini söyledi. “Türkiye çekim konusunda İtalyanlar’ın yaptığı gibi önümüze türlü engeller çıkarmazsa, mekanımız İstanbul olacak” diyor...
Kültür Bakanlığı’nın kulağına şimdiden su kaçırmış olalım...
Paylaş