Boğa heykeli tehdit altında

Milli Saraylar Daire Başkanlığı, Kadıköy Belediyesi’ne bir mektup göndererek Altıyol’daki heykelin kendilerine verilmesini talep etmiş.

Haberin Devamı

Eğer “İleride bu heykelin başına hiçbir şey gelmez” diyebilecek durumda olsaydık, “iade edilmesin” diyecektim.
Hatta bir Kadıköylü olarak diyordum da...
Fakat tarihi kıymeti olan bu önemli heykelin Beylerbeyi Sarayı’nda durması heykelin “sağlığı” açısından daha hayırlı olacak gibi görünüyor.
Ne yazık ki Boğa heykeli, sadece “yanında masumca fotoğraf çektirilen” bir simge değil. Her an vandalizme kurban edilmek üzere onu “sevecek” futbol holiganlarını bekler vaziyette. Üstelik bu oldu da...
Hatırlayın, Lazio ile Fenerbahçe arasında oynanacak UEFA Avrupa Ligi çeyrek final maçı öncesinde kimliği belirsiz kişiler tarafından mavi-beyaza boyanarak üzerine Lazio yazıldı...
Bir sene öncesinde de yine benzer bir saldırıyla karşılaşmıştı heykel...
Memleket sınırları içinde spor “vahşet” sularında gezerken kimsenin heykelin tarihi değerini düşüneceği yok.
“Fenerbahçe’nin mekanı Kadıköy içinde, üstelik bir simge” diye pek yakında holiganlar beton kırıcıyla gelip heykeli tahrip etmeye bile kalkabilirler...
İnsanların futbol yüzünden birbirlerini öldürdüğü bir şehirde, söz konusu tarihi bir değer olduğunda “En iyi önlemi nasıl alabiliriz?” sorusunu sorarak düşünmeye başlamak gerek.
Her sene heykelin başına bir hâl geliyor, bundan sonra daha fazlasının olmayacağını nasıl garantileyebiliriz?
Futbol holiganlarından heykeli korumak için yüksek bir kaideye koyup, etrafını dikenli telle çevirip, dikenli tele de elektrik veremeyeceğimize göre...
En iyi çözüm, onu daha güvenli olan Beylerbeyi Sarayı’na gönderip bir kopyasını meydana, aynı şimdi olduğu haliyle yerleştirmek gibi görünüyor...
Milli Saraylar, Atlı Köşk’e ismini veren at ve Divan Oteli’nin önündeki geyik heykelini de istiyor.
Fakat onların durumu Boğa heykelinden farklı.
Bu heykeller 50’li yıllara kadar Moda’daki Mahmut Muhtar Paşa Köşkü’ndeydi. Bu köşkü yakından tanıyorsunuz esasında:
Şimdiki Kadıköy Lisesi...
50’lerde ailenin devlete olan borçlarından dolayı, köşk Milli Eğitim’e devredildi, içindeki eşyalar da müzayede ile satıldı.
At ve geyik heykelleri bu köşkün bahçesinde duruyordu ve satılan eşyalar arasındaydı.
Müzayedede atı Sabancı’lar, geyik heykelini ise Koç’lar aldı. İşte, heykellerin İstanbul seyahati de o zaman başladı...
Bu heykelleri 60 yıl önce devlet, “ailenin malı” diye müzayedede satılmasına müsaade etmiş.
Şimdi geri istiyor.
Oysa bir usulsüzlük veya “Saraydan heykel kaçırma” söz konusu değil...

Haberin Devamı

Beltur’a Türkçe dersleri/images/100/0x0/55ea0b1bf018fbb8f8668516

Haberin Devamı

Bağlaç olan de’lerin, da’ların, soru eki olan mi’lerin, misin’lerin, musun’ların kendinden önceki kelimeye bitiştirilmesiyle sık sık karşılaşıyoruz biliyorsunuz. Gazetelerde, gazetelerin internet sitelerinde hatta televizyon programlarında ve haberlerde kullanılan altyazılarda da bu kritik hatalar yapılıyor.
Bu hatayı yapmayanlar “Biz nasıl doğrusunu öğrendik ve doğrusunu yazmakta zorlanmıyoruz, hangi ara bir kırılma yaşandı da kafalar karıştı?” diye soruyor.
Bakınız, artık bu kadarı da “insaf” dedirtiyor: Tarihi Moda İskelesi’ni işleten Beltur, pazarları müşterilere kahvaltı verildiğini belirten bir tabela koymuş iskelenin girişine. Üzerinde “Tarihi Moda İskelesin’de kahvaltı keyfi” yazıyor. Kahvaltının “açık büfe” olduğunu da “açıkbüfe” olarak belirtmiş.
Ya Beltur iskelenin ucunda “Tarihi Moda İskelesin” diye yeni bir yer açtı ya da kurumda Türkçe bilen kimse yok!
Bunlar “ufak hatalar” değil ne yazık ki. Büyük kurumlar dev puntolarla tabela basacakları zaman zahmet edip bir bilene okutmalı. Yaptıkları resmen Türkçe katliamı.

Yazarın Tüm Yazıları