Paylaş
Türk satıcıları iyi tanıdığı için, “Kapalıçarşı alışveriş teknikleri”ni doğru kullanmış ve iyi bir fiyata istediği çantaları satın almıştı. Bu birçok kadının ortak duygusunu anlatıyordu aslında. “İyi taklit çantaları iyi bir fiyata düşürmek...” Türkiye gibi, “gerçeği kadar iyi görünen taklit çantalar diyarı”nda istediğini bulmuştu, elindeki çantanın taklit olduğunu kimsenin anlamayacağını bilmenin verdiği mutlulukla ülkesine döndü...
Kadınlar, çanta, ayakkabı ve takılarıyla konuşmadan kendini ifade ettiğine inanır, bilirsiniz.
Bilhassa çanta, imaj ve statünün belirleyici faktörü olarak görülür.
Tabii bu ifade erkeklerle kurulan iletişimde değil, daha ziyade kadınların birbiriyle olan ilişkilerinde baskındır. İlk karşılaşmada birbirlerini süzen, tepeden tırnağa yoklayan ve üzerindekilerden karşısındakine dair vaziyet raporu hazırlayan erkekler değil, kadınlardır.
Aksesuvar, kadının “vitrini” olunca, markasını açık eden çanta da mesaj veren bir “aracı”ya dönüşüyor.
“Ben pahalı çanta kullanıyorum, halim vaktim (ya da kocamın hali vakti) yerinde” mesajını vermek isteyen kadın, eğer hali vakti o çantaya yetmiyorsa, “taklit çanta uzmanı”na dönüşüyor.
Bugün başta Çin olmak üzere, Tayland, Türkiye ve İtalya, taklit çantaların “merkezleri” olarak biliniyor.
İyi görünen taklitlerin yaygınlaşması ise tüm dünyada ortak bir duruma işaret ediyor: “İlk üç dakika” meselesi. Yani ilk defa karşılaştığınız bir insanda bırakacağınız izlenim için gerekli olan süre...
Taklit olduğu belli olmayan bir ürün ile üç dakika görünmeniz, karşınızdakinin aklında oluşturacağınız fikir için yeterli. Peki bu durumun, taklit ürün endüstrisinin devleşmesinin sebebi olduğunu biliyor muydunuz?
Derin konular
Biri sorana dek, herkes taklit çantasıyla arz-ı endam etmekten memnun. İşte, taklit çanta piyasasının bu kadar büyümesinin altında yatan neden de bu: “Biri sorana kadar sorun yok...”
Bu durum kadınlar arasında öyle bir noktada ki, bir milletvekiline bile taklit çanta kullandırtabiliyor. Tabii milletvekilinin kullandığı Louis Vuitton çantaya gelince iş karışıyor.
“Milletin vekili, o kadar pahalı çanta nasıl kullanır?” sorusu karşısında Aysel Tuğluk “Çok para vermedim, taklit” açıklaması yapıyor ve kolunda pahalı çanta taşımasından daha sorunlu bir durum yaratıyor: “Kanun koyucunun bizzat kanun çiğnemesi...”
Sadece çanta değil elbette konu. “Biri sorana dek sorun yok” cümlesinin büyüttüğü endüstrilerden bir diğeri, parfümler. Bugün, büyük markaların pahalı parfümlerine çok benzer kokular üretip tezgah altından satılan kokular var.
“Çantadan çıkarana dek” sorun yaratmayan bu parfümleri çıkaranların çıkış noktası yine “imaj ve statü sembollerini üzerinde taşımak isteyen kadın...”
Kimi taklit ürünlerin bize kendimizi anlatan ve daha “derin” konulara habersiz iştirakınızı sağlayan kritik yönleri de bulunuyor.
Ödediğiniz para ile yasa dışı bir örgütü destekliyor olabilirsiniz... Dahası, “Çok kaliteli taklit ürün” kullanınca, “nasılsa kimse görmez” diye çevreyi kirleten adamdan, “nasılsa anlamaz” diye uyduruk yiyecekler servis eden havalı restoran sahiplerinden farkımız kalmıyor. Sahte ürünlere akıttığınız liraları ve onları ararken harcadığınız enerjiyi “kaliteli ve paranızın karşılığını verecek ürün” bulmak için kullanabilirsiniz.
Ve en önemli soru: Taklit ürün dünyasının gerçek yüzünü bildikten sonra hâlâ “statü bildirimi için lazım” veya “biri sorana dek sorun yok” diyebilir misiniz?
Paylaş