Paylaş
Bu, aslında her sene kasımda başlayan, martta tepe noktasına ulaşan, becerenler için yazın olmayan bir konudur. Lakin sonbaharda alınan kilolarla birlikte tekrar gündeme gelir, böylece “senelik döngü” tamamlanmış olur.
Yazın biraz hafiflemeyi becermiş kadın, eylülde yaz bitti mi baklavaya, böreğe ve sıcak yemeğe hayır diyemez.
Soğuyan havalarla birlikte yemek yerken kendinden geçen, tatlı krizinden tuzlu krizine koşan bu kadınlar –ki ben de bu gruba dahilim- kasım dedin mi yazın verdiği beş kiloyu almıştır.
O kiloyu alana dek geçen vakit pek güzeldir, “havalar soğuk, enerji lazım” bahanesi arkasına sığınan bünyeyi beslersin de beslersin, kalori-lokma hesabı yapmazsın...
Sonra bir bakmışsın, o yemekler löp löp et olmuş, göbeğe, kalçaya bağlanmış. Yazın girdiğin pantolona ancak kolun girer olmuş.
“Beş kilo fazlam var”cıların tüm kış boyunca süren hezeyan halini hızlandıran başka birtakım etkenler de bulunuyor tabii.
Berbat bir hava, iş-güç, dert-tasa, o onu dedi, bu bunu dedi, yalnızlık-mutsuzluk, ilişki sıkıntıları, endişe, stres bir yana koy, üstüne bedene o beş kilo da eklenince ver elini kış depresyonu.
Bu depresyon hali vuku bulunca tüm diğer etkenler unutuluyor, “mutluluğun sırrı” o beş kiloda aranıyor.
Daha doğrusu o beş kilonun yokluğunda aranıyor.
İşte bu hezeyanların tepe noktasına ulaştığı vakittir mart ayı. O yüzden sevgili erkek arkadaşlar, kankalar, iş arkadaşları, kocalar, sözüm size. Kadınların en kabus ayı başlamış bulunmaktadır. Bu ay rejim listeleri, diyetisyen isimleri, “ne spor yapsak, hangi kulübe yazılsak” muhabbetleri havada uçuşacaktır. Günlük kalori alım miktarı bir anda düşecek, dolayısıyla kadınlar her zamankinden daha hassas, daha panik ve daha sinirli olacaktır. Uyarıyorum.
Tabii ertelemeci bünyelerde iş daha zor. Misal, beş senedir “artık çok sağlıklı besleneceğim, organik ürünler yiyeceğim ve süper bir insan olacağım” deyip, bunların hiçbirini yapamamaktayım. Hayır yani, sebebi de yok; ayrıca bir insanın doğruyu bilip de yapamaması ne büyük bir ezadır.
Neyse efendim, ben yine diyeceğimi diyeyim de...
Bu aralar sağlıklı beslenme hareketine başlamak için ideal zaman-lar. Demedi demeyin, sonra yaza doğru üzülmeyin.
Tehlikenin farkında mısınız?
Dedik ya, mayısa az kaldı. “Beş kilo fazlam var”cıların bu kiloları makul bir düzende verebilmek için iki ayı var. “Her ay aşağı yukarı ikişer kilo versem” diyecek şimdi, iki buçuk kere iki eşittir beş, güzel hesap.
Tabii mayıs başında hedefe ulaşmak, henüz önünde iki ay olduğu için makul görünür, dolayısıyla mart ayında umutlu ve mutlu hissedecektir kendini “beş kilo fazlam var”cı kadın.
Fakat nisana geldiğinde pek bir ilerleme kaydetmediğini gördüğünde, tehlike çanları çalmaya başlayacaktır.
Burada bir parantez açarak “İşte bu nokta biraz ciddi” demek istiyorum.
Kilo verme paniği yaşayan kadınlar, yaza doğru hiç şaşmaz, panik yapar ve kendini hızlı zayıflama yöntemlerine adar.
Öyle ki, “Şu içtiğin mereti içmeye devam edersen haziranda öleceksin” deseniz bile, mayısa zayıf girmek uğruna tüm saçmalıkları kendinde uygulayabilir. Hal böyle olunca, nisan-mayıs gibi haptı, zayıflama kahvesiydi, tüm bu saçma sapan yöntemlerin satışlarında ne yazık ki yükseliş yaşanır.
Şimdiden uyarayım, çevrenizde, yakınınızda bu tür kahveydi, ilaçtı, ne olduğu belirli gibi görünen ama belirsiz olan maddeleri kullanan varsa ayaklarına kapanıp bırakması için yalvarın.
Bu sene haberlerde “Zayıflama hapından, zayıflama kahvesinden öldü” haberi almayalım...
Paylaş