Paylaş
Gündem içinde boğulduk, bunaldık, “başka hangi konuya odaklanabilirim, ne yazabilirim” diye.
Geçen hafta dedim ya, Kelebek’i belki biraz rahatlamak, gündemden kendinizi uzaklaştırmak için okuyorsunuz.
Açıyorsunuz kapağı, aa, o da ne?
Tüm yazarlar siyaset yazmış. “ÖÖÖeh” demiyorsunuz, biliyorum.
Zira şu sıralar başka bir konuya kafa yoramadığımız doğru. Belli ki uzun bir süre de yoramayacağız.
Fakat sana bir itirafta bulunayım mı sevgili seçim kaosu kurbanı Habitus okuru.
Ben fena halde BUNALDIM. Bunaldım kardeşim. Sen de bunaldın.
Peki ne halt edeceğiz?
Şu noktada başka bir şey düşünmeyi imkansızlaştıran muhterem devlet büyüklerimize teşekkürü bir borç bilirim.
Siz bu kadar zorlamasaydınız caaanım magazin ekinde anarşik anarşik yazmayacaktık.
Twitter’daki tek durum güncellemesi “Bebek’te kahve keyfi”, “İstinye Parkkkk alışverişşşşş” yazanlar bile şimdi Wikipedia’da Goebbels arıyor.
Esasında genel kültür anlamında hükümete muhalif kesim ortalamanın üstüne doğru ilerliyor sayenizde.
O yüzden ciddi ciddi teşekkür ediyorum.
Diyorum ya, kafamızı sürekli aynı konular meşgul ederken hayata dair farklı ne yazabilirim diye düşündüm.
O esnada TOMA İzmir’li vatandaşların camlarına yıkama servisi olarak görev veriyor, birkaç patenli oğlan ise aracın arkasına takılmış eğleniyordu.
Kendi kendime “Farklı bir şeyler düşün Melike, siyaset yazmayacaksın” dedikçe Sümeyye Erdoğan’a ait olduğu söylenen Twitter hesabı, Gündoğan Meydanı olarak Rio De Janeiro’nun meşhur plajı Copacabana’nın kalabalık bir fotoğrafını miting fotoğrafı olarak yolluyordu.
Ben “Hayır Melike, hayır, tutmalısın kendini Melike” dedikçe İzmir’den coşkulu haberler geliyordu.
Binali Yıldırım, otobüslerle başka şehirlerden taşınan miting kalabalığına hitaben “İzmir’e hoşgeldiniz” diyordu...
Tam kendimi ikna ettim, “Melike, hayatta deli saçması Türkiye gündeminden başka şeyler de var, lütfen biraz etrafına bak!” derken Erdoğan miting konuşmasında 45 dakika olan İzmir Çeşme arasını 3 saate “indireceği” sözünü verdi.
Güleyim mi, ağlayayım mı derken halsiz düştüm.
“Başka bir şey düşünmeliyim, siyaset değil, gündem değil, ama ne?” diye herhalde bünyeyi çok zorlamış olacağım ki boğazımda PLOP diye iltihap çıkıverdi.
Bir anda yüreğim sıkıştı, soğuk soğuk terledim, bademciklerim nefes alamayacağım kadar şişti ve sonunda boğaz ağrısından başka bir şey düşünemeyecek vaziyete geldim, dileğim gerçekleşti.
İyileşince ne yapacağımı biliyorum ama.
Hanidir arabayı yıkatamadık.
Kadıköy’de bir TOMA’nın önünde durup, kapıyı açıp, hızlıca tencere tava çalıp, aynı ivedilikle arabaya tekrar girip bekleyeyim diyorum.
Gördüm ki bu araçlardan su yemek için meydanlarda olmaya lüzum yok.
Camdan dışarı çıkıp tencere tava çaldın mı tazyikli su adrese teslim veriliyor.
Hazır taşınma arifesinde biraz kemer sıkıyorduk, araba yıkatma masrafından, evde cam temizliği eziyetinden de kurtulduk böylece. Eksik olma sen TOMA.
Vaziyet böyleyken, ben lafa değil icraate bakarım.
Paylaş