Paylaş
İcraat yapılacak konular listesinde ilk iki sırayı “belirli bir inanca-düşünceye ters” ve “gündem değiştirme” meseleleri paylaşıyor.
İnsan merak ediyor: Alkol acaba toplumda nasıl bir karmaşa yarattı da mecliste acilen “çözüme ulaştırılması gereken bir konu” olarak algılandı ve derhal düzenleme yapıldı?
Sebeplerini biliyoruz ya, yine de soralım:
Alkolizm “Türkiye’nin en önemli 3 sorunu”ndan biri mi?
Bu toplum içkiyi sorumlu tüketecek akli melekelere sahip değil mi?
İsveç’lere İsviçre’lere parmak ısırtan bir medeniyet beşiği bir ülke miyiz ki “ilk halledilmesi gereken konu” alkol oldu?
Bünyeye giren GDO “daha az acil” bir konu muydu mesela?
Dünyanın en verimli topraklarına sahip bir ülke iken, vatandaşın plastik süs meyvesi tadında “besin”leri yemek zorunda bırakılması, hemen gündeme getirilmesi gereken temel bir sağlık sorunu değil miydi?
Nüfusun en büyük dilimine ulaşan “ortalama kalite” sebze ve meyve, hormondan feleğini şaşırmışken, alkol müydü tüm bunları yapan?
Artan kanser vakaları “aşırı alkol tüketmekten” mi kaynaklanıyordu?
Çok değil, 30 sene öncesinin taze, sağlıklı sebze ve meyveleri neredeydi?
Ege’nin öteki kıyısına geçtiğimizde meyvenin, sebzenin tadından yenmezken, bizim manavlarda satılan sebze ve meyvelere ne oldu da tatları- dokuları tanınmaz hale geldi?
Toplumdaki tüm kokuşmuşlukların kaynağı “şişede durduğu gibi durmayan” alkol müydü?
Deprem vergilerini yol yapmaya harcamak “sarhoş bir anda” verilmiş bir karar mıydı?
Depremi unutarak yaşamak, bu konuda kılını bile kımıldatmama kararı sabahtan akşama kurulan çilingir sofralarında çevrilen muhabbetlerinde mi alınmıştı?
Modern yollarda otomobil değil, tarlada eşeğe biner gibi otomobil kullananların bu halinin sebebi sigara mıydı?
Yollara trafik kurallarından bihaber ehliyetli sürücülerin ağızlarından sigarayı alınca trafik sorunumuz çözüme kavuşacak mıydı?
Televizyonda şiddet endişe sebebi değilken abajurdaki memeyi buzlayan zihniyet içki içip abajura bile hallenme potansiyelini taşıma haline mi işaret ediyordu?
Bir çocuk kitabında leyleğin gagasını ve ayaklarını kısaltıp “Hah, şimdi kuşa benzedin” diyen Nasreddin Hoca hikayesinin sahibi, bunu “kafası güzelken” mi yazmıştı?
Eğer tüm bu sorunların kaynağı alkolse ben de destekliyorum.
Toptan yasaklayın da hem biz kurtulalım, hem siz.
“UGH” diyebilene milletvekilliği
- İnsan yaz gelince duruma daha da uyanıyor: Bastırılmış cinsellik öyle bir hal aldı ki artık “bacı” kültürü bile yok oldu.
Dizinden bir santimetrekare bacağı görünen kadına dahi salyaları akarak bakan erkeklere resmen alıştık.
Hem de ne alışma: Reklamı bile var. “Bacıya hürmet”ten “bacıya salya”ya öyle hızlı bir geçiş olmuş ki, “Yengen hararet yapınca buzlu çay iç” diyorlar.
- Biz alkol yasasına “takmışken” insanı için adeta ümitle dolduran bir başka gelişme: Milletin vekili olmak için okuma yazmanın yeterli olması için ek bir madde söz konusu.
Pek yakında “İnsanlık dediğin okuma yazma ile anlaşılmaz, yeter ki kalbi iyi olsun, hem bir zamanlar okuma yazma mı varmış, insanlar, seslerle anlaşıyorlardı” diye “UGH” sesini çıkarmak milletvekili olmak için yeterlidir diye bir “ek madde” ile karşılaşırsak ona da şaşırmayacağız.
Milletvekili “bir zahmet” eğitimli olacak ki toplumu temsil edebilecek becerileri bulunsun. Bir zahmet.
Paylaş