Sana “hadi yaşadın” demek istiyorum sevgili burç muhabbetine doymayan Habitus okuru. Neden mi?
Tam astroloji çılgınlığı geçti, biraz sakinleştik derken şimdi de 12 burç mu var yoksa 13 mü?” tartışmasının tam ortasına düşmüş bulunuyoruz. Minnesota Planetarium Society’ye göre günümüzde, yıldızların yerleri binlerce yıl önce olduğundan farklı, dolayısıyla yeni sisteme göre burcunuza bakmalısınız diyor. Düşünsenize, astroloji haritası, yükselen burç, rahme düştüğünüz anda yıldızların konumu ve günlük burç yorumları vs. ile ilgili yeterince kafayı yemişken, şimdi bir de “Yılan burcu kaydırması” ile uğraşacağız. Eyvah ki ne eyvah. Kimileri “olmaz öyle iş” diye karşı çıkarken, Amerikalı astronomi profesörü Parke Kunkle “mümkündür” diyor. Bir başka taraf “Zaten hep 13 idi ama 13 uğursuz olduğu için bu hiç kabul edilmedi” diye sayıklıyor. Bir diğer taraf ise “batı astrolojisi güneş sistemi ile ilgilidir” diyor. Delilikte son noktaya doğru hızlı adım ilerliyoruz, astrologlardan bir uzlaşı bekliyoruz. Öte yandan da düşünüyorum, acaba Koç burcuna mensup olma halimi askıya mı alsam? Astrologları protesto edeceğim bu yöntemle. Pes, diyorum kendilerine. Hayır yani bir de insanın içine kurt düşürüyorlar yahu. Şimdi ben Koç iken birdenbire Balık mı oluyorum. Sinirli bünyeden birden bal mı damlayacak? Bilelim. Bu arada, şaka maka böyle zamanlarda içimdeki altın günü insanı fena halde şahlanıyor, ne duysam inanasım geliyor. Bünye “Tabii ya, zaten bir Balık kadar duygusalsın, hemen ağlayıveriyorsun, kesin Balık’sın sen, Balık” diyiveriyor. Hakikaten var mı yok mu bilmem ama “kız muhabbeti” konu başlıklarına olan büyük katkılarından ötürü Yılan Burcu’na özel teşekkürlerimi sunarım.
Belçim’e ne oldu?
Belçim Bilgin’in yeni halini ilk defa “Eyyvah Eyvah 2”nin galasında gördüm. Daha doğrusu şöyle söyleyeyim, bir kadın geçti ve “Kim bu böyle?” dedim. İkinci karşılaşmamız ise bu hafta sonu Hürriyet Cumartesi’de Hakan Gence’nin röportajı sayesinde oldu. Röportaj yapılanın kim olduğunu bilmesem fotoğraflarına bakıp yine “Kim bu böyle?” diyebilirdim. Şimdi “Kim bu böyle?” diye soruyorum ya, gören de Belçim Bilgin Erdoğan’ı hiç görmedim, tanımıyorum sanacak. İlgisi yok. Bilgin’e bir haller olmuş. Biz susalım, fotoğraflar konuşsun, şu aşağıdaki iki fotoğraf arasındaki büyük farka bakar mısınız? Birinde 20’li yaşlarının başında bir genç kız, diğerinde ise 20’lerin sonlarında bir anne. Ne estetik müdahale, ne de başka bir şey, Belçim Bilgin’i annelik “parlatmış.” Ha, kendinde yaptığı bir değişiklik var, o da saçının rengini değiştirmek. Hayatında ilk defa boyatmış saçlarını, biraz açtırmış Belçim, görünümüyle ilgili yaptığı tek müdahale bu. Hani geçen zamanı, yılların geçmesini dert ediyoruz ya, boşuna. Bence her kadın yüzünden “20’li yaşların çocuk-kadın ifadesi”nin silindiği seneyi bir kenara not almalı. Galiba esas hayat ondan sonra başlıyor.