Paylaş
Bir sonraki plan nedir? Hilal taktiği mi? Malazgirt Savaşı’nda mıyız? Parkını korumak isteyen vatandaş düşman mıdır?
Yeşilini, parkını korumak isteyen vatandaşa toplum için yüksek tehlike oluşturan, tam pimi çekecekken yakalanmış bombacı muamelesi yapmak nedendir?
Haşere ilacı sıkar gibi biber gazı sıkmak...
Biber gazı sıkmak, polisin günlük sıkıntı ve stresini atma yöntemine dönüştü, “Orantısız güç” tanımı sokaklarda kendine yeni bir uygulama alanı buldu. Uygulaması kolay, üstelik, maruz bıraktığı kitleyi kısa sürede etkisiz hale getiriyor. “Ağacımızı söktürmeyiz” diyene dünya tarihinin gördüğü en tehlikeli terörist muamelesi yapmanın, ağzını açana biber gazını dayamanın, çocuk, bebek, hayvan demeden ortalığı gaza bulamanın, yeşilini korumak isteyen topluluğu “güçten düşürüp” tekme tokat saldırmanın başka bir açıklaması yok.
Bir üniversitemizde çorap reklamının üzerine beyaz kağıt kaplamak suretiyle sansürlenmesi...
Bu sansürü uygun gören her kimse, diyecek bir-iki sözüm var. Öncelikle, memleketteki her erkek “aç” değil.
Bacak gördüğünde kendini kaybedip sınavını unutacak, şıkların üzerinde çıplak kadın hayali görecek kadar kendini kaybetmiş de değil. Hayatı iki cins üzerinden okumayan, medeni, görgülü, insani özelliklerini kaybetmemiş adamlar da yaşıyor bu ülkede. Ahlak kriterlerini siz mi belirliyorsunuz?
Siz sansürcülere bir önerim olacak. Bakın, biz kadınlar küçükken kağıt bebeklerle oynardık, üstlerine kağıttan elbiseler giydirirdik.
Acil durumlarda kadın bedeni sansürlemek için size harika bir fikir verebilir bu hatıramız...
Siyah kağıttan burka yapın, arasında da yapıştırıcı bantlar takın, reklam afişlerinde kadın bacağı veya bacağı geçtim, kadın silueti gördüğünüz zaman üstlerine giydiriverirsiniz... Öyle beyaz kağıtla filan uğraşmaya gerek kalmaz böylece.
Yapın da rahatlayın
Boğaz’ın üzerine beton dökün, denizin altında kalan kısımlara da dükkan yeri açın da rahatlayın...
Oturma odamın köşesinde bir boşluk var, oraya da AVM dikin de rahatlayın...
Balkonumda iki dal sardunya var, üstüne biber gazı sıkıp köklerinden yolun da rahatlayın...
Kafeler, restoranlar yetmez, evlere de “alkollü içki bulundurma ruhsatı” yasası uydurun da rahatlayın...
Eşcinselliği hastalık olarak görmek yetmez, hepsini fişleyin de rahatlayın...
“Genel halk ahlakı nedir?” diye sorarlarsa, “Benim belirlediğim ahlak kuralları” deyin de rahatlayın.
İyisi mi siz, kendiniz gibi düşünmeyen, yaşamayan ve yaşamak istemeyen herkesi bu ülkeden sürün de rahatlayın...
Paylaş