PaylaÅŸ
Çünkü her şey burnumuzun dibinde, pardon gözümüzün önündedir.
Televizyon kanallarında ve gazetelerde yani.Â
E, açın bakın gazetelerin üçüncü sayfalarına…
Hatta ilk sayfadaki manşetlere…
Türkiye gerçekleri ve insanlarımızın yaşadıkları sayısız konu içeriyor ve bizlere yazdırıyor. Ama daha çok, bir şeylerin düzelmesini yürekten istediğimiz konuları belirtmek için yazıyoruz.
Bir umut, belki bir şeyler düzelir, farkına varılır diye.
Keşke okuduğumuz yalan yanlış şeyler olmasa ya da üzücü olaylarla karşılaşmasak da, bunları yazmasak.
Gönül bundan yana ama…
Yazı konusu bulmak için zorlanmıyorduk ama şimdi birkaç gündür ve bundan sonra da bu konuda işimiz daha da kolaylaştı.
Artık ‘Yarın ne yazacağım?’ kaygısı kalmadı desek yeri!
Açıp bakacaksınız televizyon ya da gazeteleri, ‘Acaba bu kez neler söylenmiş’ diye.
Gazetelerdeki okuduklarımızın yanı sıra şimdi bazıları öyle cümleler kuruyorlar ki…
Okuduklarımıza ya da duyduklarımıza önce inanamıyoruz.
Hani acaba doÄŸru mu duydum diye.
‘Şaka mı bu!’ diye düşünmeden de edemiyoruz doğal olarak.
Sonra da diyorsun ki, al sana yazı konusu!
İşte duyunca ‘Şaka mı bu’ dedirten cümlelere son kanıt.
Hem de iki gün arka arkaya, iki ayrı cümle…
'Derenin intikamı ağır olur' denildi, sel felaketinin değerlendirilmesi yapılırken.
Derenin intikamını gördük de büyük denizlere karışan yanlış yöndeki nehirlerin ya da başka şeylerin intikamına tanık olmuyoruz ya hiç!
Sonraki cümleye bakın.
‘Spreyler ozonu deliyor, ondan…’
Tabii ya… Nasıl da düşünemedik biz bunu!
Chanel, Armani, Jean Paul Gaultier, Issey Miyake, Angel, Christian Dior, Hugo Boss, Calvin Klein başta olmak üzere tüm parfüm markaları bu felaketin sebebi!
Artık bunları kullanmayacağız ki başımıza sel ve diğer doğal afetler gelmesin!
***
Suçlu bulundu.
Suçlu kalk ayağa!
Dere ve ozon!
Sonuç değişmeyecek ama yine de yapın savunmanızı, çekin cezanızı!
Hem de müebbet!
***
Önce dere intikamını aldı.
Sonra ozon deldi, ondan bu felaket oldu.
Yani yeryüzünde dere…
Gökyüzünde ozon…
Sıradaki hangisi?
Güneş mi, ay mı, toprak mı?
Her gün doğup battığı için Güneş mi…
Yoksa her gece lacivert şehri aydınlattığı için Ay mı?
Yoksa yoksa gökyüzünde parlayan, yalnız gezen yıldızlar mı?
E malum, tüm bunlar da Allah’tan ya!
***
A haaaa… Bu yazıyı bitirirken bir son dakika cümlesi daha!
Durun bakalım, daha neler göreceğiz!
Selin sorumluluğu 1986 senesindeki CHP yönetimine de mal edildi!
Bence o kadar geriye gitmeye gerek yok.
Çok değil, 15 sene öncesine dönmek yeterli!
PaylaÅŸ