MSG! HADİ GEL DE YE!

Tam da yorgun argın eve gelmiş, kendime gelmek için onu gözüme kestirmişken…

Yemek hazırlayana kadar açlığımı bastırsın diye.

Cips yani…

Cipsin koluna da sevgilisini dolamayı hayal etmişken!

Kola yani!

Ardından da bazen zamansızlık ya da iş yetiştirme nedeniyle çoğumuzun yaptığı gibi kolayıma gelen hazır yemeklerden birini çıkartmak üzere elimi buzdolabının buzluğunun kapağına atmışken…

Telefonum çaldı, arkadaşımla konuşurken salona geçtim.

Bilgisayarımı açtım, mailler coşmuştu yine.

Telefonda arkadaşımı dinlerken gözüm de maillerimde…

Bir mail gelmiş MSG başlığı ile…

Okudum ve gözlerimin büyümesiyle okuduğuma kalakalma hâli arasında arkadaşımla telefonda vedalaştık ve maildeki bilgiyi tekrar okudum.

Başım ellerimin arasında…

Hayatımıza kolaylık ya da mutluluk katmak isterken meğerse hayatımızdan ve sağlığımızdan bu kadar da feci bir şekilde çaldığımızı bilmiyormuşum çoğu kişi gibi.

İyi de bu zalimliği yapan kim veya ne diye soracak olursanız…

İşte suçlu, bir sonraki satırda.

MSG!

Nedir o?

Bir katkı maddesi!

Yiyeceklere katılan…

Açılımı ise Mono Sodyum Glutamat!

Yiyeceklere katıldığında o yiyeceğin tadının, beyin tarafından güzel olarak algılanmasını sağlıyor!

Bir tür illüzyon yani!

Bize ilk başta çekici geliyor.

Sonrasında da zamanla…

Ne diyorduk…

MSG yemeklere katılığında…

Tatlı, tuzlu, acı fark etmiyor.

Hangi yiyeceğe katılırsa lezzetliymiş gibi geliyor.

O yüzden gıda üreticilerinin birçoğu MSG'yi kârlı olduğu için kullanıyorlar.

MSG zararlı mı peki?

Buna okuduktan sonra siz karar verin.

Bu madde nörotoksin!

Yani sinir hücrelerine zarar veriyor.

Merkezi sinir sistemi tahribatı ve buna bağlı olarak Alzheimer, Parkinson, Huntington, Sara, Retinal dejenerasyon (göz retina tabakası hasarı) hastalıkları…

Yağ birikimi, doyma mekanizmasında bozukluk, obezite…

Büyüme hormonu baskılanması…

Pankreas hasarı, insülinde artış ve buna bağlı diyabet…

Böbrek ve karaciğerde ciddi hasarlar…

Bu madde hamilelerde plasenta bariyerini geçebiliyor.

Anne karnındaki bebek de aynı tahribatlara maruz kalıyor.

Özellikle çocukların, hatta biz büyüklerin de çok severek yediği cipslerde çok kullanılmakta.

Hazır köfte harçları, et suyu tabletleri, hazır çorbalar, dondurmalar, renkli yoğurtlar ve benzeri birçok üründe…

Şimdi diyeceksiniz ki madem bunca zararı var, neden kullanıyorlar?

Küreselleşen dünyada, ticaret de küreselleşince... Küresel ticaret devleri; insaf, merhamet gibi duygularla çalışmıyor malumunuz. Onların amacı çok kâr etmek, çok daha büyümek!

Bu mamuller, albenisi olan renklerde ve janjanlı ambalajlarda sunulur. Televizyon, gazete ve duvar reklamlarında onlara sıkça rastlarsınız. Sadece maddesel tadıyla değil, görsel yollar ile de beyinlerimize kazınıyor âdeta.

Basit bir hesap yaparsak ucuz zannedilen bu ürünleri çok pahalıya tükettiğimizi görürüz. Mesela cips. Semt pazarlarında üç kilo patatesi bir liraya almak var. Oysa elli gram cips bir lira. Yani bir kilo cipsi, yirmi liradan tükettiğimizin farkında bile değiliz.

Gelelim işin sağlık boyutuna… Son 25 yıla dikkatle göz atacak olursak…

Çocuk yaşta diyaliz cihazına bağlı yaşamaya mahkûm edilenler…

Çok küçük yaşta şeker hastalığı ile tanışan çocuklar…
 
9-10 yaşında buluğ çağına girenler…

Obez, asabi çocuklar…

Durumun ciddiyeti, olayın vahim yönü...

Şimdiki eğitim sistemimiz; endüstri, tarım, genel kültür alanında yetersiz kaldığından yeni nesiller bu tehlikenin farkında değiller. Onlar gibi birçok kişi olan büyükler de…

Evet, zararlı olduğunu biliyorduk ama bu kadar ciddi boyutta olduğunu…

Ben de yiyecektim şimdi.

Önce bir hazır çorba yapar, arkasından ısıt-ye köfteleri mideme indiririm, çalışmaya mola verdiğimde de cips atıştırırım derken okuduğum bu MSG bilgisi…

Öyle bir afallattı ki beni…

Hayatımızı kolaylaştırıyor sanırken MSG'nin bize yaptığı…

Çaktırmadan, sinsice yaşamımızdan çalması…

Bize, sağlığımıza sonrasında da hayatımıza mal olması…

MSG!

Hadi gel de ye şimdi!