Paylaş
Tüm bunlara yetişmeye çalışırken yorgunluktan ölüyor ve sesimin çıkmayacak hale gelişi bile engel olamadı, çekim sonrası koşturduğum iki gece önceki Sadri Alışık Ödül Töreni’ne gitmeme.
Sonra…
Hayatın bana attığı çalımla atan kalbimin sesini duyamama ve sesimin çıkmamasına rağmen SESSİZ KALAMAZ – SUSAMAZDIM! Bu sebeple 9 Mayıs Çarşamba akşamı da; sanatın özgür çığlıklarını duyamayacak kadar sağırlara SUSARAK SESLİ ÇIĞLIKLAR atanlardan bii olarak Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi önündeydim.
BİZ 2500 YILDIIR KİM OLDUĞUMUZU BİLİYORUZ!
SUSMUYORUZ dedikten sonra sıra geldi, kim olduğumuzu bilmeyenlere usta isimlerle cevap vermeye!
Nasıl?
18. İstanbul Tiyatro Festivali Açılışı’nda (İKSV) binlerce yürekle bir araya gelerek.
TİYATRO FESTİVALİ AÇILIŞINDAN FOTOĞRAFLAR
Sunuculuğunu, festivalde Tiyatro Pangar’ın Macbeth adlı oyununun başrolünde yer alan Demet Evgar’ın üstlendiği 18. İstanbul Tiyatro Festivali Açılış Töreni, Cüneyt Türel’in sesinden ‘İstanbul’u Dinliyorum Gözlerim kapalı!’ şiiriyle başladı.
Ardından da İstanbul Tiyatro Festivali tarafından verilen "Onur Ödülleri" tiyatronun önemli isimlerine takdim edildi.
Onur Ödülü’ne layık görülen ve Başar Sabuncu'nun yönettiği Elin Elimde adlı oyunda Tilbe Saran'la birlikte oynayacak olan, 1 Mayıs 2012 tarihinde hayata ve sahneye veda eden Cüneyt Türel’e… Elli yıla yakın sanat yaşamında sahnede hayat verdiği karakterlerin yanı sıra radyo, sinema, televizyon ve seslendirme çalışmalarıyla Türk tiyatrosunun unutulmazlar isimleri arasında yer alan Cüneyt Türel’in ödülünü Tilbe Saran ve kızı Elif Türel’e, tiyatro sanatçısı Metin Deniz takdim etti.
Festivalin ikinci Onur Ödülü, 100’ü aşkın radyo oyun dizisi yöneten, İstanbul Şehir Tiyatroları’nda yönetmenlik yapan, film ve tiyatro yönetmenliğinden senaryo yazarlığına, çevirmenlikten sahne tasarımına birçok dalda ulusal ve uluslararası ödüllerin sahibi, Türk tiyatrosunun önde gelen yönetmenlerinden Başar Sabuncu’ya verildi. Başar Sabuncu da ödülünü Metin Deniz’in elinden aldı.
Sonra…
Tiyatro üstüne pek çok eserin yazarı ve Shakespeare çevirileriyle tanınan, Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tiyatro Bölümü kurucusu, akademik çalışmalarıyla Türk tiyatrosuna önemli katkılar sağlayan Prof. Özdemir Nutku, İstanbul Tiyatro Festivali’nin Onur Ödülü’ne layık görülen diğer isim oldu. Prof. Özdemir Nutku’ya ödülünü gazeteci Zeynep Oral takdim etti.
İstanbul Tiyatro Festivali’nin dördüncü Onur Ödülü, akademik kariyerine 1958 yılında Ankara Üniversitesi’nde açılan Tiyatro Enstitüsü’nün ilk asistanı olarak başlayan, Türkiye ve dünya tiyatrosu üzerine yazdığı kitaplar, araştırmalar, incelemeler ve bilimsel makaleleriyle tiyatromuzun önemli akademisyenlerinden Prof. Sevda Şener’e verildi. Prof. Sevda Şener ödülünü, İstanbul Tiyatro Festivali Direktörü Dikmen Gürün’den aldı.
Festivalin son Onur Ödülü’nün sahibi ise Schaubühne Berlin’in Sanat Yönetmeni, Dünya Tiyatrosu’nun önde gelen yönetmenlerinden biri olan Thomas’a…
Thomas Ostermeier’e ödülü, festival kapsamında sahnelenecek Hamlet oyununun 12 Mayıs Cumartesi günü saat 20.30’da gerçekleştirilecek temsilinin öncesinde, Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde takdim edilecek.
GELELİM AÇILIŞIN EN ÖZEL VE BİZİ HAYATA VE SANATA DAHA DA VE İNCELİKLE DAHİL EDEN O ‘AN’LARA!
Açılış Töreni’nin ardından 18. İstanbul Tiyatro Festivali, Genco Erkal’ın Nazım ile Brecht-Biraz da Aziz Nesin başlıklı gösterisiydi; tüm kalbimle haykırdığım, beni (ve eminim birçok izleyiciyi de) ‘İyi ki varsın Genco Erkal, İyi ki varsın Bertolt Brecht, İyi ki varsın Nazım Hikmet, İyi ki varsın Aziz Nesin, İyi ki varsın tiyatro!’ cümlelerimi ruhumda yankılatan ve yaşadığımı sanat inceliğinde hissettiren.
Genco Erkal’ın ve Tülay Günal’ın, tüm inananlara yürekleriyle selam çakarak aydınlığa olan inancımı daha da pekiştirmesi, Brecht’in düşünmeyi eğlenceye keyfe dönüştüren zekasının fışkırdığı kaleminden; adaleti, insanlığı, olması gerekenleri bizlere sahneden ışıklandırarak yaşama döndürmesi o kadar iyi geldi ve o kadar heyecanlandırdı ki beni, evin yolunu tutarken.
Işıldamak ve heyecanlandırmakla da kalmadı bu gösteri. Sanat sayesinde ‘Ben kimim?’ sorusunu insanın kendisine sordurarak…
Özdemir Nutku’nun şu sözleri en güzel cevap olacaktır sanırım.
'Sadece biz tiyatroyla uğraşanlar, 2500 yıldan beri kendimizi ispat etmiş durumdayız. Bize hiç kimse sen kimsin’ diye soramaz. Biz buyuz dostlar. Bize kimse sorgu sual edemez!’
Hani hâlâ kim olduğumuzu bilmeyenler varsa!
Paylaş