PaylaÅŸ
Hepsinin ortak özelliği evrensel olmaları.
Din, dil, ırk, sınır tanımamaları…
Bir şekilde paydalarında buluşturduğu her kesimden insana ulaşmaları.
Tıpkı aşk gibi.
Din, dil, ırk, yasak, sınır ve engel tanımayan gerçek aşk gibi.
***
Kalabalıklar arasında kendinizi yalnız, ıssız, sessiz hissettiğiniz zamanlar vardır ya…
İşte o duygu karmaşasında ‘Şu an yanımda, karşımda biri olsa da hani gerekirse hiç konuşmadan anlaşabileceğimiz!’ diye aklınızdan geçmemiş midir hiç?
Geçmiştir tabii.
Sahi mümkün müdür, hiç konuşmadan anlaşabilmek?
‘Olmaz’ diye düşünüyorsunuz değil mi?
‘Evet’ diyenler çoğunluktadır, bunu tahmin etmek hiç zor değil.
Ama yanıldığınızı söylesem…
‘Hiç konuşmadan anlaşamamak’ konusunda yanılıyorsunuz desem…
Konuşmadan da, duymadan da anlaşmak, aşk yaşamak da mümkün diye de eklesem…
Hem de konuşanların, duyanların yaşayamadığı bir incelik, içtenlik, sadelik, sevecenlik ve gerçeklikle…
Hem de içinizden, kalbinizden coşan bir duygu seliyle…
İnandırıcı gelmiyor değil mi?
O halde gidin, izleyin ve görün.
‘Başka Dilde Aşk’
BaÅŸka dilde bir film bu!
Yönetmenliğini, ilk deneyimi olmasına rağmen başarılı bir iş çıkaran İlksen Başarır’ın yaptığı, senaryosunu Mert Fırat ve İlksen Başarır’ın yazdığı…
İşitme sorunu yaşayan bir gençle, çağrı merkezinde çalışan bir kızın aşk hikâyesi…
Mert Fırat, Saadet Işıl Aksoy, Lale Mansur, Emre Karayel, Ayten Uncuoğlu, Metin Coşkun, Tuna Kırlı gibi birçok deneyimli oyuncunun yer aldığı…
İzleyin ve ‘başka dilde aşk’a gelin!
Bakalım bana, dediklerime hak verecek misiniz, hiç konuşmadan anlaşabilmek konusuna?
Konunun çok müsait olmasına rağmen içinde zerre duygu sömürüsünün bulunmadığı…
Rollerin en samimi duygularla canlandırıldığı…
Aşkın gerçekten engel tanımadığı…
Mevlana’nın dediği ‘Aynı dili değil aynı duyguları konuşanlar anlaşabilir!’ cümlesini doğruladığı…
***
Ki sadece alkışları ve tebrikleri hak etmekle kalmadığı, Altın Portakal'da 'Halk Jürisi', Bursa İpekyolu Film Festivali'nde 'SİYAD En İyi Film' ve 'En İyi Kadın Oyuncu', Kanada Uluslararası Film Festivali'nde de ‘En iyi Senaryo’ ödüllerini alması bu filmin insanlara çok şey vereceğinin kanıtı değil mi?
***
İzlerken yerinde yapılan doğal esprilere güldüm, insanları düşündüm, oradaki aşkı iliklerimde yaşayarak hissettim ve…
Birkaç sahnede boğazım düğümlendi, birçok sahnede gözyaşım... Sevgideki inceliğeydi ağlayışım. Kalbime öyle ama öyle bir dokundu ki…
Hem inceden hem derinden…
Aşk öptü beni kalbimden.
‘Bu incelikte yaşansa keşke tüm aşklar’ diye de aklımdan geçirdim çoğu sahnede.
'Konuşarak' bile anlaşmanın oldukça güç olduğu bu 'kaotik' günlerde, konuşmadan birbirini anlayan ve âşık olan iki gencin hikâyesini anlatan bu filmi izlemek gerek ki;
Esas duymayanların, esas konuşamayanların; esas kalbiyle konuşanların, ruhuyla yaşayanların aslında kim olduğunu anlamak için.
Konuşan insanların anlayamayacağı sessizlik ve derinlikte, yaşayamayacağı incelikte neler neler paylaşıldığını; kulağı duyanların da kalplerinde duyamayacakları o eşsiz sevgi melodilerini taa içlerinde duyup, kalpleriyle - ruhlarıyla yaşayabilenlerin varlığına tanık olmak için…
Â
Ve başka dildeki bu filmi izlemeniz için bir neden daha var.
Bir final ki…
Film bittiği yerden tekrar başlıyor desem!
                                                                    ÂMELÄ°KE BÄ°RGÖLGE
Â
Mücadele olmadan aÅŸk olmaz - Mert Fırat röportajı için tıklayınÂ
Â
PaylaÅŸ