PaylaÅŸ
Şans ve umut…
Ne hayaller kurdurur insana.
Ardı arkası gelmeyen…
Düşünürken bile insanı iyi hissettiren…
Bir de gerçekleşse…
Ah ulan beeeee! Bana çıkacaktı, bak neler yapardım o zaman?
Neler yapardın?
İlk önce güzel bir restaurantta yemek…
Şık ve kaliteli kıyafetler…
En son çıkan lap top…
Dayalı – döşeli süper bir ev…
Ayakları yerden kesmekle kalmayacak aynı zamanda havasını basacak son model bir araba.
Lüks mekanlarda eğlenceler…
Gelsin kadınlar /erkekler, aksın içkiler…
Sabahlara ulaşsın geceler…
Cemiyet hayatının asil ruhuna parayla kavuşmuş olmak!
Sonra ver elini Avrupa tatili…
Liste uzar da uzar, bunları sıralarken bile insanın başını döndüren renkli hayallerle.
‘Ah ulan beeee! Bana çıksa…’ şeklinde sürüp gider konuşmalar, hayıflanmalar…
İç çekmeler…
Farzedin ki size çıktı.
Ne?
Büyük İkramiye.
Evet, farzedin ki size çıktı.
Çok zengin oldunuz.
Yukarıdaki saydıklarımı gerçekleştirdiniz.
Dünyanız değişti.
BulunduÄŸunuz ortamlar da, siz de deÄŸiÅŸtiniz.
Her şeyi dörtlük yaşıyorsunuz.
Yediğiniz önünüzde, yemediğiniz arkanızda.
Bir giydiÄŸinizi bir daha giymiyorsunuz.
Bir hareketle istediklerinizi gerçekleştiriyorsunuz.
İhtiyacınız da yok, çalışmıyorsunuz.
Nasıl olsa paranız var ve her şeyi çözüyor.
Her şey güllük gülistanlık…
Oooooooohhh…
E sonra…
Şimdiye kadar yaşadığınız sizi siz yapan o değerlerinizin üstüne basıp, çiğneyip geçtiğinizde, gerçek siz öldükten sonra yani.
Bu yeni hayatla insanların gözünü kamaştırırken, kendinize bile yabancılaştığınızda ne olacak?
İçinizdeki mutluluklar solduktan sonra…
Bol paranız varken, mutsuzluğunuz ruhunuzdan akarken yani içinizdeki mutlulukların ederi sıfır ederse, o zaman trilyoner olmuşsunuz ne yazar?
‘BÜYÜK İKRAMİYE’DEN ARMAĞAN ÇIKTI!
Bir aile düşünün, orta halli.
Ve umutlarını yılardır oynadıkları şans oyunlarına bağlamışlar.
Hayal ve umut bu ya, hadi çıkarsa…
Ve evet bir gün bu aileye büyük ikramiye vuruyor.
Hem de 25 milyon lira.
Hayatları değişiyor haliyle.
O güne dek özendikleri lüks hayata paranın gücüyle sahip olmaya çalışıyorlar.
Bu aile, henüz evlenememiş kızlarını, cemiyet hayatının asil ruhuna parayla büründüreceklerine inanarak bu uğurda yapılmayacak ne varsa yaparlarsa…
Kızlarına cemiyet hayatının inceliklerini öğretmesi için gözlerine kestirdikleri ismi devreye sokarlarsa neler olur?
Üstelik bu isim, magazin hayatının acımasız gerçeklerini ve cemiyet hayatının yönlerini genç kıza öğreten rolüyle, gerçekten izleyicinin yakından tanıdığı ve sevdiği ünlü bir televizyoncu olursa…
Kim mi o?
Armağan Çağlayan dersem…
Evet, ben de duyduğumda ‘Yok artık, ne alaka Armağan ve tiyatro’ demiştim oyunu izlemeden önce.
Hatta Armağan’a da dedim bunu ‘İnsanları eleştiren Armağan Çağlayan… Ne alaka tiyatro’ diye. Düşünün, karşımda sözünü esirgemeyen ve gördüğünü ‘Dan dan dan’ diye söyleyen biri var ve benim ona söylediğim ilk cümlem…
İzlediğimde Armağan’ın kendini canlandırmasından dolayı çok sırıtmadığını gördüm. Çünkü ne de olsa bildiğimiz, sözünü esirgemeyen bir Armağan vardı karşımızda.
Eğer kendinden başka bir kimlik ve karakterle çıksaydı, mesela üç çocuk babası birini oynasaydı batardı, sırıtırdı.
Kızına canı veren aile, Armağan’dan da kızlarını ikon yani ‘İkoncan’ yapmalarını istiyorlar.
Kıza ‘Sen oturuyor musun ayakta mısın, belli değil. Senden ‘İkoncan’ filan olmaz’ diye kim der?
Ve daha neler neler…
Her şey böyle başlıyor.
En büyük rüyaları gerçekleşen bir ailenin yaşadıklarının getirdiği hırslar ve gülünç olaylar zincirini anlatan ‘Büyük İkramiye’ oyununda; Armağan Çağlayan’dan başka, dizilerden tanıdığımız ama benim daha çok ‘Vahşet Tanrısı’ oyunundaki yönetmenliğine hayran kaldığım Celal Kadri Kınoğlu ve Suzan Aksoy gibi tiyatronun önemli oyuncularına Pelin Ermiş, Yılmaz Sütçü isimli genç oyuncular eşlik ediyor.
Jean Marie Chevret tarafından yazılan, Nedim Saban tarafından dilimize uyarlanan oyunda, sıcak aile ilişkileri ortamında ‘şans ve umut' olgularıyla değişen yaşamları mizahi bir dille sergileniyor.
Oyuncular, oyunu izleyenlere sunarken; hayata, paraya, şöhrete, mutluluğa dair yerinde göndermeler yapmayı da ihmal etmiyorlar.
Paranın mutluluk için yeterli olamayacağı, mutluluğun ve asıl zenginliğin içte ve özde olduğu gerçeğini sahnede izlerken durup mutluluklarınızı, paranın yaşamınızdaki yerini ve hayatınızı düşünüyorsunuz.
Pırıltılı dünyanın ‘İkoncan’ı olarak değil, yaşamımızda bize armağan edilen küçük ama aslında büyük mutlulukları yaşayan ‘Mutlucan’lar olarak!
Sahi mutlulukları kaç paraya alabilirsiniz?
Mesela…
Bir bahar gününde içinizin kıpır kıpır olmasının yanı sıra güneşin teninize değişini hissetmenin…
Tiryakilik yaratan tadı ve baştan çıkarıcı kokusu eşliğindeki bol köpüklü kahvelerinizi içerek dostlarınızla sohbet etmenin…
Kayan bir yıldıza göz kırpmanın…
Ya da bir akşam rakı – balık muhabbeti yapmanın…
Denizin mavisinin huzuruyla buluşarak sahilde yürümenin…
Akıcı ve sürükleyici bir kitaba kendinizi kaptırmanın…
Rüzgarın serin nefesini saçlarınızda ve teninizde hissedebilmenin…
Klasik müzik eşliğinde şarabınızı yudumlayabilmenin…
Cama vuran yağmur damlalarını ve yağan yağmuru izleyebilmenin…
Bir gülü koklayabilmenin…
Bir kuş cıvıltısını duyabilmenin…
Çok istediğiniz bir şeyin ya da ne bileyim mesela çok beğendiğiniz bir elbisenin ucuzladığını görüp onu alabilmenin…
Keyifli bir pazar kahvaltısı yapmanın…
Mis kokulu bir çarşafın yeni serildiği yatağınıza gömülüp uykuya dalmanın…
Sizi başka bir diyara götüren şarkıya eşlik etmenin…
Döne döne dans edebilmenin…
Küçük bir çocuğun gözlerindeki saflığı görebilmenin…
Yaşınız kaç olursa olsun, hayallerinizi uçurtmalara eşlik edecek kadar uçurabilmenin…
Sevdiğiniz kişiye gülümseyebilmenin…
Ve yine çok sevdiğiniz kişiye onu sevdiğinizi söylemenin…
Anları paylaşabilme güzelliğinin…
Sizi etkileyen okuduğunuz bir şiirin vurucu dizelerinin…
Dalından koparılmış bir elma yemenin…
Çok mutlu olduğunuz bir anı, sevdiğinizle paylaşmanın…
Beklediğiniz bir haberi almanın…
İşinizle ilgili güzel bir başarıyla ödüllendirilmenin yaşattığı anlatılmaz mutluluklarını, kelimelere sığmayan hazlarını…
İşte tüm bu ve bunu gibi daha birçok küçük ama aslında çok büyük mutlulukları kaç paraya alabilirsiniz?
Â
‘BÜYÜK İKRAMİYE’ OYUN TARİHLERİ
23 Nisan 2011 – 20:30 Profilo AVM
24 Nisan 2011 – 15:00 Profilo AVM
24 Nisan 2011 – 19:00 Profilo AVMÂ(DeÄŸerli oyuncu Sevinç Aktansel’e destek…)
PaylaÅŸ