DÜNYADAN İSTANBUL’A… DAN DAN DAN…

İngiltere’den Aya İrini’ye, sahneye düşen hayatsal gerçekler… Mesela iki yüzlülük, nankörlük, gerçek değerleri görememek, çıkarcılık… Sahi, iktidar ve güç neden bu kadar önemli? Ve bu iki olguya sahip olabilmek için ihanetin, çıkarcılığın kaçınılmazlığı… İşte tüm bunları Shakespeare tiyatrosu olarak da bilinen Globe Tiyatrosu Kral Lear’ı sahneleyerek, sanatseverleri izlerken bir kez daha düşündürdü.

Haberin Devamı

İktidar ve güç.

Neden bu kadar önemlidir?

Her şeye sahip olunabilir bu ikisi sayesinde.

Ele avuca gelir sonrasında bizden götürdükleri.

Bencillik, gerçek değerleri görememek, insanlıktan çıkmak…

Peki ya getirdikleri?

İki yüzlülük, nankörlük, çıkarcılık…

Daha neler neler…

Aile içindeki, kardeşler arasındaki tehlikeli, gizli rekabetler…

İhanetler…

Entrikalar…

Ters yüz olan değerler…

Sadece aile içinde mi yaşanıyor bunlar?

Tabii ki hayır.

Hepimizin bildiği gibi…

Bireyde, ailede, toplumda, dünyada…

Devlet düzenindeki yozlaşmalar…

Makam ve varlığı felakete sürükleyen ikiyüzlülük…

Ve bunlara inat…

Azınlıkta da olsa düzeni altüst olmuş bir evrende inançlarına tutunmaya çalışarak, erdemliliği elinden bırakmayan insanların mücadeleleri…

Ve bunun için ödedikleri bedeller…

Haberin Devamı

Ne kadar tanıdık geliyor değil mi?

Shakespeare’in olgunluk çağında yazdığı, yayınlanmadan önce ilk kez Whilehal’de sahnelenen Kral Lear eserindeki gördüklerimizi o 400 yıl önce görerek yazdığı, evrensel ve hayatsal gerçekleri, kendi ailemizde, toplumuzda, ülkemizde ve günümüzde görmüyor muyuz hâlâ?

ORTAÇAĞ’DAN GÜNÜMÜZE GÖNDERMELER!

İnsanoğlunun yüzyıllar geçse de egosunu, bilinçaltını kolay kolay değiştirmediğini (değişmediğimizi) ve yüzyılardır aynı şekilde süregelmesini sahnede izleyip geçiyoruz ders almak yerine.

Birçok tiyatronun sahnelediği Kral Lear’ı bu kez, Shakespeare tiyatrosu olarak da bilinen Globe Tiyatrosu tarafından ülkemizde, Aya İrini’de sahnelendi.

Tarihsel saraylarımızın, Haliç’in ve İstanbul’un karşı kıyılarının eşsiz görüntüsünü gözlerimize değdirip, görsel ziyafet yaşadıktan ve tanıdık isimlerle (Üstün Akmen, Ayşenil Şamlıoğlu, Göksel Kortay, Tuncer Cücenoğlu) hoş beş sohbetten sonra Aya İrini’de yerimize kuruluyoruz.

Oyunun başlamasına dakikalar kala, oyuncular sahnede son hazırlıklarını yaparken,  sahnenin sol tarafında, kralın küçük kızı Cordelia’yı canlandıran oyuncu Betnan Cullinane (ve aynı zamanda Kral’ın soytarısını da canlandıran) gülümsemesi ve sempatik hareketlerinin ardından ön sıradaki insanlarla konuşuyor.

Haberin Devamı

YABANCILAR TÜRKÇE KONUŞUNCA NEDEN COŞARIZ Kİ!

Birkaç dakika sonra tüm oyuncular sahnede ve oyunculardan Kent Kont’unu canlandıran Dickon Tyrrell konuşmaya başlarken Türkçe ‘Burada olmak güzel, İyi akşamlar’ diyor. İzleyenlerden bir alkış…

Burada yeri gelmişken bir şey söylemek isterim.

Bir yabancı, Türkçe kelimeler – cümleler söyleyince çok mutlu olmamızın nedeni nedir?

Aaa bak Türkçe’miz söylenebiliniyor sevinci mi?

Biz yabancı ülkeye gidip de İngilizce konuştuğumuzda onlar seviniyor mu?

Hayır.

HEVESİN YANI SIRA İKİDEN ÇOK KALAS KULLANMIŞLAR!/images/100/0x0/55eaf96bf018fbb8f8a2c375

Sahnedeki dekoru (fotoğrafta gördüğünüz) gören bir arkadaşım ‘Hevesin yanı sıra bizimkinden farklı olarak ikiden çok kalas kullanmışlar. E, ne de olsa yabancı yapıyor! diyor.

Gülümsüyoruz.

Veeeeee…

Oyun başlıyor.

Haberin Devamı

EZBERLENEN CÜMLELER SÖYLENDİ, İŞLEM TAMAM!

Oyuncular arasındaki konuşmalar süregeliyor. Ama bir yerden sonra –eseri biliyorsanız ya da alt yazıyı takip ediyorsanız – öfke, kaygı, pişmanlık gibi bazı duyguların jest ve mimiklerle aktarılmadığını hissediyor ve görüyorum üzülerek. Mesela Kral Lear’ı oynayan, Bel – Air Fresh Prince’deki Geoffrey Butler deyince akla gelen İngiliz aktör Joseph Marcell’in; yaşananları görüp anladıktan sonra, pişmanlıklarını, kaygılarını cümlelere dökerken, jest ve mimiklerinde bunu görememek düşündürüyor.

Düşündüren şu ki; ezberlenen cümleler sırasıyla söylenip görev tamamlanmıştır durumu.

Halbuki tiyatroda sahnede hayat var, iniş çıkışlar var, sadece ezber cümleler yok.

Haberin Devamı

Ha, tabii, bazı oyuncuların oyunculuklarında, jest ve mimiklerinde duyguları göremedik diye globe duracak değil ya!

Joseph Marcell, Bethan Cullinane, Oliver Boot, Ruth Everett, Rawiri Paratene, Shanaya Rafaat, Matthew Romain, Dickon Tyrrell’in rol alığı, Kraliçe Elizabeth döneminin dekoruyla zengin bir görsellik sunan ve oyuncuların sahneyi iyi kullandığı, Bill Buckhurst’un yönettiği oyunun sonuna yaklaştıkça şunu düşünüyorum.

Bir insan hata yaptığını anladığında iş işten geçer mi?

İş işten geçmişse ne yapar bu noktada?

İnsan, bir konuda hata yaptığını anladıktan sonra, dünyayı ve tüm insanları tüm çıplaklığıyla görür mü?

Eski gururundan bencilliğinden kurtulur mu?

Haberin Devamı

Ve de iyilikle, fedakarlıkla, birbirini sevmek, birbirini affetmekle insan olabilecekleri gerçeğini anlar mı?

Bütün meseleyi ‘Olmak ya da olmamak…’ sözleriyle özetleyen Shakespare’in; bencilliklerin, çıkarların, ihanetlerin, kişilerin kusur ve zayıflıklarının ne tür facialarla sonuçlandığını anlatan Kral Lear eseri, 'başka türlü’ olamayan kimseleri bekleyen acıklı sonun şîirsel destanı.

Oyunun başından bari süregelen ve gittikçe inanılmaz boyutlar alarak artan haksızlıklar, ihanetler, kıskançlıklar ve entrikalar oyunun sonunda ne acı ki, ölüm getiriyor sahiplerine.

Oyundan çıkarken; kendi hayatımdaki güzellikleri, yaşam sevincimi, küçük mutluluklarımı öldürecek şüphelileri öldürüyorum, ruhumun kılıcıyla.

Hepsine tek vuruşla…

Ki, zaman zaman gördüğüm ihanetlerin, çıkarcıların, nankörlerin vurduğu kılıç darbelerinin sonunda bir gün hayatımın kalbi, çıkarcı cellatların elinde kalmasın ve onların kılıcında kanlanmasın diye!

GLOBE TİYATROSU VE KRAL LEAR 29 NİSAN’DA ADANA’DA!

Aya İrini'de sahnelenen Kral Lear, Sabancı Vakfı ve Devlet Tiyatroları işbirliğiyle düzenlenen Devlet Tiyatroları - Sabancı Uluslararası Adana Tiyatro Festivali programında 29 Nisan 2013 Pazartesi (bu akşam) İngiltere'nin en köklü tiyatrolarından olan Globe Tiyatrosu'na ev sahipliği yapacak.

OYUNDAN SAHNELER / FOTO GALERİ

Yazarın Tüm Yazıları