Minimalizmden sıyrılıp maksimalizme doğru beşinci viteste hız aldığımızda içimizden bir "oh" çektik; çünkü fazla bir kurala bağlı kalmadan her stili kullanma, karıştırma özgürlüğüne sahip olmuştuk.
Şu anda yeni söylenen dekorasyon sözlerinde ise "doğala ve doğaya dönme" eğiliminin altı çiziliyor. Yani biraz sadeleşmek, ekolojik tasarımlara yönelmek gerekecek. Kişiselliğin mucizesine kendimizi bu kadar kaptırmışken, makyajımızı azaltabilecek miyiz? Otoriteler, "Yapacağız" diyor!
İnsanlar, dekorasyona gün geçtikçe daha çok ilgi gösteriyorlar. Bunun en önemli sebebi, hem dekorasyon yayınlarının, hem mağazaların, hem dekorasyon profesyonellerinin sayılarının hızla artması; dekorasyon mağazacılığı anlayışının farklılaşması, toplumsal eğilimlerin akıcılığı, eğitimli, kendi kararlarını verebilen ve beğenisinin arkasında duran insan sayısının artması ve en önemlisi insanların ’ev’ yaşamına eskisinden daha fazla estetik ve işlevsellik kriterlerinde değer vermesi. Ev odaklı yaşamın son yıllardaki geri dönüşüyle ’en çok vakit geçirilen yer’, ’en iyi dost’, ’en huzur veren mekan’ olarak yeniden tanımlanan yaşam alanları, onların içindeki insanların kişisel özelliklerine göre eskisine oranla çok daha ’zengin’’, çok daha fazla seçeneğe sahip.
İstanbul’da bu çok seçenekliliği sunan yeni dekorasyon üslerinden biri olan Adressİstanbul’un Konsept Danışmanı Ebru Kılıç, bakın nasıl anlatıyor yeni durumu: "1990’larda trend otoriterilerinin söz birliği ederek kurdukları minimalizm cephesi, 2000’lerin başında ister istemez bir başkaldırı getirdi: Maksimalizm. Doğru dürüst yorumlanamayan ve minimalizm kadar taraftar toplayamayan maksimalizm rüzgarının hemen sonrasında ise, stilize edilmiş dekorasyon tanımları kurmak yerine felsefesi olan temalar kullanılmaya başlandı. Bunların en önemlisi ’kişisellik’ oldu. Neo-kitsch’den sürrealizme, çağdaştan klasiğe kadar her ne tarzda olursa olsun evler artık ’oldu-bitti’ evler, bir diğer deyişle katalog evler olmaktan çıkıp, onu yaşayan, içinde bulunan insanlar için anlam taşıyan, kurgu taşıyan, hikayesi olan, duygusal anlamı olan, altyazıları olan evler halini aldılar. Seçimler özgür bırakıldı. Bunda globalizmin etkisi de büyük tabii. Kültürel etkileşimlerin, cinsi etkileşimlerin, dinsel etkileşimlerin iç içe geçmesiyle hız kazanan bu yörüngede, birbirinden çok farklı olmalarına rağmen uyum içinde yaşayan objeler ve mobilyalar ön plana çıktı. Artık hiçbir ev resmi aykırı ve çirkin değil, eğer birey için bir anlam taşıyorsa! Bu yüzden feminen pırıltılarla, maskülin sertliğin bir araya gelişine şahit oluyoruz. Bununla beraber saflığa dönerek yapaylıktan uzaklaşma kavramları da değer kazanıyor. Bunun nedeni, dünyanın kendisinin ilk ev olarak kabul edilmesi. Bu anlayış insanların yeme-içme kültüründen, sportif aktivitelerine, çalışma alışkanlıklarından giyimine kadar yansıyor. Dekorasyona ise ham mobilyalar, toprak ve taş tonları, elişi aksesuvarlar gibi değişik yansımalarla yerleşiyor.
Bugünün en önemli trendi "no trend" trendidir. İşaret vermeyen, kendini kalıba sokmayan dekorasyon geleceğin dekorasyon anlayışı olacak."
Ormanlardan gelen sanat
Seramik sanatçısı Seray Vural, ağaçlarla ve bitkilerle dolu ormanlardan esinlenerek gerçekleştirdiği çalışmalarını 14 Şubat-10 Mart tarihleri arasında, Nişantaşı-Valikonağı Caddesi’ndeki Hobi Sanat Galerisi’nde sanatseverlerle buluşturacak.
Orman temasını seçtiği seramik çalışmalarında toprak, gökyüzü ve sis renklerini kullanan, malzeme olarak ise porseleni tercih eden Vural, sergiyle ilgili şunları söyledi: "Benim ormanımdaki ağaçlarda periler yaşıyor. Her ağacın ayrı bir kişiliği var, vermek istedikleri ayrı mesajları, duygu ve düşünceleri, ayrı kimlikleri var. Onların da farklı bir dünyası olduğunu düşündüm." Sergi, her gün 11.00-18.00 saatleri arasında ziyaret edilebilecek.
Sıkıcı olmayın
Natürel ve pastel renkleri sıkıcı olmadan kullanmak ayrı bir sanat. Öncelikle duvarınıza derinlik katacak (beyaz ve şampanya haricinde) gri, gri-mavi, seladon yeşili gibi bir renk bulmanız şart. Malzemeleri ve dokuları karıştırmak, hoş gölgeler yaratacak aydınlatmalar kullanmak ve aynı rengin farklı tonlarıyla oynamak da işe yarayacaktır.
İstenmeyen tüylere çözüm
Çiçekler ve kuştüyleri hiçbir şekilde çöp tenekesine yaklaşmıyorlar, çünkü onları bütün halleriyle kullanma yetkisine sahibiz. Kaşe yastıklarımıza iğnelemek de bunlardan biri.