Uzun yıllardır mekan yerleşimlerinde Uzakdoğu etkilerinin ne derece önem taşıdığını araştıran Dr. Mimar Lerzan Aras, mekanların ruhunu anlamaya çalışarak kişiye özel mekan analizleri, mekan terapisi ve iç mekan düzenlemeleri yapıyor. Tüm bunları yaparken, doğu ve batıyı bir araya getirerek oluşturulan pozitif aktivasyon sistemleri üzerinde çalışıyor. "Mekanın Ruhu" isimli bir kitabı bulunan ve temmuz ayından itibaren Evim dergisinde de önerileri yayınlanmaya başlayacak olan Aras, terapi yaparken hangi yolları izlediğini Evcimen okurlarıyla paylaştı.
Dr. Mimar Lerzan Aras’ın müthiş bir akademik geçmişi var. Alman Lisesi’ni bitirdikten sonra İTÜ Mimarlık Fakültesi’nden ikincilikle mezun olmuş. Ardından aynı üniversitede Tarihi Çevre Koruma ve Restorasyon bölümünde yüksek lisans yapmış. 1998’de tasarım üzerine doktorasını tamamlamış; daha sonra da executive MBA (yöneticiler için işletme yüksek lisansı) programını bitirmiş. 1999-2001 yılları arasında özel sektörde koordinatörlük yaparken aldığı çok katı eğitimin onu da katılaştırdığını, yaşamın çok farklı yüzleri olduğunu, farkındalık içinde olmadan yaşamla bir bağ kurulamayacağını görmüş.
- Mekanların terapisini nasıl yapıyorsun?
Önce o mekanın öyküsünü dinliyorum. Yaşadığımız mekanlarda sevdiğimiz, sevmediğimiz neler var, kurduğumuz hayaller, beklentilerimiz neler gibi sorulara cevap arayarak mekanın sesine kulak veriyorum. Aslında hepimizin evinde bize kendimizi çok rahat hissettirecek güzel eşyalar var ama, bizim tarzımızı ortaya koyacak dokunuş eksikse, içimize sinmeyen hatta bazen nefret ettiren bir görüntü ile karşı karşıya kalabiliyoruz. Siz her şeyden sıkıldığınızı zannedersiniz, ama temelde bazı şeyler hep aynı kalıyordur, hep aynı cins koltuk seçersiniz, yerleşim hep aynı olabilir, aynı kanepenin üstüne ayna asarsınız, hatta sevdiğiniz çiçek bile aynıdır. Bir mekanı tasarlarken asıl önemli olan, içgüdülerinize uymak, cesaret etmek ve hayal kurmaktır.
- Kişisel özelliklere çok önem veriyorsun değil mi?
Kesinlikle. Benimle çalışmak isteyen bir kişi eğer doğu felsefeleriyle çalışmayı kabul ediyorsa önce astroloji haritasını çıkarıyorum. Hayattan nasıl etkiler aldığına bakıyorum. Mevcut durumu saptadıktan sonra renk analizini çıkarıyorum. Kişideki var olan elementi ve ihtiyaç duyulan renkleri belirliyorum. Sonra kişinin yaşam tarzını, günlük yaşantısını ve hayallerini öğreniyorum. Bu doğrultuda trendleri yani konunun batı yüzünü göz önünde tutarak ortaya bir doğu & batı sentezi çıkartıp dekorasyonu yapıyorum.
- Sana en çok sorulan sorular nedir?
Evimde ve ofisimde beni ifade eden bir tarzı nasıl oluşturabilirim? Benim evimi de dergilerdeki evlere benzetebilir miyiz? Neyi neyle beraber koyacağımı nasıl bileceğim? Bu istediklerimi nerelerde bulacağım? Benim rengim hangisi, nasıl bileceğim? Büyük bir değişim olmadan ve çok fazla masraf etmeden kendimi iyi hissedeceğim bir mekan oluşturabilir miyim? Tüm bu soruların cevabı aslında kişinin kendisinde saklı, ben onları bulup çözümü öyle yaratıyorum.
- Uzakdoğu felsefelerine ilgin nasıl başladı?
Eğitimim sırasında, toplumsal yapı, sosyolojik değişim ve mimarlık konuları bir araya gelince çok keyifli ama bir o kadar da uzun bir doktora süreci yaşadım. Bu uzun sürecin bana bir faydası oldu; farklı disiplinlerle tanıştım ve hayatımda tekrar bir yol ayrımına geldim. Geldiğim noktada artık mekanları sadece oluşturmak değil, içlerini de yaşanır kılmak istiyordum. Böylece dekorasyon çalışmalarım başladı. Zaman içinde batının öğrettiklerini doğu ile birleştirmeyi, Feng Shui ve Vastu Veda gibi doğunun mekan öğretilerini yaşama katmayı öğrendim. Üniversite dönemlerim tasarımın batılı yüzünü çok iyi öğrendiğim dönemlerdi; ama doğulu yüzünü ve doğunun sunduğu öğretileri daha çok sevdiğimi, ikisini birleştirmekten keyif aldığımı söylemeliyim.
- Doğunun dünyasında ne gibi farklar gördün?
Bu dünyada, yaratıcılık var, renk var, doğallık var, içilen çayın sadece keyfini değil, gerçekten kokusunu da hissedebileceğiniz ve içinize çekebileceğiniz bir ruh var. Geçmişin derin öğretilerini içinde barındırdığı kadar, batının yeni ve genç yüzünü tüm güzelliği ile sunan bir yaşam biçimi var. Bu dünya kendimi sorgulamamın ötesinde yaşamla olan bağımı da kuvvetlendirdi. Şu anda yaptığım işte, Uzakdoğu felsefelerinin temelindeki astroloji, Ayurveda, Vastu Veda ve beş elementi temel alarak trendler, günlük yaşam analizi ve bunların birleşimi sonucu ortaya çıkan pozitif aktivasyonu kullanıyorum.
- Trendler seni ne yönde etkiliyor?
Trendler her zaman keyif vericidir. Kalıcı olmaları için trend olmaktan çıkmaları gerekir ki, son yıllarda çok moda olan retro hareketlerle bu olasılık gitgide azaltılıyor. Her zaman modanın sadakatsiz bir sevgili gibi sizi bir gün terk edeceğini düşünerek yaşamanız gerektiğini söylerim. Çalışmaların sonucunda ortaya çıkan renkler, malzemeler, dokular ve yerleşimler bir araya gelirken trendler katalizör gibi oluyor. Zaten her şey birbirine bağlı gelişiyor.
Daha fazla bilgi almak için: bilgi@lerzanaras.com
Küçük ama önemli ipuçları
Girişinizin her zaman eve gireni davet edici nitelikte olmasına özen gösterin. Kalabalık, dağınık girişler enerjiyi bloke eder.
Eve güneşin girmesine izin verin, zamansız ve habersiz giren tek misafiriniz o olsun.
Evinizde çiçek büyütün, ama güney bölgesinde olmasına özen gösterin.
Mümkünse eşyalarınızı simetrik yerleştirmeyin, doğada hiçbir şey simetrik değildir.
Odalarınızın ortasını boş bırakın ki enerji akışı rahat olsun.
Doğal malzemeler kullanmaya özen gösterin, doğa size her zaman iyi gelir.
Evinizin kuzey bölgelerinden su dolu objeleri eksik etmeyin.
Her zaman içgüdülerinize güvenin ve niyet edin, bu iki kelime belki sihir yaratamaz ama size pek çok kapıyı açar.
Vastu Veda öğretisi
Vastu Veda (yerbilim) 6 bin yıl önce eski Hint kutsal metinlerinde yer almış. Temel prensip olarak beş elemente (hava, su, ateş, toprak ve boşluk), doğaya, kendi benliğimize ve kimliğimize saygı kabul edilmiş. Vastu Veda renkler ve yönler üzerine kurulmuş bir sistem. Astrolojiyle yakın bir bağı olan Vastu Veda'ya göre gezegenlerin insan üzerinde farklı etkileri var. Tüm gezegenler yönlere bağlı bir temel yerleşim sistemi oluşturur. Bu sistemde her gezegenin temel karakteristik özelliğinin insanın yaşadığı mekanların belli köşelerine yerleştiği kabul edilir. Renkler ve yönlerle mekan tasarımına yön veren Vastu Veda, yaşadığımız mekanlarda bizi rahatlatacak ipuçları veriyor. Vastu Veda geleneksel renk yerleşimiyle birlikte oluşturulan mekanların daha keyifli hale gelmesini sağlıyor. Evlerini ve mekanlarını bu temel prensibe göre şekillendirenlerin bereket ve güç kazandığı söyleniyor.
Çocuk odaları için önerileri
"Çocuklar için en uygun olan evin doğu bölgesindeki odalardan biridir. Güneşin doğrudan odanın içine doğması tercih edilir, çünkü çocuklar güneş enerjisi ile büyürler. Ayrıca doğu bölgesinin enerjisi (sattva) büyümeyi ve yeni hayatı simgeler. Eğer oda doğu yönünde değilse, şansınızı kuzeybatı yönünde deneyin.
Bebek odası için en güzel renk beyaz ve uçuk sarıdır. Açık renk bir ahşap beşik ya da yatak, bembeyaz bir odada açık renk ahşap parkelerle göz kamaştırıcı durur. Açık mavi, lila, çok uçuk nil yeşili her zaman mekanı ferahlatır. Oyuncakları koymak için renkli şeffaf kutular alabilir; altı boş ahşap bir bank yaptırabilirsiniz.
Büyüdükçe, odasına renkli eklemeler yapmak hayalgücüne katkıda bulunur. Odasını kendi boyamak isteyen ve de inatla pembe isteyen, yatağı kaldırıp yer yatağında yatacağım diyen, duvarları resimlerle dolduran, perdeleri çıkarıp, tülleri birbirine bağlayıp "işte perde" diyen, yatağın altını ikinci bir gizli oda haline getiren ve çalışma masası istemeyip, dersini yatağın üzerinde çalışan bir çocuğunuz olursa, beni hatırlayın; çocuğunuz bir gün tasarımcı olabilir!"